Oruç, dünyanın gündeminde

Oruç, en başta insanı ve nefsini terbiye ediyor; ama ‘insanlığı’ da terbiye ettiğini umumiyetle unutuyoruz. İnsanlığı felâkete sürükleyen “Sen çalış ben yiyeyim” anlayışı da oruçla dizginlenebilir. Çünkü oruç, ‘’açlar’ın halini ‘tok’lara anlatan en iyi vesiledir. Bir ay değil, bir gün oruç tutan bir insan dahi, fakirlere, muhtaçlara ve ‘aç’lara; “Sen çalış, ben yiyeyim” diyemez.

Oruç ibadetinin şahsımıza ve sosyal hayata faydalarını çoğu zaman ‘müftü’lerden ve uzman ilahiyatçılardan dinlemişizdir. Orucu en iyi anlatan eserlerin başında, “Ramazan Risalesi”nin geldiğini de bu vesile ile hatırlatmak isteriz. (Mektubat, Yirmi Dokuzuncu Mektup, s. 387) Ramazan ayı vesilesiyle ‘oruç’ konusunda açıklama yapan bazı yabancı devlet başkanları da orijinal tesbitlerde bulunuyor. Bu hususta orijinal bir tesbit de Alman Protestan teolog ve sosyoloğu olan ‘papaz’ Dr. Jürgen Micksch’den geldi. Almanya Kültürlerarası Konsey Başkanlığı da yapan Dr. Jürgen Micksch, orucun İbrahimî dinlerin tamamında ortak ibadetlerden biri olduğunu söylemiş.

Ramazan münasebetiyle hazırlattığı ‘İbrahimi Dinlerde Oruç’ başlıklı kitapçığın tanıtımında açıklamalarda bulunan Micksch, “Oruç Ortodoks Hıristiyanlarda çok önemli yere sahip, Katoliklikte de belli bir yeri var. Manevî, sosyal ve politik unsurları olan orucu kiliseler de ele almalı. Oruç zamanı öyle bir dönem ki; biz bu dönemde yoksulluklara karşı sorumluluklarımızı, yoksulluklara müsaade eden hükümetlere karşı eleştiri sorumluluğumuzu hatırlarız. 10 binlerce çocuk açlıktan ölüyor, bunları değiştirebiliriz. Müslümanlar bu konuda örnek teşkil ediyor” demiş. (CHA, 16 Temmuz 2013)

25 kitabın editörü ve 350 makalenin de yazarı olan ‘sosyolog-papaz’ Dr. Micksch, Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’a da çağrıda bulunmuş: “Dilerdik ki; bizim Cumhurbaşkanımız ABD Başkanı ve Avusturya Başbakanı’nın yıllardır yaptığı gibi iftar versin. Böylece Müslümanlar ve İslâmın Almanya’ya ait oldukları, kabul edildikleri netleşmiş olur.”

Oruç ibadetinin İslâmdan önce de emredildiği bilinen bir gerçek. Tahrif edilmiş din mensuplarının bugünkü yanlış uygulamaları bu gerçeği ortadan kaldırmaz. Alman ‘papaz’ın, orucu kiliselerin de ele alması gerektiği yönündeki hatırlatması da isabetli.

Ama hepsinden önemlisi, orucun; “yoksulluklara karşı sorumluluklarımızı, yoksulluklara müsaade eden hükümetlere karşı eleştiri sorumluluğumuzu hatırlatıyor” oluşuna dikkat çekilmesi. Evet, “10 binlerce çocuk açlıktan ölüyor”ken insanların buna itiraz edebilmesi, “açlık” ne demektir bilmesi ve bunu değiştirmek için ‘yetkililer’i harekete geçirmesi biraz da oruç tutanlara bağlı değil mi?

“Dünyayı idare edenler” velev ki ‘denemek için’ oruç tutsa ve açların ne çektiğini kısmen anlasa acaba ‘açlıktan ölüm’ler devam eder miydi?

Alman sosyolog-papaz Dr. Micksch, bu konuda Müslümanların güzel bir örnek teşkil ettiğini de ifade etmiş. İşte, hakikatleri, gerçekleri ve doğruyu “fiillerle ortaya koymak” böyle bir şey olsa gerek. Fakirliğe, açlığa ve cehalete itiraz eden bütün Müslümanlar, ortaya koydukları bu örneklerin sayısını çoğaltmalı. Ki, fiillerle ortaya konulan güzellikler, başka dinlerin tabilerini bile cezbetsin, İslâma getirsin.

Bu vesile ile bütün dünya liderlerine “Bir gün oruç tut, açların halini anla, çare bul” diye seslenebilecek, bunu gündeme taşıyabilecek güçlü bir kampanya başlatılamaz mı?

“Siz teklif ettiniz, siz başlatın” diyorsanız, ilk iş olarak ABD Başkanı Barack Obama’ya bir tweet atarak kampanyayı başlatma niyetim var. İnşaallah ‘kelebek etkisi’ gösterir, sıkıntılar bir nebze dahi olsa azalır…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*