Nur hareketi ve bilhassa Yeni Asya ekolünün açtığı çığırlar

İman, din sahasında toplum kültür hayatına yapılan katkılar, elektrik gibidir; ilk bakışta fark edilemez. Sesiz ve derinden gider, icraatlarını yapar. Nur hareketi ve bilhassa Yeni Asya ekolü pek çok ilklere imza atmış, çığırlar açmıştır?

Meselâ:
* Cumhuriyetten sonra etkin bir şekilde ilk dinî, millî, tarihî romancılığı, yayıncılığı başlatması ve yüz binlerce gencin onları okumasını sağlaması, istikbâlin yazar ve çizer tarlasını ekmesi.

İnsanlar sindirilirken veya dünyevî makam-mevkiler peşinde koşarken, Nur talebeleri “okuma ve müspet mücadele” çığırları açmışlar, kitlelere rehber olmuşlardır.

* Yurt sathındaki sosyal faaliyetler, seminer, konferans, anma toplantıları ile imân ve kültür hayatımıza hizmet etmesi.

* Milyonların okuduğu, imân ile fenni-ilmi birleştiren İlim-Teknik Serisi’nin yayınlanması. (Ki, pek çok ilim ve fikir adamı, Nur hareketi içinde olmamakla birlikte, bu seri yayınlar sayesinde fenlere imanlı bir bakış açısı kazandıklarını ve motive olduklarını itiraf ediyor.)

* Yakın tarih çalışmaları başlatarak, tabuların yıkılmasına öncülük etmesi, yol açması, ilim ve fikir adamlarının önündeki “korku” duvarını yıkması.

* Siyâsî mevzularda yaptığı yayınlarla fikrî istikamet vermesi. “Bugün kimin haklı olduğu ortada. Bence Nur hareketi, Siyasal İslâmcıların sapmasını engellemiştir. Şiddetin önünde durarak, tepkileri meşrû alanda tutarak büyük bir rol üstlenmiştir. Ben de lise yıllarında Risâle sohbetlerine giderdim. Talebeleri çok silik bulurdum, ‘Başına vur ekmeğini al’ derdim. Onun içinde Nurcu olmaktan vazgeçtim. Bugün geçmişe baktığımda benim hata yaptığımı çok net görüyorum. Kemalizm çökmüştür. Bediüzzaman modelinin Kemalist modele göre haklılığı ve doğruluğu ispatlandı. Kemalizmin çöktüğü Türkiye’de farklılıkları zenginlik olarak muhafaza eden, düşmanlık yerine hoşgörüyü esas alan Nur hareketi haklılığını ispatlamıştır. Ben Bediüzzaman’ın, toplumun değişik kesimleri tarafından yeni yeni keşfedilen bir değer olduğunu düşünüyorum.” (Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne, Yeni Asya, 18.1.2010.)

* Binlerce, yazar-çizer, idâreci, teknik eleman ve genci yetiştirerek diğer gazete, dergi ve yayınevlerinin açılmasına hizmet etmesi.

* Yetiştirdiği hukukçu, eğitimci ve fikir elemanlarıyla kültür hayatımıza katkıda bulunması.

* Sosyal serilerin de hizmet hayatına sokulması. Vatan sathının bir mektebe çevrilmesi.

* İlk defa imân, İslâm mevzularının video filmi hâline getirilmesi ve bu noktada çığır açması.

* Yüzlerce kaynak eserle ilim ve fikir dünyasına ufuklar açması.

* Risale-i Nur mahkemeleri ve takibatlarında korkusuzca ve pervasızca müdafalar yaparak, resmî ve cebrî şiddete, teröre diretme melekesi kazandırması.

* İnsan hak ve hürriyetlerinin ihyasına katkılar sağlaması, öncülük etmesi, Türkiye’nin demokratikleşmesine öncülük etmesi. Başörtüsü ve müstehcenliğe karşı mücâdele başlatması.

* Dindarlara, dinî mefhumlara yapılan hücumlara karşı cansiperâne mücâdele etmesi.

* Herkes darbelere, darbecilere, İran’da gerçekleştirilen “İran Millî Devrimi”ne, İslâm âlemini kasıp-kavuran Libya lideri Muammer Kaddafi meselesine medhiyeler düzerken; Nur hareketi, isâbetli teşhisler koyarak aldanmaları önlemiştir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*