Öncelikle dâhilî barış ve istikrar

Kendi kendisiyle barışık olan insanlar; çoğunlukla çevresindeki insanlarla da sulh ve barış içinde münasebetlerini devam ettirirler. Dâhilî problemlerini halletmiş, çözüm bekleyen sıkıntılarını çözmüş olan insanlar, çevrelerine problem olmaktan öteye, çevresinde var olan sıkıntı ve problemleri çözen insanlar olarak bilinir.

Şahsî problemlerini çözememiş, sıkıntı ve huzursuzluklarını halledememiş, iç dünyasının sükûnetini sağlayamamış, kendisiyle barışık olmayan insanlar da, çoğunlukla çevresindeki insanlarla hep kavgalı olur, sürekli problem üreterek hem kendilerini, hem de çevrelerini rahatsız ederler.

Bu gerçek aileler için de geçerli… Karşılıklı saygı ve sevginin hükümferma olduğu, şefkat ve merhametin geçerli olduğu, barış ve huzurun sağlandığı ailelerde, maddî ve mânevî hayattaki başarı oranı hep yüksektir. Böylesi uyumlu ve huzurlu ailelerin fertleri, çevrelerinde hep problem çözücü, sıkıntılara çare arayıcı insanlar olarak bilinir ve hemen herkes tarafından aranan, sevilen, takdir edilen insan olarak görülür.

Keza bu hakikat, mahalleler, köyler, şehirler için de geçerlidir. Dâhilî sıkıntılarını vuzuha kavuşturmuş, sürtüşmelere, kavgalara meydan vermeyen; kardeşliği, muhabbeti ön plana çıkaran, huzur ve barış içinde yaşamayı âdet haline getiren mahalleler, köyler, kasabalar, şehirler çoğu zaman hayal edilmeyen başarılara imza atarlar.

Yine bu kaide ve kurallar ülkeler, milletler için de aynı yöndedir… Demokrasilerin gereği olan her türlü hak ve hürriyetleri teminat altına almış, kanun hâkimiyetini sağlamış, dinî inançların yaşanması için her türlü tedbiri almış, vatandaşına şefkat ve merhametle yaklaşmayı prensip edinmiş, eşit yaklaşımı kanun altına almış liyakatli ve ehil idarecilere sahip ülkeler hem içeride, hem de dışarıda güçlü olan ülkelerdir.

Bunun tersi bir durum içinde olan ülkeler, yani yukarıda saydığımız demokrasi kurallarını sağlayamamış, iç barışını oturtamamış, dâhilî problemlerini çözememiş, sıkıntı ve huzursuzlukların giderilmesi noktasında gerekli adımları atamamış ülkelerin ise, gerilikten kurtulup, hayat standartlarını yükseltip, ileri ülkeler seviyesine kavuşmaları mümkün değildir. Bu durumdaki ülkelerin, dışarıdan gelecek tehlikelere ve saldırılara karşı direnmeleri de oldukça zordur.

Görülüyor ki, dışarıya karşı güçlü olmanın yolu, içerideki güç ve dirençten geçiyor. Bu güç ve mukavemeti elde etmenin yolu da, dahildeki huzur ve barıştan geçiyor. Gerek fertlerin, gerek ailelerin, gerekse şehir ve ülkelerin arzuladıkları ve hedefledikleri maddî veya manevî güce erişmelerinin, dâhildeki dayanışma ve barıştan geçtiğini unutmamak gerek.

Bu gerçeği göz önünde bulunduran, din-i mübîne hizmeti gaye edinen cemaatlerin de, dâhilî barış ve huzuru ön plana alarak hizmetlerine devam ettiklerini görüyoruz. İhlâsı, uhuvveti ve tesanüdü hizmetlerinin olmazsa olmazlarından sayarak faaliyetlerine devam ettiklerini biliyoruz. İhlâsı, kardeşliği, birlik ve beraberliği rencide edecek her türlü söz, hâl ve hareketlerden sakındıklarını görüyoruz. Bu meyanda her türlü çekişmenin, basit gibi görünen küskünlüklerin, dargınlıkların kudsî dâvâlarına zarar vereceğini göz önünde bulundurarak hareket etmenin elzem olduğunu biliyorlar.

Bir çok konuda olduğu gibi, dâhilî huzur ve barışın sağlanmasının önemi noktasında, Bediüzzaman’ın fiilen sergilediği duruşu ve dile getirdiği telkin ve tavsiyeleri önce müntesiplerinin, sonra da diğer ehl-i dinin iyi okumaları gerekir.

Müntesiplerinin, onun, öncelikle dâhilî barış, huzur ve tesanüdün önemini göz önünde bulundurarak, en basit sitemleri, en hafif dargınlıkları dahi, yüklenmiş bulunduğumuz ulvî dâvâmıza zarar verebileceğini göz önünde bulundurarak, bu gibi durumlara meydan verilmemesi noktasında önemli ikaz ve uyarılarda bulunduğunu unutmamaları gerekir. Konu ile alâkalı olarak onun “Bin haysiyetim olsa, hepsini kardeşler arasındaki uhuvvete feda ederim…”, “O çirkin sözlerin hepsini üzerime alıyorum…”, “Biz muhabbet fedaileriyiz; husûmete vaktimiz yoktur” gibi tavsiye ve ikazlarını çok iyi okumak lâzım.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*