Öyle değil mi, Marangoz Mustafa?

Musîbetler ağaçlar gibidir.

Ağaç binlerce mesaj yüklü canlı şahittir. Kuşlar dallarına yuva yapar, Rablerini anarak derin uykulara dalar, uykularında yavrular. Arılar göğüslerine kovan yapar, ballar balını bulur, oğullar verir. İnekler gölgesinde barınır, süt verir. Koyunlar yapraklarını koklar, kuzular verir. Anneler meyvelerini yer; çocuklar dünyaya getirir. Meyveler toprağa düşer, yeni ağaçlara çekirdek olur. Ağaç bir iken bin olur. Sabrın ve şükrün karşılığını bulur.

Babalar odundan beşik yapar. Dünyayı beşik gibi sallar. Dalları sobada yakar, evlerle birlikte kalpler de ısınır. Ustalar ahşap evler yapar; kapı, pencere takar. Marangozlar mobilya yapar, misafir ağırlanır. Dedeler baston yapar, hayata tutunur.

BARLA’DAKİ ÇAM, ÇINAR VE KATRAN AĞAÇLARININ SIRRI

Bediüzzaman gibi söz sultanları Çam, Çınar ve Katran ağacındaki köşklerde duâ ve tefekkürlerle sabahlara kadar Rabbini anar. Hz. Muhammed Mustafa (asm) gibi Kâinat Sultanları senin, benim kütük dediğimiz kuru ağacın üzerinde insanlığa hakikati anlatır. O (asm) ayrıldığında kütük dayanamaz, deve gibi enin eder. Hz. Muhammed, (asm) okşar. “Teselli etmeseydim kıyamete kadar ağlayacaktı” der. O kütük Hz. Muhammed’in (asm) zahirdeki zahmetini rahmet bildiği için şefkatine mazhar olur. Cennette de Onun (asm) yanında bulunur.

Yağmur gibi rahmetin tecelli ettiği insanlar, ağaçların üzerinden arzdan arşa duâlar, zikirler, şükürler gönderir. Arştan arza bereket yağmurları yağar. Ağaçlar yağmuru, dert rahmeti çeker.

Böylece ağaç, çekirdeği, gövdesi, dalı, budağı, yaprağı, meyvesi, gölgesi ile rahmet ve bereketin sergilendiği bir ev halini alır. Kalbi hüşyar, ruhu melekmisâl insan bin bir güzellik ve hayrın tecelli ettiği ağacın her azasıyla her bahar yeniden dirilişine bakar. Rabbine muhabbeti ve muhatabiyeti arttıkça artar.

MUSÎBET AĞAÇ GİBİDİR

Bereketli ve rahmetlidir. Bir çekirdek bir ağacı, bir ağaç binlerce ağacı taşıdığı gibi musîbet de binlerce ilâhî güzelliklerin çekirdeği ve meyvesidir.

Ağacı kurt, insanı dert yer. Kurt da, dert de Rabbinin emriyle hareket eder. Ağacın kurdu içindedir. Dert kışında duâlara ve tövbelere sarılınır. İçini sıcak, kalbini ferah tut. Sağlam ağaç kurt, sağlam kalb dert tutmaz.

Ağaç, ağaç içinde büyür. Yalnız ağaç yoktur. Her ağaç orman istidadı taşır. Ya orman ol ya da bir ormana katıl; dertlerden, yalnızlıktan kurtul. Her ağaç yerinde biter. Her dert insan olan insanda biter. Ağaçtan çivi yapılır. Çile çividir. Kimine deva, kimine derttir. “‘Geçmiş olsun’ deyince geçmiyor” deme. Derttir; sabret, zamanı gelince geçer. Arının balı olduğu gibi ağacın da vardır. Dert dediğin arı ve ağaç gibi bal yapar. Hem sana hem de başkasına yarar. Ağaç dalı ile gürler. İnsan dertlerle gürleşir, güzelleşir. Ağaç yaş iken eğilir, insan dertlerle dirilir. Ağaçları kemiren güve, insanı kemiren endişedir.

Ağaç kurtları olduğu gibi ağaç kuzuları da vardır. Kurtla kuzu bir arada durduğu gibi dertle neşe de bir arada bulunabilir. Her şeyi olduğu gibi kabul et. Ağaç kurtlara sabrettiği gibi sen de dertlere sabret. Ağaç kurtları varsa onları yiyen ağaçkakanlar da vardır. Risale okuyan bir dostun kalbinin rahlesinde diz kır. Göreceksin içini kemiren kurtçuklar, evhamlar, şüpheler, günahlar, huzursuzluklar, dertler yok olacak. Değil mi ki rahle de ağaçtan yapılmıştır.

