Ömür sermayesi

Arkamıza dönüp baktığımızda sonbahar yaprakları gibi yılların uçuştuğunu fark ederiz.

Alıp verdiğimiz nefes, yaşadığımız günler, geçen yıllar, habersizce ömür sermayemizi tüketiyor. Harcanan zaman dilimleri içinde Necm Sûresi 39. âyeti olan “İnsan için, ancak çalıştığı vardır.” cümlesi insanı düşündürür. Nefis muhasebesi ve vicdan murakabesi ile geçen zamanın lehimize ya da aleyhimize işleyen taraflarını görmeye çalışırız.

Gençlere nazaran yaşlı insanlar, akıp giden uzun yılların nasıl geçtiğini daha iyi bilirler, bulundukları yeri görürler ve güzel anlatırlar. Rüzgâr gibi geçen zamanın arkasından bakan biri: “Keşke gençliğim bir gün dönseydi, ihtiyarlık benim başıma ne kadar hazîn haller getirdiğini ona şekvâ edip söyleyecektim.” demiş.

Gençliğin heyecanı, hissiyatı, günahlara düşme tehlikesi var. Yaşlılığın da hastalıkları, mahrumiyetleri, zahmetleri olsa da Üstad, hakikati ifade etmiştir: “Madem iman gibi hadsiz derecede kıymettar bir nimet bizde vardır. İhtiyarlık da hoştur, hastalık da hoştur, vefat da hoştur. Nâhoş bir şey varsa o da günahtır, sefahettir, bid’atlardır, dalâlettir.” demiştir.

Huzurevi sakinlerini boş, âtıl ve sıkıntılı durumdan uzaklaştırmak için çeşitli faaliyetler yapardık. Herkesin isteğine, mizacına ve mesleğine uygun meşguliyetler olurdu. Eğitim kurumları, Diyanet mensupları, sivil toplum kuruluşları, çeşitli meslek temsilcileri bu faaliyetlerimize destek olurlardı.

Sosyal, kültürel, eğitim programımızı destekleyen, yaşlılara ve çalışanlara moral, motivasyon çalışmasında bulunan kişi ve kurumlarla ortak faaliyetler yapılırdı. Onlardan Emekli Yb. Halkla İlişkiler ve Güvenlik Uzmanı Hayrettin Özdel, muhtelif zamanlarda ümit ve şevk verici eğitim seminerleri, insan ilişkileri, başarılı çalışma yöntemleri, iman ve ibadetin insan dünyasındaki yeri, moral ve başarı, konularında konuşmalar yapardı.

Konuşmalarını âyet, hadis ve Risale-i Nur’dan hakikatlerle, günlük hayattan ve askerlikten örneklerle süslerdi. Hayata pozitif bakmak, zamanı etkin kullanmak, duygu kontrolü, şahsî gelişim, hedeflere odaklanmak, azmi, sabrı, aşkı, sevgiyi, metaneti vb. birçok duyguları iman ile elde edilebileceğini anlatır. İnsanların yüzünü güldürür, ümit ve şevk verirdi.

Hayrettin Bey’e geçmiş yıllarda Fethiye’den gelerek Huzurevi’nde fahri olarak verdiği seminerleri hatırlattım. Konuşma yaptığı salonda hitap ettiği insanlarla kurduğu diyaloğu hatırlatan birkaç fotoğrafı gönderdim. “Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş.” Eline, diline, yüreğine sağlık. Bir nebze de olsa insanımıza tebessüm ettirebilmiş, ruhen, kalben ferahlatmış ve yeni heyecanlar veren ufukları göstermiştin… Şimdi o yaşlılardan vefat edenler oldu. O müdür emekli oldu. Pırıl pırıl gördüğün o bina test raporuyla yıkılacağından boşaltıldı. “Metruk bina” 17 Kasım 2020’de köşemizde yerini almıştı.

Memnun olan ve duygulanan Hayrettin Özdel, aynı şevk ve heyecanla rıza-i İlâhî için seminerlere devam ediyor. Ona başarılar dileklerimle: Hizmete koşmaya, gayrete, yarışa devam inşallah. O fotoğraflar gibi bütün hasenatın, hayırların, emeklerin, yaptığın çalışmaların kaydediliyor. Ne güzel bir hayat serüveni meleklerle birlikte, demiştim…

Velhasıl: “Zira dünya durmuyor, gidiyor. İnsan da beraber gidiyor. Sen de yolcusun. Bak, ihtiyarlık şafağı, kulaklarının üstünde tulû etmiştir…”

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*