Nurcular vefatlarıyla da hizmet ederler

Fotoğraf: Abdullah Efe

“Hem bir derece bekçilik yapan bir şahsiyetin yatmasıyla, o daire-i nuraniyedeki bütün ehl-i gayret müteyakkız davranır. Bir nöbetdar yerine, binler bekçi çıkar. Elbette ölüm gelse, baş üstüne geldin demek gerektir.” 1

Evet, Üstad’ın vefatından sonra saff-ı evveller derken, her sene üçü beşi, 2000’li senelerde ise çok azı aramızdayken son beş sene içinde (bir ikisi hariç) hemen hepsi fani âlemden berzah âlemine göçtüler.

YENİ BİR DEVİR GELİYOR

Ağabeylerin tek tek aramızdan ayrılmasıyla bir devrin kapanıyor olması aynı zamanda yeni bir devrin ve nesl-i âtinin de habercisi. Her ne kadar o mübarek ağabeyler bize bir istinad noktası ve moral/ motivasyon, bir kuvve-i mâneviye olsa da…

Evet, bu hizmetler onların sırtıyla bu günlere taşındığını, nice bedeller; hapis, işkence ve gurbetler ödenerek bu günlere gelindiğini, ikinci/üçüncü nesillere büyük ve mesuliyeti ağır bir miras bırakıldığı izahtan vârestedir.

Her devrin ve insanın bir ömrü muayyeni vardır. Zamanı geldikçe vazifesini bitirip tezkere alacaktır. Ünsiyetin gafleti içinde ya da böyle gider zannı uykusundan ani bir vefat haberiyle sarsılırız. Belki de hazır olan düzende rutin veya az vazife terettübü lüksünden uyanırız. Bu biraz da tenperverlik hissinin uyanışına olan zımnî bir itiraz da olabilir ki şok diye tabir edilir.

Bu vefat haberleri hizmetin şahıslarla kâim olmadığını ” ben ya da filan ağabey olmasa bu hizmet yürümez” zehabı “ucb” tabir edilen ameline güvenmek tehlikesini de beraberinde getirebilir.

Sen ey riyakâr nefsim! “Dine hizmet ettim” diye gururlanma.

Muhakkak ki Allah, bu dini fâcir adamla da teyid ve takviye eder. 2 sırrınca: Müzekkâ olmadığın için, belki sen kendini o recül-ü fâcir bilmelisin. Hizmetini, ubudiyetini; geçen nimetlerin şükrü ve vazife-i fıtrat ve farîza-i hilkat ve netice-i san’at bil, ucb ve riyadan kurtul! 3 hakikatı, belki de yeni bir devrin açılmasına sebep olacaktır.

ABDÜLMUHSiN ELKONEVİ

2019’un son günlerinde elimizde kalan bir iki ağabeyden Abdülmuhsin Konevi’de berzah âlemine göçtü.

Risale-i Nurlar’ı 1946/47’lerde Zübeyir Ağabeyle tanıyan Abdülmuhsin Ağabey; Nurlar’ın neşrinde özellikle Gençlik Rehberi, Mu’cizatlı Kur’ân’ın basımı ve dağıtımında çok hizmetleri olmuş bir ağabeyimiz..

1931’de Konya’da dünya misafirhanesine gelen bir hayat, Berlin Şehitlik Camii’nde nihayet buldu ve çok sevdiği Üstadına ve Rabbine kavuştu.

Şehitlik Camii dedik de, çok mânidar olan tarihçesini yazmadan geçemeyeceğiz.

Şehitlik Camii arazisi Prusya kralının Osmanlı devletine bir hediyesidir. 1701’de kurulan Prusya (Cermen) Krallığının Alman İmparatoru Veliaht Prens Friedrich Wilhelm; “Eğer Türkler gelip memleketimde yerleşseler onlara camiler yapardım” demesi Almanlarla Osmanlı milletinin derin dostluğunun bir nişanesidir. III. Friedrich, 1798 ve 1804 senelerinde vefat eden Osmanlı sefirleri için mezarlık yeri tahsis eder. Daha sonra orada vefat eden nice askerî ve diplomatik zevat da orada defnedilir. Arazi, Millî Savunma Bakanlığı’na sonradan da Diyanet İşlerine bağlanmış. İşte Şehitlik Camii bu arazide inşa edilmiş olup merhum Abdülmuhsin Ağabeyin caminin inşası ve hizmetinde çok emekleri geçmiş.

Dolayısıyla Abdulmuhsin Ağabeyin mübarek naaşına da; “Nasıl yaşarsanız öylece ölürsünüz” hadîs-i şerifi gereğince caminin en nadide yeri ayrılmış. Gurbette (ancak bir vatan toprağında) Nur Talebelerinin ağırlıkta olduğu farklı cemaat ve tarikat müntesiblerinin katıldığı bir kalabalıkla, tekbirler eşliğinde cenaze namazı kılınıp defnedildi. Cenab-ı Erhamürrahimin rahmetiyle muamele eylesin.

Almanya’ya ilk gittiğimizde gördük ki Batı, Kuzey ve Güney eyaletlerde hizmet aktif bir vaziyette devam ediyor, ancak sonradan birleştirilen (Doğu Almanya) bölgede bir iki talebe olmasına rağmen hizmetler gelişmemiş.

Abdülmuhsin Ağabeyin cenaze merasimi münasebetiyle cami bahçesinin uzaktan yakından, hatta Türkiye’den gelenlerle lebaleb dolu olduğunu gördük. Epeydir görüşmediğimiz ve muhtemel görüşeceğimiz dostlarla kucaklaştık.

Evet, Abdülmuhsin Ağabey ahirete göçtü, ancak onun attığı tohumlarla Nur’un fütuhatı Berlin’de daha da yeşerecek inşaallah. Müjdeli haberler temennisiyle…

Dipnotlar:
1. Emirdağ Lâhikası
2. Buhari, Cihad: 182,
3. Sözler

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*