Nurcuları bölemezsiniz!

Başlığa bakıp bana acıyanlar, hatta bıyık altı gülenler olabilir. “Ne diyorsun yaa, görmüyor musun? Paramparça olmuşlar” diyenler, demek isteyenler kendini haklı zannedebilirler. Ama önce Nurcular ifadesinin kapsama alanına bakmak lâzım. Kimdir bu Nurcular ve neden bölünmezler?

Üstadımızın Divan-ı Harb-i Örfî de; “Hem de dediler: ‘İttihad-ı Muhammedîye (asm) dahil misin?’ Dedim: Maaliftihar! En küçük efradındanım. Fakat, benim târif ettiğim vecihle…” dediği gibi. Nurcuları ve Nurculuğu önce bir tarif etmek gerekir. Ta, lâfımız sağa sola çekilmesin ve kimse de sû-i zan etmesin.

Nurculuk deyince; Bediüzzaman’ın Risale-i Nur Külliyatı’nı okuyarak imanını kuvvetlendiren ve başta ehl-i iman bütün insanların imanlarına Risale-i Nur yoluyla hizmet edenlerin takip ettikleri bir iman hizmeti akla gelmelidir. Nurcular deyince de; Risale-i Nur Külliyatı’na göre iman ve Kur’ân hizmeti yapanlar ve Bediüzzaman’ın koymuş olduğu düsturlara hüve hüvesine uyanların ve Risale-i Nur’u hiçbir şeye alet etmeyenlerin topluluğu olarak değerlendirilmelidir.

Bu tarife uyan Nurcular için; “Hem Üstadımızın Mektubat mecmuasında dediği gibi deriz: “Birimiz dünyada, birimiz âhirette, birimiz şarkta, birimiz garpta, birimiz şimalde, birimiz cenupta olsak, biz yine birbirimizle beraberiz” ifadesi yer almaktadır. Yani, nerede olursak olalım ve nasıl olursak olalım bizler bir ve beraberiz. Biz olan Nurcuları bölemezsiniz.

Rahmetli Osman Yüksel Serdengeçti’nin; “Şimdi Türkiye’de, her teşekkülün, vatanını seven herkesin, önünde hürmetle durması lâzım gelen bir kuvvet vardır: Said Nur ve Talebeleri. Bunların derneği yoktur, lokali yoktur, yeri yoktur, yurdu yoktur, partisi, patırtısı, nutku, alayişi, nümayişi yoktur. Bu, bilinmezlerin, ermişlerin, kendini büyük bir dâvâya vermişlerin şuurlu, imanlı, inanlı kalabalığıdır” diye tarif ettiği Nurculardır.

Biz Nurcular meşrep farklılığını zenginlik olarak algılarız ve bölünme olarak görmeyiz. Eğer Nurcular parçalanmış derken kast ettiğiniz bu ise beyhude. Çünkü Üstadımız; “Nefis ve şeytan, sizi kardeşinize karşı îtiraza ve haklı olarak tenkide sevk ettiği vakit, deyiniz ki, “Biz, değil böyle cüz’î hukukumuzu, belki hayatımızı ve haysiyetimizi ve dünyevî saadetimizi Risâle-i Nur’un en kuvvetli râbıtası olan tesânüde fedâ etmeye mükellefiz. O bize kazandırdığı netice îtibâriyle, dünyaya, enâniyete âit herşeyi fedâ etmek vazifemizdir” deyip nefsinizi susturunuz. Medâr-ı nizâ birşey varsa, meşveret ediniz. Çok sıkı tutmayınız; herkes bir meşrepte olmaz. Müsâmaha ile birbirine bakmak şimdi elzemdir” diye bize yol gösteriyor.

Ama şu abiciler veya öteki veliciler diye bir şeyler çıkarmaya çalışıyorsanız, bunlar Nurculuk kavramına dâhil değildirler. Nurcular Ahmetci, Mehmetci olamazlar. Ve hiçbir Nurcu da böyle bir tanımlamayı kabullenmez. Vesselâm.

Allah, İttihad-ı İslâmı nasib etsin ve bizi muradına razı etsin. İnşallah. Âmin.

Sebahattin Boyacı

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*