Nurun ve mazlumların avukatı Bekir Berk

Avukat Bekir Berk, 1926 yılında Ordu’nun Uzunhisar nahiyesinin Delikkaya köyünde dünyaya geldi. İlk, orta ve liseyi İstanbul’da bitirdi. 1945-46 öğrenim yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde üniversite öğrenimine başladı.

Komünistlere karşı verdiği mücadeleler neticesinde, kısa zamanda milliyetçi üniversite öğrencilerinin lideri ve sözcüsü konumuna geldi. MTTB idare heyetine seçildi.

 Türk Kültür Ocağı, Milliyetçiler Derneği, Türkiye Milliyetçiler Federasyonu başkanlıklarında bulundu. Bir grup arkadaşıyla beraber Komünizme Karşı Mücadele dergisini çıkardı. Çok çeşitli yerlerde Komünizm aleyhinde toplantılar düzenledi. Gazete ve dergilere yazılar yazdı. Komünizm aleyhinde yaptığı çalışmalardan rahatsız olan Moskova’dan Türkçe yayın yapan Komünist Bizim Radyo, onu tehdit eden programlar yaptı.
Üniversiteyi bitirmesinin hemen arkasından stajını yapıp 15 Nisan 1952’de İstanbul barosuna girerek avukatlığa başladı.
Bekir Berk, 1950’li yılların sonlarına doğru hayatının akışına yön verecek bir dâvâ ile karşılaştı ve Nur Talebelerinin müdafaalarını üstlendi. Asrın Müceddidi Bediüzzaman Said Nursî ile tanıştı. Onun hem talebesi, hem de avukatı oldu.
Artık Bekir Berk’in hayatında yeni bir safha açılmıştı. Laikliği dinsizlik olarak anlayıp o şekilde tatbik edenlerin zulmüne maruz kalan masum ve mağdur insanları müdafaa etmek hayatının en büyük gayesi oldu. Bu uğurda büyük bir hukuk mücadelesi başlattı. Yanında taşıdığı kefeniyle Türkiye’nin bir ucundan bir ucuna sayısız kilometreler katetti.
Bediüzzaman’ın hayatta iken vekâletname verdiği tek avukat olan Bekir Berk, Üstadının kendisine verdiği vazifeyi lâyıkıyla yerine getirdi. 1958’den 1972’ye kadarki en buhranlı dönemlerde girdiği mahkemelerden, bini aşkın beraat kararı aldı.
Bu arada 1960 yılında Behçet Kemal Çağlar’ın yerine Türk-Pakistan Kültür Cemiyeti başkanlığına seçildi. 27 Mayıs ihtilâlinden sonra Yassıada mahkemelerine katılarak bir grup DP milletvekilinin müdafaasını yaptı.
Meşhur İzmir Dâvâsından sonra 8 Aralık 1973’te avukatlığı bırakıp hacca gitti. Ve hep dâvâsını savunduğu, Fahr-i Kâinat Peygamberimizin (asm) yattığı mukaddes topraklara yerleşti.
1974 yılı Eylül ayında Cidde Radyosunun Türkçe yayınlar bölümünde çalışmaya başladı. Spiker ve yapımcı olarak görev yaptı. 1989 yılında yaş haddinden emekli oldu. Aynı yıl yakalandığı kanser hastalığının tedavisi için Londra’ya gitti. Tedaviden sonra Türkiye’ye döndü.
Körfez Fitnesi, Doğu Olayları ve Tehlikenin Kaynağı, Bediüzzaman ve Siyaset isimlerinde üç kitap yayınladı. Ayrıva çeşitli tarihlerde yayınlanmış Nur dâvâlarıyla alâkalı çok sayıda kitabı bulunmaktadır.
Nurun ve mazlumların avukatı Bekir Berk, 14 Haziran 1992 tarihinde Hakk’ın rahmetine kavuştu.
Cenâb-ı Hak, rahmet ve mağfiret eylesin.

HATIRALAR

“SEN BENİM ABDURRAHMAN’IM GİBİSİN”

Mehmed Emin Birinci anlatıyor:
“Üstadın İstanbul’a gelişini büyük puntolarla ilân eden gazeteciler, siyasî bir maksad aramakta ve hâdiseleri ters yönde değerlendirmekte idiler. Gazetelerin bu yargılarına mukabil İstanbul Valisi bir açıklama yaparak, ortada hiçbir hâdisenin olmadığını, bir Türk vatandaşı olarak seyahat hürriyetine sahip, ihtiyar bir zatın seyahat etmesi onun en tabiî hakkı olduğunu, binaenaleyh gazetelerin boş yere havayı bulandırmak istediklerini beyan etti.
“Gazeteciler ise, âdeta Piyerloti Otelinde karargâh kurmuş, Üstad’ın fotoğrafını çekmek istiyorlardı. Bu arada Avukat Bekir Berk bir basın toplantısı yaparak Bediüzzaman Said Nursî’nin İstanbul’a geliş sebebini izah ederek, gazetecilerin sorularına cevap verdi.
“İstanbul’a gelişinin ikinci günü Üstad odasında öğle namazını kılarken arka balkondan giren bir gazeteci Üstadın fotoğrafını çekmek üzere pencerenin önüne geldi. Biz mani olmak istedik, fakat rahmetli Zübeyir Ağabey, ‘İlişmeyin’ deyince gazeteci fotoğrafı çekti. Bunun üzerine Üstad hiddet etti ve derhal İstanbul’dan ayrılacağını söyledi. Hemen harekete geçtik. Avukat Bekir Berk’in tedbirli organizesiyle Üstadın etrafını aldık. O zaman bu tedbiri gören Bekir Berk’e, Hazret-i Üstad ‘Sen benim Abdurrahman’ım gibisin’ diye iltifat etmişti. Bu şekilde Üstadı merdivenlerden indirdik ve arabasına binerek İstanbul’dan ayrıldı.”
(Son Şahitler, c. 4, s. 381)

“SEN BİR KUMANDAN GİBİ HAREKET EDİYORSUN”

Mehmed Fırıncı anlatıyor:
“..Üstad ikindiye doğru, İstanbul’dan ayrılıyordu. Böyle bir firaka, bir gazeteci sebep olmuştu. Gelirken meydana gelen mahşerî kalabalık ve gazetecilerin tecavüzkâr vaziyetleri giderken daha da fazlasıyla oldu. Ama biz daha evvelden iyi bir plânlamayla kardeşleri birkaç kat halka yapmıştık. Üstad Hazretleri oradaydı. Ve şemsiyeyi yine ben tutuyordum. Bu teşkilâtı hazırlarken Üstad, Bekir Ağabeye, ‘Sen bir kumandan gibi hareket ediyorsun’ diye iltifat etmişti.”
(Son Şahitler, c. 4, s. 344)

Benzer konuda makaleler:

1 Yorum

  1. çok muhterem Bekir BERK abimize geçikmiş taziyelerimi sunuyorum 74 lü yıllarda kendisini radyodan dinlerdim hiç kaçırmazdım proğramını billur gibi sesi vardı kendisini hiç tanımadığım halde onu dinlerken inanmışlığın saflığı içerisinde büyülenirdim.şimdi internetten okuduğum üzerere sağlığında büyük hizmetleri olmuş,demekki nurun kaynağını üstadımızdan alıyormuş allah cc.rahmet eylesin nur içinde yatsın inşaallah.

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*