”O Nurlar parlayacak”

15 Temmuz hadisesinden sonra, bazı dindarların cemaatlerden uzaklaştıklarını ve evhamlara kapılarak Risale-i Nur eserlerini bile imha etmeye kalktıklarını gördük.

Bu hadiselerden birisine de biz şahit olduk. Bir kişi, 2013 yılında bir takım Külliyat alır. 15 Temmuz olaylarının etkisiyle, o kitaplardan kurtulmak için eserleri yakmaya karar verir. Bir arkadaşı da, “o kitapları yakmaktansa, aldığın yere götür bırak der.” O da Külliyatı getirip Ayhan kardeşe teslim eder.

Bu duruma şahit olduktan sonra, “tam aradığımı buldum” diyerek, o Küliyatı Ayhan kardeşten aldım, hediye etmek istediğim birisi vardı, ona hediye olarak takdim ettim. Böylece, infazdan kurtulan “Gazi Külliyat” yeni sahibini bulmuş oldu. “Kur’ân-ı Kerîm’in sırr-ı i’cazıyla hakikî bir tefsiri olan Risale-i Nur; bu dünyada bir manevî Cehennemi, dalâlette gösterdiği gibi; imanda dahi bu dünyada manevî bir cennet bulunduğunu ispat ediyor.”1, Dolayısıyla, İman-ı billâhi gösteren ve hakaik-i imaniyeyî ders veren böyle bir şaheseri yakmak, arş-ı âlânın gazabına vesile olabilir,” diyor o eserleri kaleme alan Üstad Hazretleri.

Türkiye sınırları aşarak dünyanın pek çok ülkesine yayılan Risâleler bu gün 70 dünya diline tercüme edilerek tarihî rekora ulaşmış. Hatta yapılan araştırmalara göre Türkiye’de Kur’ân’dan sonra en çok okunan Risale-i Nur kitapları olduğu halde, anavatanında bu eserleri yakmak veya duraklara bırakmak gibi hazin durumlar yaşanıyor maalesef.

Malûm olduğu üzere, 1935’ten 1950’ye kadar mahkemelerden- mahkemelere havale edilmiş, istibdadın ve zulmün hakim olduğu bu dönemde, ehl-i küfür tarafından yakmak istenmiş ise de; maksat ve teşebbüslerinde aciz kalmışlar. Çünkü Kur’ân’ın feyziyle vücut bulan bu eserleri, Kur’ân onu himaye ediyor.

O dönemlerde mahkemeler tarafından “Bunlarda bir suç yok, kitaplar ise faydalı kitaplardır” denmiş ve bir çok mahkemeler beraetle neticelenmiş ve kesinleşerek kaziye-i muhkem haline geldiği halde”2, hırs ve heveslerini tatmin etmek için, mahkemelerin kararlarını gözardı edilerek cezaevlerinin mahzenlerinde yıllarca tutulmuş bu eserler.

Bakınız yüksek bir fizar ile ne diyor!

Asrın müceddidi: “Ümitvar olunuz! Şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sadâ, İslâm’ın sadâsı olacaktır”3, diyerek İslâm âlemine hem ümit, hem de müjde vermiştir.

Mevzu-u bahis olan Nur cemaati ve Rîsale-i Nur eserleri hakkında Bedîüzzamân’dan önemli bir ihtar: “Evet, komünist perdesi altında anarşistliğin emniyet-i umumiyi bozmaya dehşetli çalışmasına karşı, Risâle-i Nur ve şakirdleri, iman-ı tahkiki kuvvetiyle bu vatanın her tarafında o müthiş ifsadı durduruyor ve kırıyor. Emniyeti ve asayişi temine çalışıyor ki, pek çok bir kesrette ve memleketin her tarafında bulunan Nur Talebelerinden, bu yirmi senede alâkadar üç dört mahkeme ve on vilâyetin zabıtaları, emniyeti ihlâle dair bir vukuatlarını bulmamış ve kaydetmemiş.”4

Tarih bu ihtarın en canlı şahididir. Bundan dolayı Risale-i Nur eserlerinden ve onun cemaatinden kimse korkmasın.”O Nurlar parlayacak” Sadâka-i cariye hükmünde belâları defeden, Kur’ân’ın mânevî bir mü’cizesidir. Evlerimizi bu eserlerle şereflendirelim. Onları okuyalım, gene okuyalım, gene okuyalım….Vesselâm.

Dipnotlar:
1- Âyetü’l Kübra, s. 219.
2- Konferans s. 176.
3- Sünûhat.
4- Lem’alar, 26. Lem’a. 15. Rica.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*