Önemli bir karar: Sütanneliği

Sağlık Bakanlığı’nın artan bebek ölümleri karşısında “anne sütü bankası” kurulacağı açıklaması son derece hassasiyetle üzerinde durulması gereken bir uygulamadır. Akraba evliliklerine yol açmaması açısından nüfus kütüklerine işleneceği açıklaması yapılmıştır. Ve akabinde kamuoyundan yoğun bir tepki almıştır.

Bakanlığın son açıklaması nüfus kütük çalışmaları gibi sebeplerle anne sütü bankasının bir süre gecikeceği yönündedir.

Bütün kayıt ve nüfus kütüğü gibi işlemler neslin karışmasını engeller mi? Bunu net olarak cevaplamak mümkün değil.

Sadece şunu hatırlatmakta fayda var ki, AIDS gibi bir hastalığın Kızılay’dan bulaştığı bir ortamda pek de güvenilir bir kayıt sisteminden bahsetmek mümkün değildir.

MU’CİZE BİR FORMÜL

Anne sütü mu’cizedir. Ünlü mama firmaları bile günün farklı saatlerinde bebeğin farklı ihtiyaçlarına göre değişik bileşimlerle salgılanan anne sütü formülünü taklit edememişlerdir.

Bebek maması firmaları için anne sütü her zaman “altın formül”dür.

Besleyicidir, ilâç gibidir, hastalıklardan koruyucudur… Mü’mine bir anne için bebeğini emzirmek aynı zamanda bir ibadettir. Çocuk üzerinde analık haklarını oluşturan ana sebeplerdendir.

Belki de bu önemine binaen dilimize yerleşmiş anne sütü üzerine söylenegelen birçok deyim vardır.

Dinimizde bebeği anne sütünden kesme yaşı iki yıl olarak sınırlandırılmıştır. (Lokman Sûresi, 14.)

Fakat hayatın türlü cilveleri vardır. Bazen anne ölür, hastalanır, sütü az ya da besleyici olmaz ya da boşanır. Geride kalan bebeğin ise beslenmeye ihtiyacı vardır. İşte sütannelik bu arada devreye girer…

SÜTANNELİK HUKUKU

Sütanneliğini dinimiz onaylamış, belli kurallar çerçevesinde izin vermiştir. “Sütanneliği hukuku” diyebileceğimiz bir çerçevede son derece önemli sınırlandırmaları vardır.

Her şeyden önce sütanneliği akrabalık bağları meydana getirir. Çocuğun süt dayıları, süt amcaları, teyzeleri, halaları oluşur… Bunların evlilikleri, akrabalık ilişkileri noktasında dikkat edilmesi gereken çok önemli hususlar vardır.

Dolayısıyla bu açılardan annenin başkasının bebeğini emzirmesi sıradan bir olay değildir.

Peygamberimiz (asm) süt annesi Hz. Halime’ye her zaman hürmet göstermiş, süt kardeşlerinin şefkatle ihtiyaçlarını karşılamıştır.

ANNE SÜTÜ BANKALARI

Manevî değerlerin büyük ölçüde tahrip olduğu Batı dünyasında sperm bankaları, anne sütü bankaları, rahmini kiraya veren kadınları, kızının rahatsızlığı dolayısıyla torununu doğuran anneanneleri medyada okuyoruz.

Materyalist Batı toplumları için anne sütü bankası sıradan bir olay olabilir. Neticede çoğunlukla bedeli ödenen ürünlerdir bunlar.

Dinimizde ise insan kâinat ağacının meyvesi ve eşref-i mahlûkattır. Yemesi, içmesi, evlenmesi, ölümünde toprağa gömülmesi bile Rabbimizin koyduğu belli kurallar dahilinde gerçekleşir.

Böylesi değer verilen insanoğlunun bebekken başka bir anne tarafından emzirilmesi konusu da kurallara bağlanmıştır. Neslin safiyeti önemlidir.

ÜCRET MESELESİ
Dinimiz sütannenin ücretli de olsa aranıp bulunmasını onaylamış, belli kurallar çerçevesinde izin vermiştir.
Sütanne nafakasını temin edecek kadar ücret alabilir, fakat anne sütü hiçbir şekilde satışa konu edilemez. Kamu veya özel anne sütü bankacılığında anne sütü alıp satılarak ticarete konu edilemez. (Bakara Sûresi 233, Talak Sûresi 6)

HÜLÂSA

Dinimizde annenin bir başka bebeği emzirmesi sıradan bir olay değildir. Akrabalık bağı oluşturur.

Süt Bankaları, kadının metalaştırıldığı günümüzde, anne sütünün de metalaştırılması tehlikesini beraberinde getirir.

Böylesi ciddî neticeler doğuracak bir girişimin, sıradanmış gibi gündeme getirilmesi de her açıdan ibretlik bir olaydır!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*