Ömür terazisi

Büyük bir hayalin peşinden tökezleyerek koşmak gibi, uçmak; hayatın hayalden ibaret olamadığını anlatır, düşmek; gülümserken bir başkasının ağladığını hissetmek teraziyi andırır bana…
Hayat, terazi değil mi aslında? Ömür terazisi… Bu kavram çok hoşuma gitmişti ilk bulduğumda; ömür terazisindeki yüklerimiz. Ne çok yükümüz var aslında. Bazen gökyüzündeki yağmurlar gibi düşürürken acıda, bazen çok gülünce de sevinçten dökülür yaşlarımız. Bazen hiç kimse ile paylaşamayacağını sandığın kişi, sözlenince paylaşmak zorunda kalırsın. Tepsi tutmak kardeşin görevidir ve kardeş dayanamaz ve üzüntü yağmurlarını yanaklarından döker. Hem mutludur, hem de üzüntülü, ama mutluluk daha ağır basınca o da gülmeye başlar.

Bu hafta yine yalnız kalacağımı hissettirdi bana ablamın söz merasimi… Aslında bir ağabeyim olacaktı, ama ablamı paylaşmak ve benden uzaklaşacağını düşünmek titretmişti içimi… Bu güne kadar yaşadığımız o kadar değişik anılarımız vardı ki, anlatılınca herkes gülmekten kendinden geçerdi. Demek ki artık bu anıları bir kenara bırakacak ve onun İriyarı ailesinden uçuşunu seyredecektim.

Aslında misafir olduğumuz dünyada her zaman mekân değiştiriyoruz. Kaderimiz bizi değişik serüvenlere sürüklüyor. Çoğu zaman mutluluk gözyaşlarımız ağır basarken, çoğu zaman da üzüntü gözyaşlarımız ağır basıyor. O zaman anlıyorum ki kimse ile paylaşmak istemediklerimiz aslında yine kaderi ile bizden de kayıp gidiyor. Tıpkı kuzenimin ani ve bizi yıkan ölümü gibi. Babam o kadar çok gözyaşı dökmüştü ki, terazisi aylarca üzüntü olarak kaldı.

Anladım ki çok sevdiğimiz insanlar için sadece hayırlısını istemem gerekiyormuş. En hayırlısı olduğuna bütün kalbimle inandığım ablamın sözü için de aslında sevinç gözyaşları dökmüşüm.

Bir günde değişik ruh hallerine bölünebiliyoruz. Hava yağmurlu olunca içimiz sıkılıyor, güneşi görünce ise gülebiliyoruz. Canımız istemediğinde yaptığımız yemek çok kötü olurken, sevinçli iken yaptığımız yemek de çok güzel olabiliyor. Bu yemek patates kızartması bile olsa.

Duygularımız bizi yöneten ve şekil veren hislerimiz ve eğer gözümüzü açtığımız andan kapayıncaya kadar tebessüm ile güzel bakarsak ömür terazimizin iyilik tarafı her zaman ayakta duracaktır.

Biricik ablam ve abim her zaman mutlu olurlar ve güzel bakarak anneannemin deyimi ile “Başa kadar sürerler” inşallah. Kalabalık olmak çok güzel bir şey ve biz de artık kocaman bir aile olduk.

Gökten düşen bir elma onlara, iki elma da bütün İslâm dairesinde hayırlı izdivaç kuracak herkese… Ömür teraziniz her zaman mutluluklarla dolsun inşallah.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*