Ölüler diriliyor

“Şimdi bak Allah’ın rahmet eserlerine Yeryüzü ölümünün ardından nasıl diriltiyor? Bunu yapan, elbette ölüleri de öylece diriltecektir. O her şeye hakkıyla kâdirdir.” (Rum Sûresi: 50)

İbretler dünyası olan yaşadığımız şu âlem, her şeyi ve her cihetiyle bizi Yüce Yaratıcı’ya götürüyor. Her varlık, atomlardan yıldızlara ve hücrelerden galaksilere kadar sayısız delil ve şahitlerden oluşan mânevî bir pencere olarak bize Rabbimizi gösteriyor.

Meâlini verdiğimiz Rum Sûresi 50. âyet, bizi etrafımızı incelemeye ve ibret almaya dâvet ediyor. Zaten, yedi yüz seksen küsur âyet, hep tefekkür âyetleridir. Onlarla Cenâb-ı Hak bizleri düşünmeye, ibrete, iman ve ibadet etmeye sevk eder. Yaşadığı âleme anlamsız gözlerle bakan ve bütün ömrünü o tarzda yaşayan, ibret ve hikmetten nasipsiz ve inançsız insanlar, şeklen insan olarak görünsünler de, hakikatte âyetlerin tarifiyle hayvan gibidirler, hatta onlardan daha aşağı olan varlıklardır.
Kışın kar kefenini giyerek bir ölü gibi olan yeryüzü, cemreler havaya, suya ve toprağa düşüp, su yürüme zamanı geldiğinde, bitkiler ve ağaçlar canlanmaya başlar. Kışta ağaçların gövde ve dallarında su bulunmaz. Bu da, Allah’ın koyduğu âlemdeki kanunların gereğidir. Şayet su bulunsaydı, dondurucu soğuklarda ağacın içindeki su donarak genleşecek ve ağaçlar çatır çatır parçalanacaktı. Her şeyi planlayan Yüce Kudret, kış girmeden ağaçların sularını çekiyor ve sadece toprağın derinliklerindeki köklerde su bulunduruyor. Tam bir ibret tablosu…
Su akıcı özelliğe sahip bir sıvıdır. Nereye meyil bulursa oraya akar. Belli bir basınç olmadan su yukarılara çıkmaz. Onun için pompalarla şehir şebeke suları en yüksek apartmanlara kadar çıkarılır. Peki, yerçekimine inat ağaçların tepelerine kadar su nasıl yükselir? Elektrikle çalışan pompa da yok. İşte, ağaçlarda bulunan odun ve soymuk boruları burada bir asansör gibi iş görünüyor. Yerden aldığı suyu ağacın her tarafına sevk ediyor ve güneş enerjisiyle oluşan fotosentez olayıyla köklere kadar ağacın beslenmesinde bu borular vazife görüyor. Sistem öyle kurulmuş. Bu harika olayı görmeyenin ya aklı yok, ya da kalbi bozuk. Bu muhteşem sanata hangi tesadüf karışabilir?
Ormanların dünyanın akciğerleri olduğu söylenir. Bu doğrudur. Çünkü ağaçlar ve sâir bitkiler havadaki karbondioksiti alır. Kendine besin yapar, atmosfere ise oksijen salar. Böylece insanoğlunun çeşitli şekillerde kirlettiği hava temizlenmiş olur. Biz de o temiz havadan alabildiğine istifade ederiz. Orman yangınları için “Akciğerlerimiz yanıyor” tâbiri buradan gelmektedir.
Şu kurulu düzenden böylesine istifade eden insanlık, nasıl o düzeni kurandan gaflet eder, anlamak mümkün değil!
Evet, yeryüzünü bahar mevsimi geldiğinde ölümünün ardından dirilten ve kışın beyaz sayfasını yemyeşil bahar sayfasıyla tebdil eden ve ölüleri dirilten Kudret, kıyamet sonrasında bütün ölmüş insanları da diriltecek ve herkesin yaşadığı hayatın hesabını görerek, kimisini mükâfat menzillerine, kimisini de mücâzât hapishanelerine gönderecektir. Gönderdiği semâvî fermanlarda bunun böyle olacağı haber veren Cenâb-ı Hak, Kur’ân-ı Kerimde daha detaylı olarak iki binden fazla âyetle aynı hakikati ispat ediyor. Hem tehdit ediyor, hem de müjdeliyor. Aklı başında olan insan, hayatını elbette buna göre tanzim eder ve etmelidir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*