Okumamak çare değil

Altı bin sayfanın hepsi de gerekli… Hepsi de önemli ihtiyaçları karşılamak için istifademize sunuldu. Cevap bekleyen suallere doğru cevap; akla gelebilecek her türlü şüphe ve istifhamları izale etmek için bir bütün olarak Nur Külliyatı’nın hepsi gereklidir. Her bir eser önemli ihtiyaçlara cevap veriyor, önemli boşlukları dolduruyor. Müellif-i muhterem; “Risale-i Nur’un eserleri birbirine tercih edilmez; her bir eserin kendi makamında riyaseti vardır” diyerek bu konuda son noktayı koyduğuna göre, bu konuda fazla yoruma gerek kalmamıştır.

Altı bin sayfalık eser külliyatının yaklaşık iki bin sayfalık bölümü doğrudan imanî konuları; iki bin sayfalık bölümü müdafaalar, içtimâî ve siyasî hayatımızı alâkadar eden konuları; iki bin sayfalık bölümü de Risale-i Nur mesleğinin özelliklerini, hizmet tarzı v.s. gibi konuları ihtiva ediyor. Ama Nur Külliyatının hepsi bir bütün olarak bazı bölümleri doğrudan; bazı bölümleri de dolaylı olarak imanî konulardan bahseder. Bu meyanda Bediüzzaman’ın; “Müdâfaâtları dahi Nurun ilmî risâleleri gibi görüyorum” ifadesi bu konuda akla gelebilecek bir çok suale cevap niteliğindedir.

Yine bu meyanda Bediüzzaman’ın Şuâlar eserinin 396. sayfasında; “…yüz otuz kitaptan müteşekkil olan Risale-i Nur Külliyatının umum eczaları, siyasî ve dünyevî maksatlardan ârî ve müberra olarak, tamamen imanî ve uhrevî bir ruh ve mahiyette telif edilmiştir” beyanından da anlaşılıyor ki Nur Külliyatının bütününün muhtevası imanî konulardır. Bazı zihinlerde oluşan, bir çok insanın kafasında yer edinen günü birlik basit olaylarla, siyasî polemiklerle alâkası yoktur.

Müellif-i muhteremin konu ile alâkalı olarak daha nice böyle gayet net ve sarih beyanları ortada iken, her ortamda Nur Külliyatının doğrudan imana, itikada taalluk eden bölümlerini serbestçe okuyup, tahlil ve tahşidatlarda bulunmak; ama toplum hayatını alâkadar eden, orijinal tesbitlerle, değişmez ölçü ve düsturlarla, siyasî ve içtimâî meseleleri ihtiva eden eserlerden imtina edip, okumamak doğru bir davranış olur mu?

Okumamak çare mi? Çağlara hitap eden Bediüzzaman gibi bir dâhînin her konuda olduğu gibi, isabetli siyasî ve içtimâî görüşlerinden bihaber olmak, beraberinde istenmeyen yanlışları getirmez mi? Bahse konu olan eserlerden istiğna edip okumayınca, oradaki şaşmaz, doğru ölçü ve prensipler çerçevesinde hareket etmeyince, adına menfî siyaset dediğimiz, siyaseti dinsizliğe ve dinin yüce değerlerini siyasetlerine âlet eden veya siyaset adı altında ırkçılık yapan siyaset bezirgânlarından korunmak mümkün mü? Yine bahse konu olan eserlerden uzak durmakla Bediüzzaman’ın methine mazhar olan ve “vatan, millet, Kur’ân” namına destek verdiği, ahrarların devamı olarak nitelediği demokratların kimler olduğu nasıl ve ne şekilde teşhis ve tercih edilecek?

İlgili eserlerde verilen mesajlardan, tavsiye edilen ölçü ve düsturlardan bîhaber olunca, dahilde ve hariçte yaşanmakta olan ve bazen iki dünyamızın geleceğini de alâkadar eden ve bilmekle vazifeli olduğumuz olayları hangi ölçülere göre ve nasıl değerlendireceğiz? Çoğu zamanda ucu dışarıdaki ifsat komitelerinin elinde olan ve onların tahrik ve yönlendirmeleriyle sahneye konulan gizli ve sinsi senaryoları nasıl okuyacağız, bu gibi oyunlara gelmemek için ne gibi bir tavır içinde olacağız?

“Siyasiyyunu irşat“ ve onlara “istinat noktası“ olmakla da vazifeli olan Nur Talebeleri ünvanlarına sahip ihvan açısından, Bediüzzaman’ın her meselede olduğu gibi, onun siyasî, içtimâî konular ile ilgili ortaya koyduğu ölçü ve düsturları da okuyup, anlamak ve uygulamak önemli bir vecibe olsa gerek. Okuyup hayata geçirmeden, başkalarına dayanak noktası olup, yol göstermek mümkün olmadığına göre, bu konudaki vazife ve sorumluluklarını yerine getirmekle önemli bir hizmeti yerine getirmiş olurlar Nur’un hakikî talebeleri.          

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*