O’nu tanıyarak; O’nun yolunda…

Geçtiğimiz haftalardan itibaren düşen cemreler, çiçek açan badem ve erik ağaçları ısınan havalar bizlere mevsimlerin gülü baharın geldiğini müjdeledi. Seneler insana, insan ömrüne nazaran daha şanslı ve daha mutlu çünkü onlara her sene bahar gelirken, insanlara ömürlerinde bir kere bahar gelir. Gençlik ve orta ömür baharı… Ve gelir geçer… yirmi, otuz, kırklar bir cümleyle ifade ediliverir… Gençliğini gördü veya görmedi, baharı yaşadı veya yaşamadı… Ama geldi ve gitti.

Allah’ın bizlere ikram ve ihsan ettiği ömür seneleri içerisindeki bahar vakitleri bizler için çok önemlidir… Çocukluğun ve ihtiyarlığın güzelliği bile bu bahar yıllarının güzelliği ile alâkadardır. Hatta insanın ebedî hayattaki en tesirli kazanımları, en önemli anları insan hayatındaki gençlik baharındadır.

Herşeyin, herzamanın çok önemli, mühim kısımları, anları vardır. İnsan ömrünün en mühim en önemli zamanları, kısımları ise gençlik baharıdır. İman ile, Kur’ân ile, İslâmiyet ile tanışıp, yaşayan ve geçen bu baharda elbette ubudiyet çiçekleri açar ve ahiret meyveleri toplanır.

Eğer dünya gözüyle ve dünya menfaatleri niyetiyle gençliğe bakılır ve beklenti içerisinde bu niyetler için çalışılırsa gençlik bu dünyada da, ahirette de başımıza ancak belâ olur…

İnsan eline geçirdiği kıymetli şeylerin değerini her zaman, daimî kıymettar kılmak, yapmak ister. Gençlik insan ömrünün en kıymettar bir ihsan edilmiş, ikram edilmiş bir nimetidir. Bu gençlik nimetine tam şükür ve hamdle onu; iman ve Kur’ân ve İslâmiyetle, ubudiyet ve duâ ile süsleyerek ebedî, daimî ve baki kılabilmek için çalışmalıyız. Himmetimiz, gayretimiz bu fani dünya basamağı olan gençlikle baki ahiret merdiveni bir gençliği kazanmak olmalıdır.

Baharların gelip geçmesi gibi gençlik de insan ömründe çok hızlı ve çabuk gelir geçer. Bu gençlik baharını baki kılabilmek, onu tutabilmek, meyvedar edebilmek, bizim en birinci gayemiz ve hedefimiz olabilmelidir. İbadet ve taatle, ubudiyetle, kullukla ikram ve ihsanı seven, bizler için hadsiz bir şekilde nimetler sergileyen Rabb-i Kerim-i Muhsinimizi edeple tanımalıyız ve gençliğimizi bu yolda geçirebilmeyiz.

Baharları özleriz. Gençlik baharını özleyeceğimiz yer inşallah cennet olmalıdır. Özlemediğmiz, hatırlamak istemediğimiz gençliğimiz olmamalıdır inşallah. Elbetteki gençlik baharının ubudiyetle süslü, kullukla çiçekli, ibadetle ziynetli marifetli imanî halleri bizlere cennetin yolunu açacaktır. Ama eğer günahlar ve ahiret adına hatalar bizim gençliğimizi sarmış, sarmalamışsa bize ancak cehennemin yolunu açacaktır.

Her nimet şükür ister. Gençlik nimetinin şükrü de imanlı, Kur’ânlı, İslâmiyetli bir hayattır. Allah’ın bizlere ikram ve ihsan ettiği gençlik nimetini, O’nun yolunda O’nu tanıyarak ve bilerek sarfedip baki bir gençliği kazanabilmeliyiz inşallah.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*