Noel babanız sizin, Hazreti Mevlâna’mız bizim olsun…

Her sene Aralık ayı gelince bu memlekette iki kişiden çok bahsedilir. Bunlardan biri gerçek olmayan, hayali bir isim olan Noel baba. diğeri de gerçek manâda bir insan. İslâm dininin, yaşadığı asrın imamı olan Hazreti Mevlâna Celaleddin-i Rumî.

İçimizdeki batı hayranlarının ve Hıristiyan kâselislerinin Noel babası, her sene bu ayda onların yılbaşı kutlamalarında anılır. Bizim Mevlâna’mız ise; vefat sene-i devriyesi olan, fakat aslında onun ifadesiyle, Rabbine kavuştuğu gün olan 17 Aralık günündeki şeb’i arus, yani düğün gecesinde, her sene bu haftada, dünyanın dört bir taraftan gelen onun sevdalılarınca yâd edilir.

Noelciler, maalesef müslüman olmalarına rağmen, kendi değerlerinden bîhaber olarak, yılbaşı gecesinde her türlü günahı irtikab ediyorlar. İçki içmek, kumar oynamak, her türlü uygunsuz işe bulaşmak gibi. Alenen oynanan kumarın dışında, masum gibi gösterilen ve devlet eliyle teşvik edilen milli piyango kumarı ile o gece evlerde dahi oynanan tombala kumarı ile şuursuz olan herkesi bu işe bulaştırıp, alıştırıyorlar. Hindi kesmek, çam devirmek v.s de işin cabası. Tam bir batı âdeti olmasına rağmen, içimizdeki bazı kendini bilmezlerin de irtikab ettiği bir şeyler olup çıkmış bunlar. Sabaha kadar gayr-ı meşru eğlenceler ile kendinden geçip sarhoş olanlara, bir de devlet eliyle “sarhoşa hizmet” işleri yapılıyor. Belediye otobüsleri de sabahlara kadar çalıştırılıyor. Müslümanın kudsi gecelerinde ise bu hizmet tam olarak yapılmıyor maalesef.

Hazreti Mevlâna adına yapılan ihtifâller ise, insanın içini açan, ulvi hissiyatını, duygularını ayağa kaldıran güzel bir merasim olarak, görenleri, seyredenleri mest ediyor. Gerçi canlı olarak Konya’da yapılan merasimlere gitmeyi, Ankara’da bulunduğumuz gençlik yıllarında o kadar çok istemiş ve bir türlü de nasib olmamıştı. Hatta rahmetli Mustafa Özsoy ağabeyimize de, birkaç defa söylemiştik. Fakat işte, nasib olmayınca olmuyor. Enteresandır, bu yazıyı yazdığım zaman da TRT den, Mevlâna merasimleri canlı olarak naklediliyordu. Hem onları dinleyip, hem de bu satırları yazmaya çalışıyoruz.

Üstadımız Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin “üstadlarımdan Mevlâna Celâleddin…” diye bahsettiği o asrın büyük âlimi olan Hazreti Mevlâna’nın tam vasfını bilmeden, ona karşı bühtanda bulunanların dahi olduğu günümüzde, bu büyük zatların; insanları Allah’a, Allah sevgisine yaklaştıran eserlerinin terennüm edildiği huzur dolu mekânlar, asırlar farklı da olsa, birbirinin tamamlayıcısıdır. Biz onu bilir onu söyleriz. Bize manevi atmosferler lâzım. Çirkef ve günahın olduğu yerlerde bulunmaktan, Rabbimiz bizleri muhafaza eylesin İnşaallah. O gibi yerlere sülûk edip, böyle nezih vasatta bulunmayanlara acıyoruz tabii.

Milletin rağmına, milletin örf, adet ve ananesine karşı, Mevlâna cihetinde durmayıp, illâ da Noel baba diyenlere sözümüz yok. Ne yapalım,  Noel babanız sizin, Hazreti Mevlâna’mız da bizim olsun…

Benzer konuda makaleler:

1 Yorum

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*