Özür dileyeceksen, Bediüzzaman’dan özür dile!

Bir açılım furyasıdır, sürüyor.

Önce terör konusunda başladı.

Habur’daki görüntüler milleti rahatsız edince geri adım atıldı.

Bir müddet beklendi.

Bu günlerde ise eski Ermeni kiliselerinde ibadet mevzusu gündemde.

Bazı kiliseler ibadete açılacak.

Böylece dünyaya ibadet ve inanç özgürlüğü hakkında mesaj verilecek.

Bu arada Roman açılımını da unutmayalım.

Başbakan düzeyinde bir ziyaret gerçekleşti, Roman vatandaşlar için de açılım gerçekleşeceği söylendi.

Elbette ki tüm bunlar olumlu gelişmeler.

Terör dinsin.

Ermeni de olsa herkes ibadetini yapsın.

Romanlar da rahatça davulunu ve klarnetini çalabilsin.

Kimse kimseyi ne kınasın, ne küçük görsün.

Herkes meşru dairesinde olabildiğince hür olsun.

Ancak ne hikmetse samimi, sessiz, masum, elinde silahı ve davulu olmayan, gürültü yapmayıp nümayişlere katılmayan, kargaşa çıkarmamış, kanun ve nizama bağlı insanlara gelince iş birden değişiveriyor.

Nedense açılım buralara girmiyor.

Başörtülü masumlar hala açılımdan nasibini almıyor.

Ayasofya’da ibadet yasak.

Üstelik açılımın sahipleri buna kapalı.

Bakın Kültür Bakanı Sayın Günay ne demiş:

“Bakan Günay, Akdamar Kilisesi ve Sümela Manastırı’nın ardından Ayasofya’nın da ibadete açılabileceği iddiaları ile ilgili olarak da şunları söyledi: ‘’Hiç zannetmiyorum. Ayasofya dünyanın çok eski yapıtlarından birisi. 500 yıllarında yapılmış bir mabet ama o şu anda büyük bir ziyaretçi kitlesi olan bir anıt müze olarak değerlendiriliyor. İçinde zaten sürekli olarak restorasyon çalışmaları var. İskeleyi mekândan mekâna gezdiriyoruz. Orayı bırakalım, o şekilde insanlar değerlendirsinler. Ayasofya için sadece bir tek dinin değil, bir çok dinin talebi olabilir. O zaman hepsine birer gün verdiğimiz zaman müze olma vasfını büyük ölçüde yitirir. Orası çok özel bir mekândır. Onun için özel statüsüyle durmasından yanayım.’’

Gördünüz mü açılım nereye çalışıyor?

Akdamar açılsın, Sümene açılsın, ancak Ayasoyfa müze olarak kalsın!…

Üstelik Fatih’in laneti orta yerde dururken.

Böyle bir açılım olur mu?

Böyle bir açılım vicdanlarda makes bulur mu?

Sayın Başbakan gitti Romanları ziyaret etti.

Sazlı-sözlü, davullu-zurnalı toplantılar düzenlendi, Roman vatandaşların gönüllerini aldı.

Yetmedi, geldi Mecliste Romanlardan özür de diledi.

Peki, buraya kadar kabul.

Özür dilenecek biri varsa ondan dilensin.

Bu noktada merak ediyoruz.

İskilipli Atıf Hoca da bir özürü hak etmedi mi acaba?

Neydi suçu Atıf Hocanın da idam edildi, suçsuz yere idam sehpalarına gönderildi?

Bediüzzaman Said Nursi de bir özürü hak etmedi mi acaba?

27 yıllık tek parti idaresinde, o ilden bu ile sürüldü. Senelerce baskı ve zulüm altında hayatı zindan ettiler. İdamdan mahkemeye verip binlerce talebesine zulüm ettiler.

Neydi bu insanların suçu?

İstiklal mahkemelerinde haksız yere asılan, sürülen; Dersim’de diri diri mağaralara gömülen insanlar da bir özürü hak etmedi mi?

Evet, liste uzar gider.

Hakikaten samimi bir açılım yapılacaksa önce Atıf Hocanın ruhaniyetinden özür dilenmeli.

Vicdanları rahatlatacak bir özür dilenecekse Bediüzzaman’dan özür dilenmeli.

İbadet ve vicdan hürriyeti tahakkuk ettirilecekse Asyasofya da ibadete açılmalı.

İşte o zaman gerçek bir açılım olur.

Yoksa çok şey lafta kalır.

Benzer konuda makaleler:

4 Yorum

  1. Yazarın tesbitlerine tamâmen katılıyorum.. Kalemine sağlık.. Küçük bir kalem sürçmesi hâriç.. “Sümela”, ” Sümene” olmuş.. Belki öyle de söyleniyordur?..

  2. Ah Ahmed Said efendi,
    ne diyelim, biraz vijdan diyelim.
    Senin Bahsettiklerin ancak demokratik ülkelerde olur be Kardesim. MHP nin pasini aldi Anayasa degistirdi, ve de Anayasa Mahkemesi nayasayi ihlal ederek iptal etti, yetmedi partiyi kapatmaya götürdüler…

    Bütün bunlari unutup da böyle bir yazi dösemen hayret verici.
    Hah bütün bahsettiklerinizle elbette Devlet barisacaktir özür de dileyecektir, lakin zamani olmadigini sen bizden daha iyi biliyorsun, ona ragmen acaba bir elestirilecek gedik bulabilirmiyim edasiyla yaziyi kaleme almissiniz.
    YAzik
    cok ama cok yazik.

    VAKIT bekle sabret, Demirel HAzretlerinin bahsetmedigi ihsanlari bu iktidar sizlere de bizlere de bahsedecek insaAllah

    Selamlar

  3. Yazarımıza tamamen katılıyor, can-ı gönülden destekliyorum. Zira yorum yazan Murat kardeşimize de şunu sormadan edemiycem: Yapılması gerekenleri söylemek ne zamandır suç veya yanlış oldu. Aslında daha eleştirilecek milyonlarca mesele var ama yazarımız sadece birkaçından bahsetmiş. Siz hükümetin herşeyi halledeceğine inanın, yıllardır hiç bir şey yapamamış bir hükümete güvenin, ileride aahhh ellerim kırılsaydı diyeceksizin, ama iş işten geçmiş olacak. Şunu da ifade edeyim ki, biz sadece duacıyız, Allah muvaffak etsin der, dua ederiz ama haksız iseler uyarırız. Zira ” Hakkın hatırı alidir, hiçbir hatıra feda edilmez. “

  4. Ahmet Said Efendiyi kaleme aldığı bu yazıdan dolayı tebrik ediyorum.. Maşaallah.. Murat efendi sen kimler namına konuştuğun ve yorum yapıp yazarı eleştirdiğin ise bariz sırıtıyor.. Her zaman yaptığınız gibi değil mi?.. Yani hakikati hakikat tanıyıp kabul etmek yerine, yine malum güruh için bir pay almak çabası.. Asıl sizlere yazık!.. Haktan uzaklaşan, yalnız kendi ekollerini umumun fevkinde kabul edip, ehli imanı aldatanlara yazık!..

Murat Admoglu için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*