Nurlarla meşguliyet kalbe ferah veriyor

Nurlarla ya okumak veya okutmak veya yazmak suretindeki meşguliyet, tecrübelerle kalbe ferah, ruha rahat, rızka bereket, vücuda sıhhat veriyor.

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Risale-i Nur benim bedelime sizlerle görüşür, derse müştak yeni kardeşlerimize güzelce ders verir. Nurlarla ya okumak veya okutmak veya yazmak suretindeki meşguliyet, tecrübelerle kalbe ferah, ruha rahat, rızka bereket, vücuda sıhhat veriyor.
Şuâlar, On Dördüncü Şuâ, s. 418, yeni: 757

..o Nurlarla îman cihetinde iştigal, hem tefekkûri bir ibâdet, hem İhlâs Risâlesi′nin âhirinde yazıldığı gibi beş vecihle bir nevî ibâdet sayılabilir. Ben, bu günlerde, kısmen müdâfaâtla zihnen meşguliyetimden teessüf ederken kalbe geldi ki: “O iştigal dahi ilmîdir; hakaik-ı îmâniyenin neşrine ve serbestiyetine bir hizmettir ve bu cihette bir nevî ibâdettir.” Ben de sıkıldıkça, yüz defa temâşâ ettiğim Nur meselelerini, yine zevkle tekrar mütâlâaya başlıyorum. Hattâ, müdâfaâtları dahi Nurun ilmî risâleleri gibi görüyorum. Eskiden bir kardeşimiz bana demişti: “Ben, otuz defa Onuncu Sözü okuduğum halde, yine tekrar ile okumasına iştiyak ve ihtiyaç hissediyorum.” Ve bundan bildim ki, Kur′ân′ın mümtaz bir hâssası olan usandırmamak, Kur′ân hakîkatlerinin bir mâkesi, bir âyinesi, bir hakîkatli tefsiri olan Nur Risâlelerine de in′ikâs etmiş bulunuyor.
Tarihçe-i Hayat, Afyon Hayatı, eski: s. 513

Rabian: Mümkün olduğu kadar Nurlarla meşguliyet, hem sıkıntıları izale eder, hem beş nevî ibadet sayılabilir.
Şuâlar, On Dördüncü Şuâ, eski: s. 429

Üstadımızın işaret ettiği “beş nevi ibadet”in kendilerinden izahını talep ettik.

Aldığımız izah aşağıya yazılmıştır.

1- En mühim bir mücahede olan ehl-i dalâlete karşı mânen mücahede etmektir.
2- Üstadına neşr-i hakikat cihetinde yardım suretiyle hizmet etmektir.
3- Müslümanlara îman cihetinde hizmet etmektir.
4- Kalemle ilmi tahsil etmektir.
5- Bâzen bir saati bir sene ibadet hükmüne geçen tefekkürî olan ibadeti yapmaktır.
Rüştü, Husrev, Re′fet
Lem′alar, Yirmi Birinci Lem’a, eski: s. 171

Aziz, sıddık kardeşlerim ve mânevî Medresetü′z-Zehranın Nur şakirtleri, Ben Isparta′ya geldiğim vakit, Isparta′da İmam-Hatip ve vâiz mektebinin açılacağını haber aldım. O mektebe kayıt olacak talebelerin ekserisi Nurcu olmaları münasebetiyle o mektebin civarında gayr-ı resmî bir surette bir Nur medresesi açılıp, o mektebi bir nevi medrese-i Nuriye yapmak fikriyle bir hâtıra kalbime geldi. Bir iki gün sonra, güya bir ders vereceğim diye etrafta şâyi olmasıyla, o dersimi dinlemek için rical ve nisâ kafilelerinin etraftan gelmeleriyle anlaşıldı ki, böyle nim-resmî ve umumî bir medrese-i Nuriye açılsa, o derece kalabalık ve tehacüm olacak ki, kabil olmayacak. Afyon′da mahkemeye gittiğimiz vakitki gibi pek çok lüzumsuz içtimalar olmak ihtimali bulunduğundan, o hâtıra terk edildi, kalbe bu ikinci hakikat ihtar edildi. Hakikat de şudur: “Herbir adam eğer hanesinde dört beş çoluk çocuğu bulunsa kendi hanesini bir küçük medrese-i Nuriyeye çevirsin. Eğer yoksa, yalnız ise, çok alâkadar komşularından üç-dört zat birleşsin ve bu heyet bulundukları haneyi küçük bir medrese-i Nuriye ittihaz etsin. Hiç olmazsa işleri ve vazifeleri olmadığı vakitlerde, beş on dakika dahi olsa Risale-i Nur′u okumak veya dinlemek veya yazmak cihetiyle bir miktar meşgul olsalar, hakikî talebe-i ulûmun sevaplarına ve şereflerine mazhar oldukları gibi, İhlâs Risalesinde yazılan beş nevî ibadete de mazhar olurlar. Hakikî ilim talebeleri gibi, onların maişetlerini temin hususundaki âdi muameleleri de bir nevi ibadet hükmüne geçebilir” diye kalbe ihtar edildi. Ben de kardeşlerime beyan ediyorum.

Hasta kardeşiniz Said Nursî
Emirdağ Lâhikası, eski: s. 338

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*