Nur menzili Barla’da Risale-i Nur okumak bir başka oluyor

Bu yıl Sakaryalı hanım kardeşlerimiz, Risâle-i Nur okuma programlarını Nur menzili Barla’da icra etmeye karar vermişler. Güzel de yapmışlar.

Okuma programlarını daha verimli hale getirebilmek maksadıyla biz erkeklere de çocuklarla ilgilenmek gibi bir vazife deruhte etmişler. Maa’l-iftihâr bu teklife müsbet cevap veren Bekir’ler, İlhan’lar, Halil’ler, Sabri’ler, Habil’ler, Hayri’ler, Hüseyin’ler de Barla’nın manevî havasını teneffüs etme fırsatını bu vesile ile yakalamış oldular. Üstad’ın, âhiret hemşireliğine kabul ettiği mübarek tâife-i nisâ ünvanına mazhar, Sakaryalı şefkat kahramanı hanım kardeşlerimizi tebrik ediyoruz.

Hanımların Nurlu sohbetleri, Yeni Asya Vakfı tesislerini tamamıyla doldurduğu için, bu vesileyle biz erkekler de beş vakit namazı, Üstadın Medrese-i Nuriyesinin yanındaki Yokuşbaşı Mescidinde kılma bahtiyarlığına ermiş olduk. Siz sabah namazını hiç Hz. Üstad’ın mescidinde eda ettiniz mi? Cemaatle tesbihatı ve akabinde okunan Risâle-i Nur dersini dinlediniz mi? Evet, evet dediğinizi duyuyor gibi oluyorum. Adeta Üstad ile aynı safta namaz kılıyor gibi hissedilen manevî hazzı, tatmayanların tatması için bilhassa sabah namazında, haydi Yokuşbaşı Mescidine.

CENNET BAHÇESİ

Cennet bahçesinin bir köşesinde oturup da tefekküre daldığınızda Hz. Üstadın Lemaât adlı eserindeki tefekkür dizelerini hatırlamanın manevî feyzine hiç vasıl oldunuz mu?

“Dinle, havadaki demdeme, kuşlardaki civcive, yağmurdaki zemzeme, denizdeki gamgama, ra’dlardaki rakraka, taşlardaki tıktıka birer mânidar nevâz (gönül ve ruhu okşayan).

Terennümât-ı hava (havanın çıkardığı güzel ve hoş sesler), naarât-ı ra’dıye (gökgürültüsünün naraları), nağamât-ı emvâc (dalgaların çıkardığı sesler), birer zikr-i azamet.

Yağmurun hezecâtı (yağmurun sesi), kuşların seceâtı (kuşların belli bir ritim ve tempo ile çıkardıkları sesler) birer tesbih-i rahmet, hakikate bir mecâz.”1

Nur menzillerinde çocuklarla gezerken, anlatılanları pür dikkat dinlemeleri, hafızamızı zorlayan ilgili sorular sormaları, Nur menzillerine olan alâkaları ve gözlerindeki ışıl ışıl parlayan parıltıları, Üstadın mânevî evlâtları hükmündeki masum çocuklar hakkındaki ifadelerini hatırımıza getiriyor. “Bunlar istikbâlin Nur Talebeleridir. Bana olan bu alâka ve teveccühlerinin sebebi ise, mâsum ruhları hissediyor ki, Risâle-i Nur onların imdâdına gelmiş. Ben de o Nurun bir tercümanı olmam hasebiyle, gayr-i ihtiyârî, bu fedâkârâne muhabbet ve alâkayı gösteriyorlar.”2

Bediüzzaman’ın zikrine, ubudiyetine eşlik esen şecere-i mübarek çınar ağacı, tefekkürüne feyiz kaynağı olan karakavak Nur menzillerinde Risâle-i Nur okuyarak tefekküre dalmak başka bir doyumsuz manevî lezzet.

KARAKAVAK MENZİLİ

Hz. Üstad, Risâle-i Nur hakikatlerinin yazılmasında en âlâ mürşid ve en mukaddes Kur’ân’a müracaat ettiği gibi, bütün hayatı boyunca da fırsat buldukça daima her şeyin ana kaynağında, menbaında, zirvesinde bulunduğunu müşahede ediyoruz. İşte Üstadı, Nur menzili Barla’da kullanılan içme suyunun yeryüzüne çıkartıldığı ana menbaının bulunduğu Barla Yaylası hükmündeki “Karakavak Mevkiinde” görüyoruz. Bu menzildeki karakavaklar ve etraftaki bilumum mahlûkat Üstadın zikrine, ubudiyetine, tefekkürüne hem arkadaşlık ediyor hem de şahitlik ediyorlar. Nur menzillerinin orijinal halinin başkalaştırıldığı bir zamanda, Karakavak Nur menzili hâlâ daha orijinal fıtrî halini muhafaza eden bir menzil konumunda. Re’fet Beyin Üstadı ilk ziyaret şerefine nail olmasına şahit olan bir menzil. Onyedinci sözün, Mu’cizât-ı Ahmediye Risalesinin yazdırılmasına arkadaşlık eden bir menzil. Nur Üstadın sohbetinden feyiz almak için bağ ve bahçelerde çalışan Barlalıların koşarak Üstadın sohbet halkasına iştirak edilen bir menzil. Nur Risalelerinin tashih yapılmasına karakavakların lisan-ı halleriyle eşlik ettikleri bir menzil.

