Öncelikle Pakistan’daki sel mağduru kardeşlerimize buradan gıyaben geçmiş olsun der, Allah’ın kendilerine kolaylıklar getirmesini niyaz ediyoruz. Ölenlere rahmet, geride kalanlara ise acilen sağlık, sıhhat ve afiyet diliyoruz.
Peygamber Efendimiz (asm) “Mü’min mü’min için bir binanın taşları gibidir. Birbirine sımsıkı sarılırlar” buyuruyor. Böyle zor ve dar zamanlarda mü’minlerin birbirlerine sımsıkı sarılmaları ve gerekli yardımlaşmayı kendi aralarında hiç teklif ve destur konusu bile yapmadan sağlamaları imanlarının kendilerine getirdiği bir yükümlülüktür. Allah’a ve ahiret gününe iman edene yakışan davranış da böyle zor zamanlarda kenetlenmek derecesinde yardımlaşmak ve elinde avucunda ne varsa paylaşmaktır. Üstad Bediüzzaman Hazretleri “Eskide ekser İslâm filcümle aç değildi. Tenauma ihtiyar bir derece var idi. Şimdi ise ekseri açlığa düştü kaldı. Telezzüze ihtiyar izn-i şer’î kalmadı.” 1 sözleriyle tam da bu gerçeğe dikkat çekiyor. İslâm âleminde bir yerde bir afet varsa, Müslümanların tenaumu ve telezzüzü bırakarak, yani nimetler ve lezzetler içinde yüzmeyi bir tarafa bırakarak, elbirliği içinde o bölgeye derhal yoğunlaşmaları ve yardımlaşmaları imanlarının gereğidir ve emridir.
Bu konuda doğru iletişimi ve nakliyeyi sağlayan kurumlara da ihtiyaç olduğu muhakkaktır. Diyanetin geçtiğimiz Cuma günü bütün Türkiye’de başlatıp yürüttüğü yardım kampanyası bu açıdan takdire şayandır. Ama yeterli değildir. Muhtelif yardımlaşma dernekleri veya vakıfları da bu konuda inisiyatif alabilir. Yani sivil inisiyatif de bu konuda yardımlaşma ve paylaşma kampanyaları yürütebilir. Her Müslüman’ın felâket bölgesine bilfiil gidip yardımcı olması mümkün değildir. Ama her Müslüman’ın böyle sivil veya resmî inisiyatiflere katkı vermesi pekâlâ mümkündür. Bu yollar işletilebilir ve işletilmelidir. Fitrelerimizi de şüphesiz verebiliriz. Ama daha büyük yardımlara ihtiyaç olduğu anlaşılıyor. Dolayısıyla fitre ölçüsünü de aşıp, ciddî mânâda yardımlaşmaya ve paylaşmaya katkı vermemiz lâzım. Bu konuda rüştünü ispat etmiş tecrübeli ve güvenilir yardımlaşma derneklerinin çalışmalarına katkı vermek sûretiyle, felâket bölgesine yardımlarımızın ulaşmasını muhakkak sağlamalıyız.
Dipnot:
1- Sözler, (yeni), Lemaat, s. 1178.
Benzer konuda makaleler:
- Dua ve yardım zamanı
- Nur Vakfı’ndan Suriyelilere yardım
- İnsanlığın imtihanı: Haiti Depremi
- Kimse mescitten ve salâvattan korkmasın…
- Taksim’e cami, Atina’dan sonra mı?
- İslâmı, çocuklarımıza ‘çocuk dili’yle anlatabilmek
- Bizi bu yanlışlar yıktı
- Minik Kalpler İyilik Evi
- İzmir’de bir eviniz var
- Göz yaşartan yardım seferberliği
1963 Mersin Gülnar doğumlu olan Süleyman Kösmene, ilköğrenimini doğduğu köy olan Yarmasu köyünde yaptı. 1981 Mersin İmam-Hatip Lisesi; 1986 Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. Milli Eğitimin çeşitli kademelerinde öğretmenlik ve idarecilik yaptı. Yeni Asya Gazetesi Fıkıh Günlüğü köşesinde günlük yazılar yazmakta olan yazarımız, İstanbul’da yayın yapan Bizim Radyo’da ve EuroNur.tv’de programlar yapmaktadır. Evli ve üç çocuk babasıdır.
İlk yorum yapan olun