‘Nur hareketi, haklılığını ispatlamıştır’

M. Kemal, dini reddeden pozitivizm, sekülarizm akımlarının etkisindeydi. Ki, ilke ve inkılâplar, dini sosyal hayattan silme projesidir. 5 Mart 1989 tarihli The Washington Post’taki tesbitler bu gerçeği teyid eder niteliktedir:
“Atatürk’ün reformları, Batı’da anlaşıldığı gibi din ile devletin basitçe birbirinden ayrılması değil, bu reformlar daha ziyade İslâm üzerinde devlet kontrolünü arttırmak üzere getirilmiştir.

Devletin din konularında hiçbir yetkiye sahip olmadığı laik ülkelerdekinin aksine; Atatürk laikliği, devletin İslâm kurumlarını doğrudan müdahele edebilmesini sağlayan bir seri yönetim mekanizması oluşturmuştur…”

TRT’deki Kozmik Oda programında konuşan Cemil Koçak, “Zaman, Atatürk’e 1922’de mektup yazan Said Nursî’yi haklı çıkardı. Atatürk’ün din konusunda gideceği yolu silâh arkadaşları da sezip fark ederek muhalefete geçtiler. Karabekir Paşa, Cebesoy Paşa, Refet Bele Paşa, Halide Edip ve eşi. Millî mücadelenin önde gelen isimleri bu duruma karşı çıkıyorlar… Rusya’da Bolşeviklerin yaptığı gibi. Dini ve dinî olan her şeyi bir kenara atacaksınız… Bu kadar radikalizm burada görünmüyor. O halde yapmanız gereken ikinci ihtimal; bunu denetim altına alacaksınız. Diyanet İşleri Başkanlığı formülü bunu mükemmel bir şekilde çözecek bir formül” dedi.
İşte, rivayetlerde geçen “O zamana yetiştiğiniz zaman, siyaset canibiyle onlara galebe edilmez; ancak manevî kılınç hükmünde i’câz-ı Kur’ân’ın nurlarıyla mukabele edilebilir” tavsiyesiyle hareket eden Bediüzzaman Said Nursî, iman esaslarını ispat ve izah ederek, seküler, ateist, pozitivist bütün felsefeleri çürütmüş, yerle bir etmiştir.
Rus gazeteci Nadejda Kevorkova’nın ifadesiyle, “Cezalandırıcı yönetime karşı çıkma cesaretini göstermiş, inananlara aman vermeyen rejime ölümüne muhalefet etmiştir.” 1

Bu arada Beşinci Şuâ dâhil, Emirdağ, Kastamonu lâhikaları ve sair eserlerinde âhirzamanın dehşetli şahıslarını da deşifre eder, dünya deccalı komünizm ve versiyonlarını, İslâm deccalı Süfyan ve Süfyanizmi de teşhis ederek onlara karşı mücadele stratejileri geliştirmiştir.
Bu eserler, Nur Talebeleri tarafından Türkiye’nin her ilinde, ilçesinde, hatta köylerinde, haftada en az iki sefer dersler, sohbetler yapılarak anlatılageldi. Başta Yeni Asya gazetesi olmak üzere, Köprü, Bizim Aile, Genç Yaklaşım gibi dergilerde yazılageldi. Vatan sathını bir mektep hâline getiren kitap yayınlarıyla şerh edile, izah edile ve tanzim edile geldi. Bu sohbetler, yazılar gönülden gönüle, akıldan akıla yayılarak bugün Kemalizmin tükenişi şeklinde kendisini gösterdi.
Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne de, “Bugün kimin haklı olduğu ortada. Bence Nur hareketi Siyasal İslâmcıların sapmasını engellemiştir. Şiddetin önünde durarak, tepkileri meşrû alanda tutarak büyük bir rol üstlenmiştir. (…) Kemalizm çökmüştür. Bediüzzaman modelinin Kemalist modele göre haklılığı ve doğruluğu ispatlandı. Kemalizmin çöktüğü Türkiye’de farklılıkları zenginlik olarak muhafaza eden, düşmanlık yerine hoşgörüyü esas alan Nur hareketi haklılığını ispatlamıştır. Ben Bediüzzaman’ın toplumun değişik kesimleri tarafından yeni yeni keşfedilen bir değer olduğunu düşünüyorum” 2 tesbitiyle buna işaret eder.

Dipnotlar: 1- Gazeta, 220. sayı, 23.11.2007; 2- Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne, Yeni Asya, 18.01.2010.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*