Nurlu bir Kastamonu seyahati

Bir mübarek Mi’rac Gecesinde, saatlerin gece yarısını geçtiği bir vakitte Bursa’dan bindiğimiz vasıta bizi seher vaktinin ışıklarıyla Kastamonu’ya ulaştırdı. Aziz Üstadıma mekân ve makam olmuş Kastamonu’ya vardığımda ilk uğradığım yer, Yeni Asya Kültür ve Eğitim Vakfı oldu.

Değerli dostum ve ehl-i hizmet kardeşim İbrahim Vapurlu’nun rehberliği ve yönlendirmesiyle Kastamonu programını icrâ ederken, mevlide İzmir’den iştirak eden, Üstadı sağlığında gören Vanlı Selahaddin Akyıl Ağabey ve İzmir ekibiyle mülâki olmamız ayrı bir güzellik idi.

Selahattin Akyıl Ağabeyle hukukumuz Van’da yıllar önce başlamıştı. Aziz Üstadımla alâkalı hatıralarını dinler ve notlar alırdım. “Üstadı Gören Nur Yolcuları” isimli çalışmamıza hatıralarıyla katkı yapmasını da arzu ettiğim Selahattin Akyıl’la Kastamonu Nur mekânında buluşmamız tam bir tevafuk oldu.

Yeni Asya Vakfı’nda yaptığımız kahvaltının ardından Hz. Üstad’ın Kastamonu’ya ilk teşrif ettiği 1936 yılında kendisine talebe olan Çaycı Emin Ağabeyle ilk tanıştığı mübarek mekân Nasrullah Camii’ne gittik. Kastamonu’da kaldığı yıllarda zaman zaman bu camide namaz kılan Üstad Hazretlerini rahmetle yâd ederken, şimdi aynı camide onun adına bir başka faaliyetin olduğunu görüyorduk.

ÜSTADLA ÖZDEŞLEŞEN MEVLİD

Güzel memleketimizin muhtelif bölgelerinde zaman zaman okutulan Bediüzzaman Mevlidlerinden birisi de geçen hafta Kastamonu’da Nasrullah Camii’nde gerçekleşmiş oldu.

Üstadın talebelerinden Abdullah Yeğin, Abdülkadir Badıllı, Said Özdemir, Veli Kalyoncu, Selahattin Akyıl’ın da katıldığı ve hatıralarını paylaştığı mevlidde maneviyat dolu dakikalar yaşandı. Hazret-i Üstad’ın sekiz yılı aşkın bir süre kaldığı Kastamonu’daki bu mevlide katılım çok olmamasına rağmen, Aziz Üstadı ve nurlu eserlerini öne çıkarmak adına gerçekten müsbet bir gelişme idi.

Çevre il ve ilçelerden bin, köy ve merkezden ise beş yüz kişiye yakın iştirakın bulunduğu Kastamonu’daki mevlid, Üstadın talebeleri tarafından paylaşılan hatıraların ardından öğle namazında son bulmuştu.

ÜSTADIN EVİNE GİDİYORUZ

Kastamonu ziyaretimizin düğümlendiği asıl nokta, uzun yıllar Kastamonu’da kalan Hz. Üstad’ın yaşadığı mekânları ziyaret etmenin yanı sıra mübarek hayatıyla yaşayarak yazdığı hayat sayfalarını yerinde müşahede edip, tefekkür deryasına dalabilmekti.

1943 yılı içinde Denizli hapsinden Kastamonu’ya getirilen Üstad, şehir merkezinde yer alan polis karakolunun karşısındaki bir evde tarassut altına alınarak, göz hapsine maruz bırakılır.

Üstadın kaldığı o ev iki katlıdır, karşısında bulunan karakolun ise şu an yeri boştur.

Mübarek eşyalarının, yattığı yatak ve telif ettiği risâlelerin bulunduğu bu evde kaldığı yıllarda ona çok zor şartlarda arkadaş ve yoldaş olan talebelerinden biri de “Çaycı Emin” olarak bilinen Vanlı Yemen Çayır’dır.

Biz Üstadın Kastamonu hayatı içinde kaldığı ev ve diğer mekânlarla alâkalı olarak Çaycı Emin Beyin Üstadla olan hatıralarını oğlu Abdullah Çayırlı’dan almıştık. İlerideki çalışmalarımızda Hz. Üstadın Kastamonu’da kaldığı ev ve sâir yerlerle ilgili olarak Abdullah Çayırlı’dan bir nebze bahsedecegiz inşaallah.

