Nurcular tahsile gitmişler

Üstadımız, İstanbul’dan Batum yoluyla Van’a giderken Tiflis’e uğrar. Tiflis’te, Şeyh San’an Tepesi’nden etrafı seyrederken, Rus polisi ile aralarında bir diyalog geçer. Rus polisinin “İslâm parça parça olmuş” sözüne karşılık, Bediüzzaman “Tahsile gitmişler” der.

Yer ve zaman çok önemli. Bu hadise öyle bir zamanda gerçekleşiyor ki; Osmanlı içten ve dıştan ihanete uğruyor. Düşmanları onu parça parça ediyor ve yok etmeye çalışıyor. Dostlar ise, ümitsiz ve çaresiz. Tam da bu sırada Üstadımız planı bozuyor ve ümidi yeşertiyor. Karamsarlığı yerle bir ediyor. Feleğin inadına, hain planları tarumar ediyor.

Bediüzzaman’a göre, İslâm parça parça olmamış ve kimse onu parçalayamaz. Çünkü Cenâb-ı Hak mealen; “Onu biz indirdik, elbette koruyucusu da biziz” dediği mukaddes kitaba bağlı olan İslâm parçalanamaz. Ancak Müslümanların ona daha sıkı sarılmaları için, Allah (cc) inananları eğitime tabi tutar. Bir nevi idman yaptırır, metanetlerini arttırır.

Üstadımızın bir beklentisi vardır. Çünkü “Yahu, şu asilzade evlâd, şehadetnamelerini aldıktan sonra, herbiri bir kıt’a başına geçecek, muhteşem âdil pederleri olan İslâmiyet’in bayrağını âfâk-ı kemalâtta temevvüc ettirmekle, kader-i ezelînin nazarında feleğin inadına, nev’-î beşerdeki hikmet-i ezeliyenin sırrını ilân edecektir” demektedir.

İnşallah, Nurcular da tahsile gitmişlerdir diye ümit ediyorum. Baksana; akıl almaz fitneler, inanılmaz zındık planlar ve şeytana pabucu ters giydirecek işler dönüyor. Bütün bu engelleri bilmek ve faka basmamak neredeyse imkânsız. O halde, ‘bir musîbet bin nasihatten iyidir’ misali gerçekleşmiş oluyor. İleride tehlikenin farkına varıldığında; yani her meşrepteki kardeşlerimiz tuzakları fark ettiğinde, dönüp ihlâs düsturlarına sıkı sıkıya sarıldığında bütün oyunlar bozulmuş olacaktır.

Nurcuların birlik beraberliği, elbette çok, ama çok önemli. Çünkü Üstadımız bizim birlik beraberliğimize her şeyden daha ziyade önem veriyor. Şuâlar ’da “Sizin tesanüdünüze benim ziyade ehemmiyet verdiğimin sebebi yalnız bize ve Risale-i Nur’a menfaati için değil, belki tahkiki imanın dairesinde olmayan ve nokta-i istinada ve sarsılmayan bir cemaatin kat’i buldukları bir hakikata dayanmağa pek çok muhtaç bulunan avam-ı ehl-i iman için dalâlet cereyanlarına karşı yılmaz, çekilmez, bozulmaz, aldatmaz bir merci’, bir mürşid, bir hüccet olmak cihetiyle sizin kuvvetli tesanüdünüzü gören kanaat eder ki; bir hakikat var, hiçbir şeye feda edilmez, ehl-i dalâlete başını eğmez, mağlûb olmaz diye kuvve-i maneviyesi ve imanı kuvvet bulur, ehl-i dünyaya ve sefahate iltihaktan kurtulur” diye ısrarla vurguluyor.

Fakat herkes kendi düştüğü tuzağın farkına varmalı, yoksa başkalarının düştüğü tuzaklarla meşgul olursa işimiz yine çok zor demektir. Sabırla her Nur Talebesi birlik beraberliğe nasıl zarar verdiğini telâfi etmelidir. Herkes kendi gözüne batan çöpü çıkarsın. Başkalarını tenkid etmek ihlâsımızı zedeler. Biz Nurcular ittihad edelim ki, ittihad-ı İslâm gerçekleşsin. Merci-i hakikiye dönelim. Yani Risale-i Nur’u tekrar tekrar hayatımıza uygulamak için okuyalım.

Üstadımızın, Horhordan “Henielleküm” sedası boşlukta kalmasın.

Allah kalplerimizi birbirine ısındırsın, insi ve cinni şeytanların şerlerinden muhafaza eylesin. Âmin.

Sabahattin Boyacı

 

Not: Konya’da vefat eden son şahitlerden Hüsmen Abiye ve diğer ahirete gitmiş Nur Talebelerine Allah rahmet eylesin.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*