Bu söz hayalî söylenmiş bir söz değil. Bu sözün sahibi olan Bediüzzaman Said Nursî’nin hayatına bakmamız yeterlidir. Onun bir âbide gibi, bütün hâl ve hareketleriyle inandığını yaşaması, bugün milyonlarca insanın iman noktasında hayatının kurtulmasına vesile olmuştur.
İşte, bu dik duruşu gösteren büyük insanlardan birisi de Beyazıd-ı Bistami Hazretleridir. Beyazıd-ı Bistami Hazretleri, her haliyle İslâm’ı yaşayan veli bir zattır. İslâm’a zarar gelecek en ufak bir ayrıntıya bile büyük dikkat gösterir, hal ve hareketlerini ona göre kontrol ederdi. O öylesine hassas bir ruha sahipti ki, hiç kimsenin hukukuna bir zarar vermek istemiyordu. Gayr-ı ihtiyarî yapmış olduğu bir hatayı bile düzeltmek için her türlü imkânını sarf edecek kadar dikkatliydi. Onun yaşamış olduğu şu ibretli hadise, canlı bir örnek teşkil etmektedir.
“Yağmurlu bir gündü. Beyazıd-ı Bistami Cuma namazı için yola çıktı. Sağanak halinde yağan yağmur, yolları çamur haline getirmişti. Cami yakınındaki bir evin dış duvarına çamurlu ayakkabılarını silerek temizledi.
Camiye temiz ayakkabıyla girmek istiyordu. Duvarlarına ayakkabılarını sildiği ev, ateşe tapan bir Mecusi’ye aitti. Temizlik bittikten sonra, camiye yöneldiği anda, aklına yaptığı işin yanlışlığı geldi. İzin almadan bir insanın evinin duvarını çamurlu ayakkabılarıyla kirletmişti. ‘Ev sahibinden helâlleşmeden nasıl namaz kılabilirsin? Başkalarının duvarını kirletmiş olarak nasıl Allah’ın huzuruna durabilirsin?’ diye söylendi. Derhal evin bahçe kapısından içeri girerek, hane kapısını tıklattı. Kapının vurulmasına dışarı çıkan Mecusi; ‘Buyurun bir arzunuz mu var?’ diye sordu.
Bistami Hazretleri, ‘Sizden özür dilemeye helâllik istemeye geldim’ dedi.
Mecusi iyice şaşırmış vaziyette; ‘Ne özrü, ne helâlliği?’ diye sordu.
Bistami Hazretleri özür dilemesinin sebebini şöyle anlattı: ‘Biraz önce, duvarınızı ayakkabılarımla kirlettim. Bu yaptığım doğru bir davranış değildi. Ama yağmurun şiddeti, sokakların çamuru, bana bu inceliği unutturdu. Şimdi sizden yaptığım bu davranıştan dolayı özür diliyorum. Hakkınızı helâl etmenizi rica ediyorum.’
Mecusi, ‘Peki ama bu yaptığınızın bana bir zararı dokunmadı ki. Zaten duvarlarımız kirli ve çamur içinde. Sizin ayağınızdan oraya sürdüğünüz çamur ayrıca bir çirkinlik meydana getirmiyor ki?’ dedi.
Beyazıd-ı Bistami Hazretleri, ‘Doğru olabilir, ama yine de bu bir haktır ve sahibinin izni, rızası gereklidir’ buyurdu. Mecusi; ‘Size bu inceliği ve insan haklarına saygıyı dininiz mi öğretti?’ diye sordu.
Bistami Hazretleri; ‘Evet, dinimiz ve bu dinin bizlere ulaşmasını sağlayan Hazret-i Muhammed (asm) öğretti’ cevabını verdi.
Mecusi şöyle bir düşünceye daldı. Arkasından da, ‘Öyle ise bu din haktır. Bizim bu dine girmemiz şarttır’ diyerek, Kelime-i Şahadet getirerek Müslüman oldu.
Benzer konuda makaleler:
- MİT Başkanı, Risale-i Nur dersine gelirse…
- Pencerelerden seyret, içlerine girme
- Ben de sizden biriyim
- Örtülü ve özgür olmak bu olsa gerek…
- Ezanı duyan ve duymayan kulaklar
- Neocon ve neoliberallerin Schengen duvarı
- Kimlerle ittihad ve ittifak edilir?
- Hac yolculukları başladı
- Deccalın israf tuzağı…
- Kraliçe, okunan Kur´ân-ı Kerim´i huşu içinde dinledi
İlk yorum yapan olun