Nursî Ailesi ve eğitimi – 6

Eğitimli bir insan olmayı en büyük maksat ve gaye olarak telâkki ederek, hayatlarına yön veren Nursî ailesi ve fertleri, bu oluşum içinde yer alarak ilmin ve faziletin zirvesinde seyretmişlerdir.

Molla Abdullah olarak bilinen ve tanınan, Nursî ailesinin yaş sırasına göre üçüncü evlâdı olan Abdullah, yaşadığı zaman dilimi içinde yörede meşhur olan ilim ve irfan ve eğitim merkezinde baş müderris olarak bulunuyordu.

Nurs Köyü ve çevresi, muhtelif kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre, 1870’li yıllarda üç büyük medrese ilim ve eğitim merkezi olarak kullanılmaktaydı. Bunların birincisi Tağ Medresesi olarak bilinen bu medresenin müderrisi Molla Abdullah’dı. Diğer merkez, Hizan yakınlarında bulunan Seyyid Sıb- gatullah medresesinin müderrisi Molla Ali-i Nursî, bir diğer merkez ise, Arvas nahiyesinde bulunuyordu ki, müderrisi ise, Molla Muhammed-i Ebu Efendiydi.

Molla Abdullah çevrede ilmiyle âmil, gayet nezih ve gönül erlerinden biri olarak tanınırdı.

Nursî ailesinin bu mümtaz şahsiyetiyle alâkalı, yine Nursî ailesinin dördüncü evlâdı olan Said ile arasında bir muhaveresi mevcuttur. Şöyleki;

“Benim o kardeşim insaflı ve müdakkik bir âlim olduğu için benim nokta-i nazarımı kabul edip taktir etti.”1

Ayrıca bir değerlendirme daha mevcuttur. O da şöyledir;

Ağabeyi Molla Abdullah: “Sizden sonra ben Şerh-i Şemsî kitabını bitirdim, siz ne okuyorsunuz?”

Bediüzzaman: “Ben seksen kitap okudum.”

Molla Abdullah: “Ne demek?”

Bediüzzaman: “İkmal-i nüsah ettim ve sıranıza dahil olmayan birçok kitapları da okudum.”

Molla Abdullah: “Öyle ise seni imtihan edeyim?”

Bediüzzaman: “Hazırım; ne sorarsanız sorunuz.”

Molla Abdullah, biraderini imtihan eder. Kifayet-i ilmiyesini takdir ile, sekiz ay evvel talebesi bulunan Molla Said’i kendisine üstad kabul etti ve talebelerinden gizli olarak küçük biraderinden ders almaya başlar.”2

“Nurs Köyü’nde dünyaya gelmiş, 1914 yılında orada vefat etmiştir. Mezarı Nurs Kabristanı’ndadır. Evlenmiştir. Bir kız, bir erkek olmak üzere iki çocuğu olmuştur. Çocuklarının ismi, Bedia ve Abdurrahman’dır.

Oğlu Abdurrahman, Bediüzzaman’a yıllarca talebelik yapmış, 1922 yılının sonlarında amcasından ayrılarak Ankara’da kalmış, orada vefat etmiştir. Kızı Bedia Hanım ise, Nurs Köyü’nde evlenmiş, dört çocuk sahibi olmuş ve orada vefat etmiştir. Mezarı Nurs Köyü Kabristanı’ndadır.

İlim ve takva dairesinde mümtaz bir kişiliğe sahip Molla Abdullah, aynı zamanda “Evliya-i azîmeden olan Hazret-i Ziyaeddin’in (ks) has müridlerindendir.”

Çok sarstı ve ağlattı

Nursî ailesinin dördüncü evlâdı olan Said’in, yıllarca hizmetinde bulunduğu, Ağabeyi Molla Abdullah’ın oğlu Abdurrahman’ın vefat haberine mukabil yazdığı ”Çok sarstı ve ağlattı…” diyerek not düştüğü bir mektubu ise şöyledir;

“Demek Onuncu Söz, onun hakkında bir mürşid-i hakikî hükmüne geçmiştir ki, birden onu derece-i velâyete çıkararak şu üç kerâmeti söylettirmiştir. Benden sekiz sene evvel ayrılmış. Onuncu Söz eline geçmiş, mektubun başında söylediği gibi çok azîm istifade edip sekiz sene zarfında aldığı kirleri onunla silmiştir. Hattâ tayyedilmiş, mektubunun diğer bir parçasında Onuncu Söz’ün şevkinden demiş: ‘Yazdığın Sözler’in hepsini bana gönder, kendi hattımla her birisinden otuzar nüsha yazar ve yazdırırım. Tâ intişar edip kaybolmasın.’ İşte böyle bir kahraman vârisi kaybettim. Ruhuna el-Fatiha. Said Nursî ”3

Dipnotlar:
1- Kastamonu Lâhikası, s. 61.
2- Tarihçe-i Hayat, s. 74.
3- Barla Lâhikası, s. 33.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*