Okuyamamaktan kork!

‘’Bütün tehlike okuyamamaktan çıkıyor. Okuyamamaktan kork!’’ Büyük bir tecrübenin mahsulü olan bu veciz ifade Üstad Bediüzzamanın talebesi Zübeyir Güzdüzalp Ağabeyin nefis muhasebesi kitabında geçiyor.

Görselliğin ve bilişimin en yaygın olduğu zaman dilimindeyiz. Tv programları, internet, sosyal medya, bilgisayar, tablet, akıllı telefonlar aracılığı ile büyüleniyoruz. Albenisi olan tv programları, her türlü hevesleri tahrik eden diziler, Kur’ân ve sünnet süzgecinden geçirilmeden sunulan haberler, neticelendirilemeyen açık oturumlar, adeta neyi görmemizi istiyorlarsa onu gösteriyorlar. Düşünme yetimizi yönlendiriyorlar. Yaşantımızı ipotek altına alıyorlar. Aklî melekelerimizi devre dışı bıraktırıyorlar; his ve hevesler ile hareket etmemizi sağlıyorlar. Oysa his ve heves ise geleceği görmez. Bir anlık cüz-i lezzeti, küllî bir lezzete tercih ettiriyor. Mıknatıs gibi kendine çeken bir manyetik etkisi var. Adeta efsunlaştırıyorlar. Hipnotize ediyorlar.

Görsellik, muhakeme (akıl yürütme) kabiliyetimizin gelişmesini engelliyor. Görsel duyularımıza hitap ettikleri için; yanlışı doğru, çirkini güzel, kötüyü iyi, batılı hak olarak algılıyoruz. Çünkü aklî meleke fıtratına uygun çalıştırılmıyor. Zahiren aklımızı kullandığımızı sanıyoruz. Gördüklerimizi mantıklı, işittiğimizi akla uygun buluyoruz. Ama aldanıyoruz. Aldatılıyoruz. Zihnimiz spor, magazin, siyaset, diziler, nefsani programlar gibi malayani ve afakî unsurlar ile doldurulmuş. Böyle bir tarladan alınacak mahsulde ancak kısırlaştırılmış ve GDO’su (genetiği değiştirilmiş organizma) bozulmuş bir ürün olur. Yani defolu akıl olur.

Aklî melekemizin fıtrata uygun çalışabilmesi için; vicdanın ziyası din ilimleri (Kur’ân, sünnet, tefsir, kelâm, siyer vb), aklın nuru da medeni fenlerdir (matematik, fizik, kimya, tıp, astronomi vb). Bir insanda ikisi de bulunursa hakikat tecelli eder. Ayrı ayrı olursa birinden taassup (körü körüne bağlanma), diğerinden hile ve şüphe doğar. Vasat olan orta yol budur. Akıl duygusunun gelişmesi için okumak lâzım, muhakeme yeteneğinin artması için okumak lâzım, mükemmelliğe doğru yürüyebilmenin tek yolu okumaktır. Önemli olan okumak okumak okumak… Ama her şeyi okumak. Kasların gelişmesi düzenli spor ve egzersize bağlı olduğu gibi, muhakeme kabiliyetimizin gelişmesi de devamlı okumakla mümkündür. Yaşanan olaylar karşısında benimde bir fikrim var deriz. Kendi akıl, mantık, vicdan ve iz’an süzgecimizden geçirerek akıl yürütebiliriz. Başkasının düşüncesini değil kendi öz sermayemiz olan fikriyatımızı sunarız. Aklımızı cebimizden çıkarıp yorum yapabiliriz. Başkasının düşüncesini sırtımızda taşımaktan kurtuluruz. Onun için Nurun sadık kahramanı Zübeyir Ağabeyin tavsiyeleri çok önemli:

• İstidatları inkişaf ettirmek için çok okumak. Daima okumak.

• Dem ve damarlarımıza karışacak derecede okumak.

• Az da olsa devamlı okumak.

• Bütün tehlike okuyamamaktan çıkıyor. Okuyamamaktan kork!

• 180 değil, 1080 defa okunsa yine az.

Bizde yarıyıl tatilini fırsat bilerek, İzmitli gençler ile birlikte muhakeme kabiliyetimizi geliştirmek, düşüncelerimizi olgunlaştırmak, yorum yapabilmek, olayları analiz edebilmek, benimde bir fikrim var diyebilmek için Bursa’nın Gemlik ilçesinde 1 hafta Risale-i Nur okuma programı gerçekleştirdik. Misafirperverliklerinden dolayı Gemlik Risale-i Nur Talebesi ağabeylerimize teşekkür ediyoruz.

Gemlik Risale-i Nur hizmetlerinin fedakâr hadimlerinden, ağabeyimiz Tevfik Boz’un Ağabeyi Süleyman Boz Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Merhuma Cenâb-ı Hak’tan rahmet ve mağfiret diler, ailesine sabr-ı cemil niyaz eder, taziyetlerimizi sunarız.

Erkan Türk

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*