Okuma programları ve piknikler

Her mevsimin ayrı bir güzelliğini ve özelliğini ihsan etmiş Rabbim kâinata ve insanoğluna. Kışı ayrı, baharı ayrı, yazı ayrı, sonbaharı ayrı. Renk renk sahneler, harika manzaralar, muhteşem tablolar sergilenir her bir mevsimde kâinatın dört bucağında. Tefekkür edebilen, dersini alabilen, değerini bilebilenlere selâm olsun.

Baharla birlikte cefakâr Anadolu’nun, özellikle güney kıyılarının sıcakkanlı insanlarında bir hareketlilik ve faaliyet başlar bu güzel vatan parçasında. “Hıdrellez”, tarihin derinliklerinden gelen bir kültür ve gelenektir. Vakarlı bir huşu, derin bir hayretle sakin ve gönülce kutlanır.

“Nevruz” daha büyük bir anlam taşır. Ama maalesef son yıllardaki istismara açık ve “âlet” olma eğilimi kalp ve gönüllerde bir “acaba” ve soğuk karşılamayı tedai ettirir. Bu konuda söylenecek fazla bir şey yok. Belki tarihî sürecini bilemediğim bu hareketin içinde “ihlâs” olmadığı için istismar edilir olmuştur.

Ama benim esas vurgulamak istediğim, Anadolu’nun “Nur Bahadırları”nın baharla birlikte vatan sathına getirdikleri hareketliliktir.

“Piknikler” Nur hadimlerinin müsbet anlayışı, bakışı ve uygulamasıyla bu topraklar için vazgeçilmez bir rahmet hâline dönüşmüştür. Kâinat kitabı bu buluşmalarda daha bir manalı okunur onların dünyalarında. “Hadim-i Kur’ân” olanlar, midenin isteklerinin öne çıkmasının aksine ve rağmına, kalbi, ruhu, hissiyatı doyuracak manevî gıdalara yönelirler. “Manevî sofralar” kurulur sahralarda, yamaçlarda, parklarda, ormanlarda ve zirvelerde. Bu manevî sofralar onlar için, İlâhî gücün, ihsanın ve rahmetin gönül ve kalp dünyalarında tatlı bir tecellisi, terennümü ve şükrü olarak algılanır. Bu buluşmalarda, Kur’ân Nurlarının derunî hakikatleri tefekkür edilir. Manevî atmosfer bu buluşmalarla tavan yapar. Saf ve temiz gönüller sünnetullah sıbgasıyla boyanır, yoğrulur o güzel yaratılmış mekânlarda.

Yaylalar, ovalar, kıyılar, ormanlar bu samimî ve candan misafirlerini huşu ile ağırlarken; hayat fışkıran kuşlar, balıklar, kelebekler, çiçekler, binbir çeşit hayat sahibi adeta bu şuurlu misafirlerle arkadaşlık bağı kurarak, birlikte zikir halkasına katılırlar. Bir coşku, şenlik ve aşk kâinata yayılır. Bu tefekkür ve derunî hisler arzdan semaya bir nida, semadan arza da rahmetin bir vesilesi olur.

Kâinatı, Sahibinin maksat ve gayesi doğrultusunda ve huzuruyla seyreylemenin hazzını yaşamak için tepeler, dağlar bölük bölük, grup grup gelen “Nur kervanları” ile dolar şenlenir. Nura âşık, nura sevdalı, nura tutkun, nuru seven, nura müştak bütün grupların vazgeçilmez bir tatlı rüyası, hayali ve tatbikatıdır “Risale-i Nur Okuma Programları.”

Yeni Asya okuyan Nur Hadimleri için, “naşir-i efkâr”larında yankılanır “piknik ilânları, dâvetleri.” İlden ile, bölgeden bölgeye, kesintisiz İman hizmetinin asra vurulan halkaları, ilânları, haykırmaları ve damgalarıdır bunlar.

Sonra, yazın başlamasıyla birlikte; “okul tatilleri” gelir. Nur hadimlerinde “tatil” yoktur, başlar her kademede resmî tatille birlikte hareket. Adı artık Anadolu’nun bağrında simgelenmiştir. Eski tabiriyle “kamplar”, yeni tabiriyle “Risale-i Nur Okuma Programları”dır bu faaliyetin adı.

Çocuklar, gençler başı çeker bu hizmet kervanında. İlkokul, ortaokul, lise… Derken üniversitelerle zirve yapar bu semeradar, harika hizmet metodu ve serüveni.

Her il, ilçe, belde, bölge bu konuda artık kendisini mükellef bilir. Sonra; “aile okuma programları” gelir. Onlar da otelleri, apartmanları, hizmet merkezlerini, yaylaları ailece bu faaliyette kullanıp, istihdam ederler.

Okumayı seven ve sevdiren, okumayı bir hayat tarzı haline getiren, okumayı bir gaye ve maksat edinen böyle bir cemaat, topluluk insanlığın ve tarihin medar-ı iftiharıdır. Meziyetlerini “Hakka” yöneltip, halka hizmeti gaye edinen bu “Nur erleri” insanlığın manevî hizmetkârı ve cefakârlarıdır. Kâinatın sevgili önderi ve rehberinin (asm) şaşmaz ve şaşırmaz takipçileri hükmündedirler.

Türkiye’nin incisi Ege Bölgesi adına bu bölgedeki üniversiteli elliden fazla gençle yapmakta olduğumuz böyle bir faaliyette, hayat serüvenimizde âhir ömre yaklaştığımız böyle bir zaman diliminde ruha hayat veren; başta namaz hakikati olmak üzere birçok ince ve detaylı konuları derin ve gayesi yüksek hakikatlerin manevî atmosferinde bir program içerisinde olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Başta Denizli hadim-i Kur’ân fedakârları olmak üzere, “Ege Bölgesi”nde bulunan, bu güzel hareketi organize eden, manevî, maddî her türlü katkı, duâ, destek ve yardımları için, göz bebeğimiz gençlerimiz ve şahsım adına bütün fedakâr abla, ağabey ve kardeşlere şükran ve hürmet duygularımızı arz ediyorum. İsmen duâlar ederek, onlardan da ismen duâlar etmelerini bekliyorum.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*