Okullarda iman öğretimi

Dinin temeli imandır. Peygamberler iman öğretisi ile gelmişlerdir. Mukaddes kitaplar ve metinler öncelikli olarak imana ait konuları ders verir. Okuyanlarını önce bu öğretilere inanmaya çağırır. Sonra inananların imanlarını daha da güçlendirmelerini ister.

 

Kur’ân-ı Kerimde geçen “Ey iman edenler! Allah’a ve Resulüne iman ediniz” 1 âyetinde iman edenler imana dâvet edilmiştir. İman edenleri imana dâvet etmek imanlarını tazeleme ve güçlendirmeye bir çağrıdır. Enfal Sûresinde de “Mü’minler o kimselerdir ki Allah’ın adı zikredildiği zaman kalpleri haşyetle titrer. Allah’ın âyetleri okundukça imanları artar” 2 buyrularak inananların imanlarını Allah’ın âyetlerini okuyarak güçlendirmeleri tavsiye edilir.
İman salt inanmaktan ve körü körüne bağlanmaktan ibaret değildir. İmanın bilgi, öğreti ve hayat ile münasebeti vardır. İman, varlığın yaratılış amacını ortaya koyar, Yaratıcı ile varlık arasındaki ilgi ve alâkayı sağlar. İnsana bakan yönü ile de insan, varlık ve yaratıcı arasındaki alâkayı ifade eder. Batılı eğitimcilerin “İman öğretilemez; ancak tecrübe ile kazanılır” demeleri “teslis inancı”nın akla ve ilme aykırı olup anlatılamaz ve öğretilemez olmasından kaynaklamaktadır. İslâm inancı ise hak ve hakikat olup, akla, mantığa ve ilme uygundur. Fıtrattan kaynaklandığı için hem anlaşılabilir, hem öğretilebilir. Kur’ân-ı Kerim inancı açıklayan ve anlatan binlerce âyeti ile Allah’ın birliğini, ahiret hayatını anlatmakta ve insan aklını şahit göstererek “Düşünmez misiniz?” 3 “Aklınızı çalıştırmaz mısınız?” 4 “Düşünün ve aklınızı çalıştırarak bilin” demektedir.
Okullarımızda “Din Kültürü” derslerinde “İman Öğretisi”nin daha kapsamlı verilebilmesi için Kur’ân’ın öğretme metodu esas alınarak akla, ilme uygun ve yaşanan olaylardan örnekler verilerek Allah’a, ahirete, meleklere ve kadere iman akılcı bir metotla anlatılabilirse daha iyi anlaşılabilir. Biz bu çalışmamızda örnekler vererek anlatmak mümkündür. “Öğrenci Merkezli” “Uygulamaya ve Aktif Eğitime” dayanan ve “Yapılandırıcı Eğitimi” esas alan “Teknik ve Yöntemlerle” “İman Öğretisinin” anlatılabileceği izah edilecek ve anlatılacaktır. Böylece öğretmenlerimize bir ufuk açmak istiyoruz.
Müfessirler “Ben insanları ve cinleri ve insanları bana ibadet etsinler diye yarattım” 5 âyetinde ibadet kelimesinin “iman etmek ve itaat etmek” şeklinde yorumlamışlardır. Çünkü inanmayanı ibadete çağırmak öncelikli olarak inanmaya dâvet sayılır. Çünkü “iman kalbî ve aklî en değerli bir ibadettir.” İmandan sonra Allah’a itaat etmek ise “yasaklarından sakınmak ve emredileni yapmak” anlamındadır. Bu ise fiilî, bedenî ve malî ibadettir. Dolayısıyla “ibadet” kavramı içinde ibadetin kalbî, aklî, bedenî ve mâlî olmak üzere bütün çeşitleri vardır. “Ey insanlar! Sizi yaratan Rabbinize ibadet edin!” 6 âyeti insanları imana ve Allah’a itaate çağrı olup bütün ibadet çeşitlerini kapsamaktadır.
Peygamberimiz asm) de “Lâ ilâhe illallah diyerek imanınızı yenileyin” 7 ferman etmişlerdir. Bu âyetler ve bu ve buna benzer hadisler imanın sadece bir defaya has bir ibadet olmadığını, devamlı yapılması ve geliştirilmesi gereken bir ibadet ve hayat tarzı olduğunu ve hayatın bütün yönlerini kapsadığını anlatmaktadır.
İlmihal kitaplarında ve müfredat programlarında “İman-İbadet ve Ahlâk” bölümlerinin bulunması bu üç kavramın birbirinden farklı ve ayrı olduğunu anlatmak için değildir. “Kur’ân-ı Kerimin öğretisini sistemli hale getirmek” ve anlatım kolaylığı içindir. Yoksa ibadetleri ayırmak amacını taşımamaktadır. İmanı sadece başlangıçta bir defaya mahsus olmak üzere “Kelime-i Tevhit” ve “Kelime-i Şahadet” getirmenin yeterli olacağını anlatmak amacını taşımamaktadır. İbadetin bütün bölümlerinde, duâlarda, zikirlerde ve bilhassa en değerli ibadet sayılan “Kur’ân okuma” ibadetinde ve ezanda imana ait hususlar tekrar edilmektedir. İmanın ifadesi olan “Kelime-i Şahadetin” İslâm’ın şartlarından birincisi olması da imanın devamlı yapılan ibadetin önemli bir bölümü olduğunu göstermektedir.
Bütün bunlara rağmen okullarımızda “Din Kültürü” verilmekte, ama “İman Öğretimi” yapılamamaktadır. Bunda müfredatın yeterli olmaması yanında bu konuda fazla kaynak ve dokümanın olmama da etkisi vardır.

DİPNOTLAR:

1.  Nisa, 4: 136.
2.  Enfal, 8: 2.
3.  Nisa, 4: 82.
4.  Enfal, 6: 32, 52; A’raf, 7: 169.
5.  Zariyat, 51: 56.
6.  Bakara, 2: 21.
7.  Ahmet b. Hanbel, Müsned, 2: 359; Münzirî, Terğib ve Terhib, 2: 415.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*