Özür dileyen Başbakanın gözyaşları

Avustralya Parlamentosu bu hafta bir ilki yaşadı. Yıllardır bu ülkede tartışılan ve ümitle beklenen gün sonunda gerçekleşti. Avustralya hükümeti kıt’anın ilk halkı ve sahibi olan Aborjin milletine geçmişte yaptığı katliâm ve asimilasyondan dolayı devlet adına özür diledi. Bu özür Avustralya’da ve dünyada büyük yankı uyandırdı.

Bu tarihî gün önce başşehir Canberra’da parlamentonun açılışında Aborjinlerin geleneksel töreniyle başladı. Ardından yeni başbakan olan İşçi Partisi lideri Kevin Rudd tarihî konuşmasını yaptı. Bu konuşmada Rudd’ın, beyaz göçmenlerin ilk kıtaya geldikleri günden sonra yaptıkları bütün haksızlık ve zulümlerden, işledikleri suçlardan dolayı özür dilemesi herkese çok duygulu anlar yaşattı. Başbakanın gözyaşlarıyla yaptığı bu konuşma bütün halkın görebileceği açık hava dev ekranlarda ve canlı yayınla bütün Avustralyalılar tarafından yoğun bir ilgiyle izlendi. Aborjinlerden kalabalık bir grup Meclis binasının dışında büyük sevinç gösterileri yaptı.

1770 yılında İngiliz kraliyet donanmasına bağlı Kaptan James Cook Avustralya’nın doğu sahillerini Büyük Britanya adına ele geçirmişti. Avustralya’daki İngiliz sömürgeciliği 1788’de Sydney’de başladı. Öncelikle yeni gelen göçmenlerin getirdiği kızamık ve suçiçeği gibi hastalıklara bünyeleri hiç alışık olmayan yerli halk Aborjinler binlerce kayıp verdiler. Daha sonra beyaz adamların onları zorla kıyı kenarlarından çöllere sürgün etmesi ile hayat şartları bozuldu. Ve toplu ölümler bunu takip etti. 1788-1900 yılları arasında yerliler, maruz kaldıkları hastalıklar, topraklarının kaybı ve kendisini kıt’anın efendisi ilân eden beyaz adamdan gördükleri şiddet sonucu nüfuslarının yaklaşık yüzde 90’ını kaybettiler. Avrupalı beyaz adam, kıt’anın yerlileri üzerine uyguladığı soykırımı haklı çıkarmak, ırkî üstünlüğünü ve dolayısıyla kıt’a üzerindeki hakimiyetini gerekçelendirmek adına her türlü yayını ve fikri kullandı.

Tabiî artık bütün gerçekler günümüzde su yüzüne çıkmış durumda. Ve yapılan herşey sadece ve sadece bir utanç tablosu olarak insanlık tarihinde yerini almakta.

Bütün bu yaşananlara rağmen yeni hükümet, devleti temsil konumuna dayanarak, şimdiye kadarki “yapılanları görmezlikten gelme veya bazı gerekçelerle savunma politikası” yerine açık yüreklilikle milletine kucak açıyor ve Başbakan gözyaşları içinde halkına içtenlikle özrünü sunuyor.

Başbakan Kevin Rudd’ın konuşmasının özeti kısaca şöyle: ‘Geçmişteki kötülükleri hatırlıyoruz. Bunlar, geçmişimizde ve tarihimizde en çirkin bir sayfa. Şimdi yeni bir sayfa çevirmenin zamanı geldi. O da geçmişteki yanlışları düzeltmek ve ileri doğru bakmakla mümkün. Geçmişte hükümetlerin ve Avustralyalıların yaptıklarından dolayı özür diliyoruz. Çocuklarınızı elinizden aldığımız için özür diliyoruz. Acı çektirdiklerimizin, ayırdıklarımızın ailelerinden de özür diliyoruz. Onların onur ve şereflerini kırdığımız için özür diliyoruz. Parlamento olarak özrümüzü en içten dileklerimizle kabul etmenizi diliyoruz. Yeni bir tarih yazmak için kalbimizi elimize alıyoruz. Ve bugün geçmişteki olanları hatırlıyoruz, bununla ve bu bilinç içinde ileriye adım atıyoruz.

“Bu parlamentonun geçmişteki haksızlıkları hiçbir zaman kesinlikle tekrarlamayacağı… Aborjin olan ve olmayan her kesimdeki insanların isteklerini bağdaştıran… Aborjinlerle diğer Avustralyalıların arasında eğitim, ekonomi ve sağlık standartları açısından var olan uçurumun ortadan kalktığı bir geleceğe ilerliyoruz.

“Öyle bir gelecek ki, ortada bulunan problemlerin çözümleri ele alınacak ve nerede çözümler bir değişiklik getirmemişse onun yerine yenilerini getirecek. Karşılıklı saygı içerisinde, karşılıklı çözümler için azim ve karşılıklı sorumluluğa bina edilmiş bir gelecek. Hangi öze bağlı olursa olsun, bütün Avustralyalıların eşit hakları paylaştığı ve bu güzel ülkenin geleceğini değiştirmek adına ortak paya sahip kardeşler olduğu bir gelecek.’

Avustralya’da Aborjinler toplam nüfusun yüzde 2’sini oluşturuyor. Devlet onların geçiminin yüzde 70’ini karşılıyor. Ve onlara da vatandaşlık haklarının hepsini eşit olarak tanıyor.

Beşinci kıt’adaki bu gelişmeyi görünce Türkiye’de devlet adına bütün ülke halkına yapılan haksızlıkları hatırlıyor ve geride kalan 80 küsur seneyi bu nazarla tarih süzgecinden geçirdiğimizde böyle bir özür vazifesinin bizi de beklediğini düşünüyoruz.

Yıllarca kendi halkının birçok hakkını elinden almış, hatta bazan yaşama hakkını dahi gasp edebilmiş bir sistem bütün tortuları ve kalıntılarıyla birlikte terk edilmediği ve devletimiz halkını samimiyetle kucaklamayı başaramadığı sürece huzura kavuşmamız mümkün değil. Kendi toprağında herşeye ve devlet kaynaklı onca baskıya rağmen yıllarca barış içinde yaşamış milletini iç tehdit konseptleriyle düşman ilân etmenin, gerginliği tırmandırmaktan başka neticesi olamaz. Bunu ortadan kaldırmanın tek yolu da devlet-millet kaynaşmasını gerçekleştirmekten geçer. Geçmişte yapılan ve bir kısmı hâlâ devam eden yanlışlardan vazgeçip halktan özür dilemek devleti küçültmez, milleti büyütür. Devlet millet için varsa, bu kucaklaşma daha fazla gecikmemeli.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*