Oruç nefsin firavunluk cephesine darbe vurur, kırar

Ramazan-ı Şerifteki oruç, doğrudan doğruya nefsin firavunluk cephesine darbe vurur, kırar. Aczini, zaafını, fakrını gösterir, abd olduğunu bildirir.

DOKUZUNCU NÜKTE

Ramazan-ı Şerif′in orucu, doğrudan doğruya nefsin mevhum rububiyetini kırmak ve aczini göstermekle ubûdiyetini bildirmek cihetindeki hikmetlerinden bir hikmeti şudur ki:

Nefis Rabbisini tanımak istemiyor; firavunâne kendi rububiyet istiyor. Ne kadar azaplar çektirilse, o damar onda kalır. Fakat açlıkla o damarı kırılır. İşte, Ramazan-ı Şerifteki oruç, doğrudan doğruya nefsin firavunluk cephesine darbe vurur, kırar. Aczini, zaafını, fakrını gösterir, abd olduğunu bildirir.

Hadisin rivayetlerinde vardır ki:

Cenâb-ı Hak nefse demiş ki: “Ben neyim, sen nesin?”

Nefis demiş: “Ben benim, Sen sensin.”

Azap vermiş, Cehenneme atmış, yine sormuş. Yine demiş: “Ene ene, ente ente.” Hangi nevî azâbı vermiş, enâniyetten vazgeçmemiş.

Sonra açlıkla azap vermiş. Yani aç bırakmış. Yine sormuş: “Men ene ve mâ ente?”

Nefis demiş: “Ente Rabbiye′r-Rahîm ve ene abdüke′l-âciz.” Yani, “Sen benim Rabb-i Rahîmimsin. Ben senin âciz bir abdinim.”

“Allahım! Efendimiz Muhammed′e ve Âl ve Ashabına Senin razı olacağın ve onun lâyık ve müstehak olduğu bir rahmetle, Ramazan ayında okunan Kur′ân′ın harfleri adedince salât ve selâm et. Âmin.””İzzet sahibi Rabbin, onların yakıştırdıklarından münezzehtir. Bütün peygamberlere selâm olsun. Hamd ise Âlemlerin Rabbi olan Allah′a mahsustur.” (Sâffât Sûresi, 37:180-182.)

İtizar: Şu İkinci Kısım (Ramazan Risâlesi), kırk dakikada sür′atle yazılmasından, ben ve müsvedde yazan kâtip ikimiz de hasta olduğumuzdan, elbette içinde müşevveşiyet ve kusur bulunacaktır. Nazar-ı müsamaha ile bakmalarını ihvanlarımızdan bekleriz. Münasip gördüklerini tashih edebilirler.                           Mektubat, 29. Mektub,
İkinci Risale olan İkinci Kısım, s. 685

BU ′DOKUZ HİKMET′ O KADAR HAKİKÎ VE CAZİBEDARDIR Kİ…

İkinci Risale olan İkinci Kısım

“O Ramazan ayı ki, insanlara doğru yolu gösteren, apaçık delilleri taşıyan ve hak ile bâtılın arasını ayıran Kur′ân, o ayda indirilmiştir. (Bakara Sûresi: 185.)” âyetinin bir sırrını, sıyâm-ı Ramazanın yetmiş hikmetlerinden dokuz hikmetinin beyânıyla, o sırr-ı azîmi tefsir ediyor. O dokuz hikmet, o kadar hakîki ve kuvvetli ve câzibedardırlar ki; Müslüman olmayan da onlara göre, oruç tutmak için büyük bir iştiyak ve bir hevese gelir. Kendine Müslüman deyip oruç tutmayanların, bu hikmetlere karşı hacâlet ve hatâlarından ezilmeleri lâzım gelir.
Mektubat, Fihriste-i Mektubat, s. 859

LÛ­GAT­ÇE:
mevhum: Vehmî olan, olmadığı halde varmış gibi kabul edilen.
rububiyet: Rablik, terbiye edicilik sıfatı.
ubûdiyet: Kulluk.
abd: Kul.
ene ene, ente ente: Ben benim, sen sensin.
men ene ve mâ ente: Ben neyim, sen nesin?

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*