Balık suda, ağaçcıl kuşu ağaçta yaşar. Herkesin derdi deniz gelir kendine. Balıkların ve ağaçcılların derdi yoktur. Zira dünyada her şey yerli yerindedir. Suda balık, ağaçta ağaçcıl, insanda dert vardır. Balık sudan, ağaçcıl ağaçtan şikâyetçi değil. Sen de dertten şikâyet etme! Balıklar ve ağaçcıllar gibi şükreyle.

Ağaçlar birleşir, ağaç denizini oluşturur. Dereler birleşir denizleri oluşturur. Dertler birleşir insanı oldurur. Ağaçlar kalem, denizler mürekkeptir. Musîbetlerdeki güzellikleri yazmakla, okumakla bitiremezsin. Ağaç olmasa ben yazıyı yazamazdım, sen de ağaçtan yapılan gazetede bu yazıyı okuyamazdın. Eskiden sevgililer ağaç altında buluşurlarmış. Ağaç buluşturur, dertler Rabbe ve sevenlere kavuşturur.

KALBİ AĞAÇ GİBİ DERTLİ İNSAN: BARLA’LI MARANGOZ MUSTAFA

Marangoz Mustafa Çavuş ve Üstad birbirinin yar ve yardımcılarıdırlar. Evleri karşı karşıyadır. Karşı karşı dururken yüzlerine hasret kalırlar. Ayrılıklara dayanamazlar. Hasreti dindirmek, yaralara merhem, bütün dertlere deva Risalelere ilham olmak için sık sık çınar ağacının altında buluşurlar.

Marangoz “Biz azız, arzlıyız, Üstadım arşlı. Onun asıl sevdicekleri arşlı” diye düşünmüş olacak ki gönüller sultanı Üstadı için Çam, Çınar ve Katran Ağacına birer taht yapar. O tahtla Üstadın gönül tahtına kurulur. Bir gün Üstadı duâ şeceresi yapmasını ister. O da ağaçtan ikiyüz elli kişilik liste yapar. O şecere ile Üstadının duâ listesine katılır. Üstad teşekkür eder. “Bunu sakla. Ben sonra oğullarından alacağım” der. Dertli Mustafa meseleyi anlar. Ağlaya ağlaya eve varır. Evlâdü iyali görünce çözülür: Ben Üstadımdan önce vefat edeceğim. Emaneti sizden alacak…

Marangoz Mustafa’nın derdi Üstaddır. “Üstad” der başka bir şey demez. Sıddık Süleyman, Muhacir Hafız, Şamlı Hafız ve Abdullah Çavuşla birlikte Üstadı korumak için o çınar ağacının altında nöbet tutar. Üstad, Barla’dan ayrılınca hasretine 5 sene dayanabilir. 2 Şubat 1939’da vefat eder. Emaneti ehil ellere bırakmanın huzuruyla Cennete hicret eder. 1952’de Barla’ya dönen Üstad, Marangoz’un evinin önünde rikkate gelir. Yaşlı gözlerle evi seyreder.

Üstad, Barla’dan ayrılınca Çam, Çınar ve Katran ağaçları yalnız kalır. Ama Sıddık Süleyman, Muhacir Hafız, Şamlı Hafız ve Abdullah Çavuş Üstad Barla’daymışcasına nöbete devam ederler. İhtilâlciler 1960’da çınar ağacının dallarını keser. İhtiyar Süleyman çaresizlik içinde çocuklar gibi ağlar. Bu defa 28 Şubat’ta Katran ve Çam Ağacı’nı keserler. Kâinat Sıddık Süleyman gibi ağlar.

Zeyl: Sevgili okur; şimdilerde manevî bir ihtilâl yaşanıyor. Şehirlerde ağaçlar katlediliyor. Dolayısıyla seninle buluşacak yerimiz de kalmadı. Bende yazma, sende okuma derdi vardı. Çam, Katran ve Çınar Ağacı’nda yazılan Risalelerin Nâşiri ağaçtan mamul bu gazete buluşma yerimiz oldu. Dertlerimiz birbirimize deva oldu. Duâ dertlere devadır. Mustafa Çavuş ve Üstad gibi birbirimize duâ edelim. Üstadımız Barla’daki Çınar Ağacı’nın kendi türünü temsilen Cennette bulunacağını söylemiş. Biz de mahşer gününde Barla’daki Çınar Ağacı’nın altında buluşalım.

Mustafa Oral

Benzer konuda makaleler:

1 Yorum

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*