Öyle bir menzil ki suyun başında oturup yüzünüzü öğlen tepesine doğru çevirdiğinizde, Üstadın şu tefekkür dizelerinin yazılmasına feyiz kaynağı olan o muhteşem manzarayı adeta Üstad ile beraber yaşama lezzetini tadıyorsunuz. Tepenin tam zirvesinde gökyüzüne doğru uzanan ağacı görünce, “Ders aldıktan sonra, her bir ağaç yüksek bir taş üstünde Arşa başını kaldırıp durmuşlar”3 ifadelerinin feyiz kaynağının bu mekânlar olduğunu hatıra getiriyor.

MUS MESCİDİ

Barla’nın her karışında Üstadın hatıraları var. Yüzünüzü kıbleye döndüğünüzde sağ tarafınıza düşen Hz. Üstadın namaz kıldırdığı Yokuşbaşı Mescidinden yaklaşık yüz metre mesafede bulunan Mus Mescidine rastlayacaksınız. Üstad Barla’da bulunduğu yıllarda yıkılmaya ve kullanılamaz hale gelmeye başlayan bu mescidin yıkılmasına gönlü razı olmadığı için mescidin hayat bulması ve ibadethane vasfını kaybetmemesi maksadıyla talebelerinden burasının tamir edilmesini istemiş ve edilmiş de. Sonra Nur Talebelerinin de ilgisini çekmek için olsa gerek mescidde namaz kıldırmış, Şem’i Güneş Ağabey de müezzinlik yapmış. Sonraları Bediüzzaman’ın hatıralarına tahammül edemeyenler, bu mescidi de tahrip etmişler. Fakat şimdilerde bu mananın yaşatılması hatırasına, Nur Talebeleri bu mescidi hoş bir restorasyonla tekrar ibadet yapılmaya müsait hale getirmişler.

BARLA MESCİDLERİNİN ORTAK ÖZELLİKLERİ

Mescid bahsi açılınca Barla’daki mescid ve camilerin ortak birkaç hususiyetinden bahsetmek isterim. Barla’nın beş mahallesinde beş ayrı mescid inşa edilmiş. Merkezde de Cuma namazlarının eda edildiği Çeşnigir Sinan Paşa Camii mevcut. Mescidlerde minber yok. Adeta köyün birlik ve beraberliğini korumak maksadıyla, sadece merkez camiinde minber inşa edilmiş. Her bir mescid ve caminin önüne sembol olarak çınar ağacı dikilmiş, tarihî bir çeşme yapılmış. Bayanların giriş kapısı, ana giriş kapısından farklı bir yere açılmış.

ÇAM DAĞI

Çam Dağı ise tefekkür için ayrı bir zirve menzil. “Ben şimdi Çam Dağında, yüksek bir tepede, büyük bir çam ağacının tepesinde, bir menzilde bulunuyorum”4 ifadesini bir nebze hissedebilmek için bizler de Çam Dağının yamacında yer alan bir çam ağacının zirvesine çıkıyor ve ellerimizi İsm-i Mücîb olan Rabbimize niyaz için açıyoruz. “Ya Rab, bizleri Risâle-i Nur’a hadim eyle. Risâle-i Nur’a sadakatten ayırma. Cenâb-ı Erhamürrahiminden bütün Esma-i Hüsna’sını şefaatçi yapıp niyaz ediyoruz ki, bizleri ihlâs-ı tâmme muvaffak eyle. Risâle-i Nur’un neşrine mani olmaya çalışanlara fırsat verme. Risâle-i Nur’u kendi menfaatlerine âlet etmek isteyenlerin oyununa gelmemek için Nur Talebelerine basiret, feraset, akl-ı selim ihsan eyle. Âmin.”

Üstadın bu menzilinde, tefekkür ufkumuzu genişletmeye çalışarak, manevî lezzetlerin doruklarına ulaşmaya gayret ediyoruz. Adeta mana âlemiyle bütünleşiyor hissini veren, bir hâlet-i ruhiyeye giriyoruz.

Zübeyir Gündüzalp Ağabeyin Risâle-i Nur okuma hususundaki tavsiyesinden yola çıkarak ve Risalelerdeki yeni tanzimle değişen sayfa sayılarını da dikkate alarak diyoruz ki, “Risâle-i Nur’u günde 30 dakika okuyan kendini muhafaza eder, 45 dakika okuyan şevke gelir, 60 dakika okuyan hizmet eder.”

Hakikaten Nur menzilleri, insanın çokça okuma iştahının açıldığı yerler. Bütün Nur kardeşlerimizi özellikle de gençlerimizi bu menzillerde Risâle-i Nur okumaya dâvet ediyoruz. Bu vesile ile Yeni Asya Vakfı Barla ilâve Sosyal Tesislerinin bir an önce faaliyete geçmesi için kavlî ve fiilî duâlarımızın beklendiğini hatırlatmak isterim. Sami Cebeci Ağabeyimizin ifadesiyle, duâmıza katran da ilâve edelim. Mevcut tesislerin leziz yemekleri, kuvve-i zâikanızı okşayan başka bir güzellik. Fedakâr bahtiyarlardan Şerafettin Ağabeyimizin konukseverliğini ise unutmak ne mümkün.

Nur menzili Barla’nın manevî havasından istifadeye herkesi dâvet ediyoruz. Feyizli ve bereketli okumalar temennisiyle.

Dipnotlar:
1- Sözler, Lemeât.
2- Tarihçe-i Hayat, sayfa 404.
3- Sözler, Onyedinci Söz, Barla Yaylası; çam, katran, ardıç, karakavağın bir meyvesidir.
4- Mektubat, Dördüncü Mektub.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*