O adamın elinde Yeni Asya var!

Image
Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

1943 yılı Silifke doğumluyum. T.S.K.’de 23 yıl Topçu Astsubay olarak çalıştım. Bu süre içerisinde 2 yıl Kıbrıs’ta, 5 yıl Çorlu’da gazetemiz Yeni Asya, dergilerimiz ve kitaplarımızın tanıtım ve abone dağıtım hizmetlerini yaptım. 1985 yılında emekliye ayrıldıktan sonra da Silifke’de açtığımız Yeni Asya bürosunda çevremize gazetemiz ve neşriyatımızın pazarlama ve dağıtım hizmetlerimiz devam ediyor.

 
Yeni Asya Gazetesi ile ilk olarak nerede ve ne zaman tanıştınız?

1970 yıllarının başında Bornova’da vazifeli iken okuduğumuz Bugün gazetesinde Yeni Asya’nın yayın hayatına gireceğine dair ilânlardan ve İttihad gazetesindeki haberlerden 21 Şubat gününü heyecanla bekliyorduk. Yeni Asya’nın ilk sayısını hemen alıp okuduktan sonra beklediğimiz gazetenin bu olduğunu anladık. Bayiden gazetemize abone olduktan sonra sohbetlere beraber gittiğimiz bazı arkadaşlarımıza gazetemizi tanıtarak abone olmalarını sağladık. Biz de aile efradı olarak 40 yıldır aralıksız bir şekilde hem okuyor, hem tanıtıyor, hem de okuyucularımıza her gün sabah erkenden adreslerine dağıtımını yapıyoruz.

Sizi 40 yıl boyunca Yeni Asya’ya bağlayan esas sebepler nelerdir?

Büyük İslâm âlimi ve Kur’ân Müfessiri Bediüzzaman Said Nursî’nin “Risâle-i Nur matbuat lisanıyla konuşmak zamanı geldi veya gelecek” sözündeki hasret ve ideali tahakkuk ettirmek kararı ile yola çıkan Yeni Asya, en önemli misyon olarak, Kur’ân’ın bu çağa mesajını anlatan Risâle-i Nur’u insanlara anlatmak ve ihtiyaç olan yorumlarını kamuoyuna duyurmak olarak gördüğünden ve başından beri bu gayretin içinde olduğundan. Zira “Hakkın hatırı âlîdir, hiçbir hatıra feda edilemez” prensibi ile hareket ettiği içindir.

Bu 40 yıl içinde Yeni Asya ile ilgili yaşadığımız hatıralardan en ilginç olanını bizimle paylaşır mısınız?

1972 yılında Bornova’dan Diyarbakır’a tayin olduğumda, aldığım adrese göre gittiğimde karşılayan ağabeyler ‘baş göz üstüne’ deyip 3 gün kiralık ev aradılar, uygun ev bulunamadı. Ben onlardan ayrılıp tek başına iki katlı bir evin önünden geçerken alt katın boş olduğunu gördüm. Durdum, bahçe duvarından eve bakıyordum. Ev sahibi beni görünce aşağıya indi. Kiralık ev aradığımı söyledikten sonra, eve baktık ve beğendim, kirasını sordum, ev sahibi de 300 TL ama size 275 TL olacak dedi ve kim olduğumu bile sormadı. Evin eşyasını getirip çocuklarımızı eve geldiğimiz akşam daha yerleştirmeden mükemmel bir kahvaltı sofrası hazırlayarak bize geldi. Nihayet ev sahibi teyzeye sordum: “Neden kim olduğumu bile sormadan hem de 300 TL olan evi 275 TL’ye verdiniz?” O da: “O zaman sizin elinizde Yeni Asya gazetesi vardı. Yanımda olan öğretmen kızım sizi görmüş. Ve ‘Anne evi o bakan adama 275 TL’ye ver’ dedi. ‘Kızım sen o adamı nerden tanıyorsun?’ dedim. Kızım, ‘Anne o adamın elinde Yeni Asya gazetesi var, ben o gazeteyi okuyan öğretmenleri tanıyorum ve çok iyi insanlar’ dedi ve ben de sizi sormadan evi verdim” diye cevap verdi.

Demek ki gaye yalnız gazete okumak değil, Üstadımızın anladığı müsbet hareketin içinde, doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu şahıslarımızda yaşadığımız müddetçe başkalarına güzel örnek olunabiliyor.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*