KARGI’DA BİR SON ŞAHİT

Kastamonu Yeni Asya Vakfı’nda iken yöredeki muhtelif ilçelerden dostlarımız da bulunuyordu. İçlerinde Kargı’dan gelen, Üstadımızı 22 Nisan 1959 tarihinde Isparta’da ziyaret ederek görüşen Abdurrahman Çiçek amca da vardı. Abdurrahman Çiçek amcaya Üstad’la görüşmesini sorduğumuzda şöyle diyordu:

“22 Nisan 1959 tarihiydi. Isparta’da Üstadı kaldığı evde ziyarete gittim, bana ‘Eğridir’e gitti’ dediler. Bu defa Eğridir’de görüşürüz düşüncesiyle oraya gittik. Orada Çilingir Ali diye biriyle görüştük. Çilingir Ali bize ‘Üstad şimdi Barla’ya gitti’ deyince, biz de hemen Barla’ya gittik. Üstad koca çınarın altındaki evindeydi, yanında Sıddık Süleyman vardı. Üstad bana şunları söyledi: ‘Kastamonu, Kargı benim memleketimdir.’

‘Risalelerden zarar gelmez; gün gelecek, dünya risaleleri okuyacak, risaleler okullara girecek.’”

Yaşlı hâli içinde Üstadla alâkalı hatıralarının ardından Yeni Asya Vakfı’ndan ayrılarak Nasrullah Camii’ne doğru yol alıyorduk Abdurrahman amcayla birlikte…

KASTAMONU KALESİ’NE ÇIKIYORUZ

Bediüzzaman Kastamonu’da kaldığı yıllarda zaman zaman tarihî kaleye çıkmış. Şehrin orta yerlerinde bulunan kalenin zirvesine yakın bir yere kadar vasıtayla çıkılabilmektedir.

Biz de Bediüzzaman’a ittibâen kalenin zirvesine yakın bir yere kadar vasıtayla, geri kalan yaklaşık yüz metrelik bir kısmı da yayan giderek kalenin zirvesine çıktık.

Kalenin zirvesinde biraz soluklanarak Üstadı yâd eylemek adına hayâlen maziye gidip Hz. Üstadın o acip hâllerini içeren sayfaları tahattur etmeye çalıştık.

Bizi kaleye çıkararak yakın ilgisini esirgemeyen emekli sandalcı Recep Tokalıoğluna teşekkürlerimizi sunuyoruz.

MEHMED FEYZİ AĞABEY

Mehmet Feyzi Pamukçu Ağabey Hz. Üstad’ın hayatında mühim bir talebesidir. Özellikle Kastamonu hayatında Hz. Üstad’ın yanında onunla birlikte iman-Kur’ân dâvâsı ve sevdası uğruna bütün çektikleri çilelere rağmen öne çıkmış çok değerli bir imanî simadır. Mezarı şehir mezarlığında bulunmaktadır. Üstadın Kastamonu hayatında bu iman ve nur kahramanı ağabeyle çok mühim beraberlikleri olmuştur. Mübarek mezarı başına bizi dostumuz Recep Tokalıoğlu götürmüştü. Ona da duâlar gönderdik.

KASTAMONU’DAKİ DİĞER NUR MENZİLLERİ

Hazreti Üstadımızın sekiz yılı aşkın bir süre kaldığı Kastamonu’da Karadağ mevkii (ki burada altında dinlediği ağaç şu an mevcut değildir), Soğuksu Mağarası da Üstadımıza menzil olmuş mekânlardandır. Bunların dışında Kastamonu ve çevresi kır mekânları da sayılabilir.

KASTAMONU’DA MUHABBET FEDAİLERİ

Yüzleri gibi kalbleri de daima gülen Nur Talebelerinin ihlâsı, sadakati, istikameti, sabrı, Kur’ân hizmeti içinde çırpınışları Kastamonu ve Kastamonuluyu saadetli günlere taşımıştır.

Kastamonu’da iman hizmetlerine devam eden bu muhabbet fedaileri ağabey ve kardeşlerin içinde bulunuşumuzun saadetini yaşadık. Nur hizmetlerinin deruhte edilerek etrafa iman ve Kur’ân hakikatlerinin yayıldığı yeni vakıf binamızda ve gazetemizin şehir merkezindeki yerinde görüştüğümüz hizmet ve muhabbet fedaileriyle içinde bulunduğumuz Nur kervanının manevî saadetini yaşadık.

Kastamonu’ya “Üstad Sayfaları’’ adına giderek yaptığım çalışmanın en manidar yönlerinden birisini, işte bu yeni hizmet binamızın mevcudiyeti ve güzelliği; yanı sıra gazetemizin bürosunda buluştuğumuz ve hizmet hakikatlerini teneffüs ettiğimiz Kastamonu, Çorum, Samsun ve diğer çevre il ve ilçelerden gelen ağabey ve kardeşlerle buluşup hasret gidermememiz oluşturdu.

Seyahatımız boyunca mihmandarlıklarını ve ilgilerini eksik etmeyen İbrahim Vapur Beye, Havza İmamı Süleyman Kılıç Beye ve emekli sendikacı eğitimci Recep Tokalıoğlu’na teşekkürü borç biliyorum.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*