Nursî Ailesi ve eğitimi – 4

Nursî ailesiyle alâkalı çalışmalarımı sürdürürken, bu muhterem ailenin menba-ı mazhariyetine eren Nurs Köyü’ne gitmiştik.

Nurs Köyü ve çevresinde günlerce kalıp bu aziz ailenin fertlerini tesbit hengâmında, Durriye, nam-ı diğer (durri), Nursî ailesinin en büyük kız çocukları olduğu bilgisine ulaşmıştık.

Nurs Köyü’nde araştırmalarımız sırasında, ulaştığımız manidar bir bilgiyi, köyün yaşlılarından öğreniyorduk. Köyün yaşlıları arasında, Hacı Şamil Okur ve Hacı İsa Okur Bey’lerin anlattığına göre bu son derece kıymetşinas aile fertlerinin yüzde doksanı Birinci Cihan Harbi sırasında, Rus ve Ermeni çetelerince ya kaçırılmış veya şehid edilmişlerdi. Bu şehit edilenler arasında, Durriye Hanımın oğlu Ubeyd de vardı. Ubeyd, Durriye Hanımın tek oğluydu. Birinci Dünya Harbi sırasında, dayısı Said ile birlikte, Bitlis derelerinde, Ruslarla göğüs göğüse çarpışırken silâhla vurularak şehit edilmişti. Durriye Hanımın tek evlâdı olan Ubeyd, annesi tarafından, dayısı olan Said’e hizmet maksadıyla verilmişti. Kader, onu bu dünyadan ayırmıştı. Dayısı Said’in, yeğeni Ubeyd ile alâkalı şöyle bir beyanı mevcuttur. Der ki; “Ubeyd isminde bir yeğenim ve talebem vardı. Benim yanımda ve benim yerime şehit olduktan sonra, üç aylık mesafede esarette bulunduğum zaman, mahall-i defnini bilmediğim halde, bence bir rüya-yı sadıkada, tahte’l-arz [yeraltı] bir menzil sûretindeki kabrine girmişim. Onu şüheda tabaka-i hayatında gördüm. O beni ölmüş biliyormuş; benim için çok ağladığını söyledi. Kendisini hayatta biliyor. Fakat Rus’un istilâsından çekindiği için, yeraltında kendine güzel bir menzil yapmış.”1

Ubey’in şehidliğiyle alâkalı, manidar beyanlardan, biride, o yıllarda, Said ile birlikte, Bitlis derelerinde çarpışan talebesi ve harp arkadaşlarından Van’lı Ali Çavuş’un hatıralarında mevcuttur. Van’da iken, oğlu Fevzi Aras’tan aldığımız hatıralarında mevcut, bu yürek yakan şahitlik, tarihin şeref levhalarından biri olarak tarih sayfalarında bir yadigâr olmuştur.2

Durriye Hanım ile alâkalı anlatılan, hatıralarda oldukça manidardı. Nurs Köyü’ndeki yaşlıların anlattığına göre; Durriye Hanım, köyde adeta bir ”hanımefendi” konumundaydı. Köyün bütün kız ve kadınları, ona son derece hürmet eder, bütün sıkıntı ve söylemlerinde ona gider, onun nasihatleri doğrultusunda hareketi esas alırlardı. Nursî ailesinin bu bahtiyar hanım evlâdının son derece akıllı ve olumlu biri olduğu yönünde anlatılanlar ekseriyetteydi. Bu bahtiyar hanımı araştırmaya devam ederken, mezarının Nurs Köyü Kabristanı’nda olduğu söyleniyordu. Tahmini bir mezar olarak gösterdikleri yerde bulunduğu bize gösterilenler arasındaydı. Durriye Hanım, Nurs Köyü’nü ikiye ayıran dereden akan suya düşerek şehiden vefat etmiştir. Vefat tarihi bilinmemektedir.

Yedisalkım Köyü’nde oturan Nezir Dönmez isimli vatandaştan dinlemiştim. “Başet Dağı başında, Said talebe okuturken, bende yakın köylerden yoğurt ve süt gibi gıdalar alır, onlara parasıyla götürürdüm. O yıllarda Ubeyd’de, Said’in yanında bulunuyordu” demişti.3

Nursî ailesinin tek çocuklu bu muhtereme evlâdının, nezih ve nahif olduğu ve son derece terbiye ile müttasıf olduğu da anlatınlar arasındaydı. İlmini, hilmini ve eğitimini mensup olduğu o kalender aileden alan Durriye Hanım, günümüz dünyasında, eğitimde olduğu gibi her yönüyle ne kadarda ihtiyaç duyulduğu izahtan varestedir diyoruz.

Dipnotlar:
1- Mektubat: Yeniasya neşr, s. 33.
2- Van’lı Ali Aras’ın (Ali Çavuş) hatıraları.
3- Van, Gürpınarlı, Nezir Dönmez’in hatıraları.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*