Güneş, dünyamızı aydınlatan bir lâmba. Güneş ısı, ışık ve hayat kaynağımız. Bütün varlıklar, güneşe muhtaç. İnsanlar hayat kaynağı olan güneşten gereği gibi faydalanmasını bilemiyor. Oysa, güneş her varlığa, bütün mevcudâta çok elzem bir ışık kaynağımız.
Güneş dünyayı, kitap ise beynimizi aydınlatır. Güneş girmeyen eve doktor girer. İnsanın gelişmesi, ilerlemesi ancak iyi kitapları okuyarak mümkün.
Zaman çok değerli bir süreç. Zamanı kitap okuyarak değerlendirmek şart. Okumadan âlim, yazmadan kâtip olunmaz.
Bu bağlamda Risâle-i Nurlar, güneş gibi ufkumuzda parlıyor. İnsanlara nur veriyor. Her derde çâre, Risâle-i Nurlar.
Üstad Bediüzzaman diyor ki: “Kur’ân’ın âyetleri birbirini tefsir ettiği gibi, bu kitab-ı âlemin de bir kısmı, diğer bir kısmını izah ediyor. Meselâ, maddiyât âlemi Cenâb-ı Hakkın envâr-ı nimetini cezb etmek için hakikî bir ihtiyaçla şemse muhtaç olduğu gibi, âlem-i mâneviyat dahi rahmet-i İlâhiyenin ziyalarını almak için şems-i nübüvvete muhtaçtır. Binâenaleyh, Resûl-i Ekrem’in (asm) nübüvveti, şemsin kat’iyet ve vuzuhu derecesinde kat’î ve vâzıhtır.” (Mesnevî-i Nuriye, s. 118)
Hz. Peygamber Efendimizin (asm) nübüvveti, güneşin varlığı derecesinde kesin ve kat’iyet kesbetmektedir. Bu sebeple Nübüvvet-i Ahmediye (asm); yani Peygamber Efendimiz’in nübüvveti, güneş gibidir; güneş gibi âşikârdır.
Yolunu şaşırmış insanlık, zulmetten kurtulmak için İslâm güneşinin ışığı altına girmeye mecburdur. Nasıl ki, maddî âlemimiz Allah’ın nimetlerinin türlerini cezp etmek için güneşe gerçekten muhtaçtır. Öyle de mâneviyât dünyamız dâhi İlâhî rahmetin nurlarını almak için, şems-i Nübüvvet’e muhtaçtır. Peygamber Efendimiz’in (asm) nübüvvetine ihtiyacımız her şeyden daha fazladır.
Zaman çok değerli bir süreç. Zamanı kitap okuyarak değerlendirmek şart. Okumadan âlim, yazmadan kâtip olunmaz.
Bu bağlamda Risâle-i Nurlar, güneş gibi ufkumuzda parlıyor. İnsanlara nur veriyor. Her derde çâre, Risâle-i Nurlar.
Üstad Bediüzzaman diyor ki: “Kur’ân’ın âyetleri birbirini tefsir ettiği gibi, bu kitab-ı âlemin de bir kısmı, diğer bir kısmını izah ediyor. Meselâ, maddiyât âlemi Cenâb-ı Hakkın envâr-ı nimetini cezb etmek için hakikî bir ihtiyaçla şemse muhtaç olduğu gibi, âlem-i mâneviyat dahi rahmet-i İlâhiyenin ziyalarını almak için şems-i nübüvvete muhtaçtır. Binâenaleyh, Resûl-i Ekrem’in (asm) nübüvveti, şemsin kat’iyet ve vuzuhu derecesinde kat’î ve vâzıhtır.” (Mesnevî-i Nuriye, s. 118)
Hz. Peygamber Efendimizin (asm) nübüvveti, güneşin varlığı derecesinde kesin ve kat’iyet kesbetmektedir. Bu sebeple Nübüvvet-i Ahmediye (asm); yani Peygamber Efendimiz’in nübüvveti, güneş gibidir; güneş gibi âşikârdır.
Yolunu şaşırmış insanlık, zulmetten kurtulmak için İslâm güneşinin ışığı altına girmeye mecburdur. Nasıl ki, maddî âlemimiz Allah’ın nimetlerinin türlerini cezp etmek için güneşe gerçekten muhtaçtır. Öyle de mâneviyât dünyamız dâhi İlâhî rahmetin nurlarını almak için, şems-i Nübüvvet’e muhtaçtır. Peygamber Efendimiz’in (asm) nübüvvetine ihtiyacımız her şeyden daha fazladır.
Benzer konuda makaleler:
- Ben de sizden biriyim
- Risale-i Nur, Sahabe metoduyla hizmet ediyor
- Çocuksuz aileler ve kimsesiz çocuklar
- Peygamber Efendimizin (asm) evine ziyaretçi akın
- Efendimiz mi? Peygamber Efendimiz mi? (a.s.m)
- Hür Adama Destek
- Rahmete muhtacız
- Hazret-i Muhammed (asm) olmasaydı…
- REKTÖR YARD. OSMAN EĞRİ: Efendimiz (asm) yaşayan Kur’ândı
- Risale-i Nurlar ve bizleri bekleyen
İlk yorum yapan olun