Nur mesleğini benimseme ve koruma

Bediüzzaman’ın gayesini, meslek ve meşrebini bilmek Nur Talebeleri açısından önemli bir vecibe.

Onun fikir ve düşüncelerini doğru bir şekilde anlamak ve olduğu gibi hayata geçirmenin gayretinde olmak yine onun talebelerinin öncelikli vazifelerinden olsa gerek. Bediüzzaman’ı ve onun kudsî iman dâvâsını herhangi bir yanlış anlamaya yer vermeyecek şekilde olduğu gibi yansıtmak da hâdimler açısından önemli bir yükümlülüktür.

Bu yükümlülükleri bihakkın yerine getirmek elbette kolay değil. Bediüzzaman gibi bir dâhînin, onun gibi eşsiz bir müceddidin bütün insanlığa verdiği mesajları doğru okuyup, doğru anlamak, doğru yaşamak, doğru âyine olup yansıtmak hiç de kolay değil. Ama ne çare ki, kolay olmasa da, onun dâvâsını dâvâ edinenlerin onun dâvâsının gerçek mahiyetini, fikir ve düşüncelerinin aslını, özünü doğru okumaktan, doğru yansıtmaktan başka çareleri yok.

Bediüzzaman’ı anlamak elbette imkânsız değil. Yeter ki gaye edinelim, gayret edelim, merak edelim. Okuyalım, dinleyelim, bilmiyorsak bilenlerden soralım. Kaynağından tam öğrendikten sonra da teslim olalım… Gerisi kendiliğinden gelir.

Müellif-i muhterem dar-ı bekaya, mahall-i saadete göçse de altı bin sayfalık Nur Külliyatı önümüzde duruyor. Bütün şüphelerimizin, bütün kafa karışıklıklarımızın doğru cevapları orada bizi bekliyor. Yeter ki peşin fikirlerimizden, doğru bildiğimiz yanlışlarımızdan, şahsî zaaflarımızdan vazgeçip, tam bir teslimiyetle oradaki hak ve hakikatlara muhatap olalım.

Nur Külliyatı’nı bir bütün olarak kabul edip, o çerçevede ona muhatap olmak, o mânâda okuyup anlamak, sonra da onunla amel etmekle ancak Bediüzzaman’ı ve onun dâvâsını, meslek ve meşrebini öğrenmiş oluruz.

Onun; “Her bir kitap bir Said’dir” ve “Risale-i Nur’un kitapları birbirine tercih edilmez; her bir eserin kendi makamında riyaseti vardır” tesbitlerinden hareketle hadimlerin altı bin sayfadan müteşekkil bütün Nur Külliyatına muhatap olmaları önemli bir zarurettir. Bu mânâda büyük-küçük; Eski Said-Yeni Said dönemi eseri ayırımı yapmadan hepsini bir bütünün önemli parçaları olarak kabul edip, öylece kabul etmek de yine Bediüzzaman’ın talebesi olmaya namzet olanlar açısından önemli bir vazifedir.

Bilindiği gibi altı bin sayfadan meydana gelen Nur Külliyatının yaklaşık yarısı doğrudan imana, itikada, inanca taalluk ediyor. Diğer yarısı da yine doğrudan veya dolaylı olarak Nur hizmetlerinin cemiyet hayatına bakan, siyasî, içtimâî meselelerini izah eden konuları ihtiva ediyor.

Günümüzde Türkiye’de ve dünyada sergilenen tamamen hile, yalan, aldatma, tarafgirlik, menfaat, haksızlık ve zulüm üzerine yapılan siyasetlerin çok çok ötesinde, Kur’ân’a ve hadise dayanan ve insanlığa barış, kardeşlik, sulh, sükûn, huzur ve saadet getirecek şaşmaz ölçü ve prensipleri, orijinal ve harika tesbitlerle müsbet siyaseti ihtivâ eden eserleri bütün insanlığın, özellikle de siyasetle iştigal eden siyasiyyûnun istifadesine sunuyor Bediüzzaman.

Çağlara hitap eden ve orijinal tesbit ve teşhisleriyle siyaset alanında da söz sahibi olan Bediüzzaman’ın bu konudaki tavsiye ve mesajlarına bütün insanlığın ihtiyacı var. Bilhassa da onun bir “hak ve hürriyetler” manifestosu olan ”Münâzarât”, sonra ”Hutbe-i Şamiye“ ve konu ile ilgili olarak derlenip herkesin istifadesine sunulan “Beyanat ve Tenvirler“ kitapçığından her insanın istifade etmesi faydalı olur.

Evet toplum hayatını alâkadar eden, Bediüzzaman’ın bu eserlerinden bîhaber olanlar veya eserlerden istifade etme ihtiyacını hissetmeyenler okumasalar da Nurun hadimleri her halükârda sosyal hayatımızı alâkadar eden önemli ve şaşmaz tesbit ve ölçülerle önümüzü aydınlatan bu eserlerden istifade etmeliler. Takipçisi oldukları Bediüzzaman’ın meslek ve meşrebinden şaşmamak için okumalılar. Karmaşık ve kaygan zemin üzerinden yapılan, tarafgirlik, inat, menfaat üzerinden sürdürülen, yalan ve aldatma üzerinden yapılan ve ucu ecnebilerin elinde olduğu için, her türlü haksızlığa, zulme açık olan günümüz siyasetinden neş’et eden günahlara, zulümlere ortak olmamak için bu eserleri okuyup ve o mânâda amel edip, bu noktada diğer insanlara da nokta-i istinat olmak önemli bir vecibe olsa gerek.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*