Nur hizmetinde bir köşeye çekilmek var mı?

“Şimdiye kadar boş ve malayani meselelerle vakit geçirdiğimi iyi anlamaya başladım. Artık memleketin şu bu problemlerine, meselelerine kafa yorup, huzursuz olmanın çok da önemli olmadığını anlıyorum. Hangi partinin başa geldiği; hükümetin hangi işleri doğru; hangi işleri yanlış yapıyor gibi meselelerle meşgul olmanın gereksiz olduğunu yıllar sonra da olsa anlamış oldum. Şimdiye kadar boşuna yorulup, boşuna vakit geçirmişim. Şimdi artık mecbur olmasam evimden çıkmıyorum. Risalelerden daha fazla imanî meseleleri okuyorum. Zamanımı şahsî ibadet ve taatle geçiriyorum. Bu şekilde çok şükür huzuru buldum…”
Böyle bir hizmet şekline saygı duymakla birlikte, olup bitenlere karşı gözümüzü, kulağımızı kapatıp, yalnız nefsimizi düşünerek bir köşeye çekilip, münzevî bir hayat tarzının, Risale-i Nur hizmetleri tarzından ziyade, tasavvuf, tarikat şeklindeki dinî hizmetlere benzer. Altı bin sayfalık Nur Külliyatı’nın yarısını ihtiva eden müdafaa ve lâhika mektuplarını okumamanın Nur hizmetleri açısında önemli bir eksiklik olduğunu söylemememize rağmen muhatabımız ikna olmayıp; tercih ettiği bu tarzdaki hizmetlerine devam edeceğini ifade edince, biz de bu anlamdaki izahlarımızı sonlandırdık.

Bilindiği gibi herkes Risale-i Nurdan istediği konuyu, istediği şekilde okuyup, anlama hakkına sahip olduğu gibi, arzu ettiği şekilde hizmet tarzını seçme hakkına da sahiptir. Risalelere muhatap olup, hizmet şeklini, her insan kendisi açısından en verimli, en istifadeli, en uygun tarz, biçim, metod ne ise onu tercih edebilir.

İçtimaî hayat ile pek ilgisi kalmamış, artık hayatının kışını yaşamakta olan, menba-i elem ve mahzen-i ahzan olan yaşlı ve hasta bir pir-i fani de daha çok İhtiyarlar Risalesini, Hastalar Risalesini, Onuncu Söz gibi ahireti ve ölümü izah ederek sevdiren Risalelere teveccüh edip, teselli bulacaktır.

Ayrıca Risale-i Nurlardan istifade etmekte mizaç ve meşreplerimizin etkisi ve rolü olsa da Bediüzzaman’ın fikir ve düşüncelerini anlayıp bütünü ile vakıf olmak için elden geldiği kadar Nur Külliyatı’nın hepsine muhatap olup, okuyup; oradaki hak ve hakikatlarla, ölçü ve prensiplerle amel etmek gerekir. Yoksa yalnız kendimize münhasır mizaç ve meşreplerimizin sevkiyle bir köşeye çekilip, şu veya bu şekilde hizmetlerimizi de alâkadar eden olaylara, hadiselere gözümüzü kulağımızı kapatıp, Risale-i Nurdan yalnız belli bölümleri okuyup; diğer bölümleri hiç okumamak şeklindeki tavırlar ve tercihler Nur hizmetlerinin hizmet tarzı değildir.

Hele de on yıllarca Yeni Asya camiasının içinde aktif bir şekilde hizmetten hizmete koşan birisinin, “Bundan sonra evimin bir köşesine çekilip; kırmızı çayımı içer, kırmızı kaplı kitaplardan hoşuma giden bölümleri okurum” gibi ifadelerle Üstadın; “zaman şahıs değil; cemaat zamanıdır” tesbitini de kulak ardı ederek yalnız başına münzevî bir hizmet tarzını tercih edenlere de elbette diyeceğimiz bir söz olamaz.

Hüseyin Gültekin

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*