Parlak kalemler

altKöyümüzde bulunan ilkokulun son ders çıkışı, sevinçle koşardık Hadi Dayı’nin evine.

Van Gölüne nazır bir yerdeydi Hadi Dayı’nın evi. Bir ilim ve irfan yuvasıydı. Namazların birlikte kılındığı, Namaz sonrası Nur Risalelerinin okunduğu ve yazıldığı bir mekândı…

Küçük yaşlarda elimize tutuşturdukları mürekkeb ve divit uçlu kalemlerle, rahle başına oturur, Risale yazmaya başlardık. “Yaz kardaşım” derlerdi. Bizde yazardık. Rahmetli, Adilcevaz’lı Bekir Ağa’nın, köyümüze ilk defa getirdiği risalelerle tanışıklığımız, köyümüzü nurlandırmıştı. Aynı köyden olan, Nevruz Abi’nin ziyade ihlâslı, sevk ve idaresi altında, yazdıklarımız Risaleleri hâlâ saklar dururuz.Yazılan Risale formalarının akabinde, ruhumuzu bir sevinç, gönlümüzü mânevî saadet sarardı. Sonra, neşeyle oradan ayrılır giderdik.

Birinci Söz’le başlamıştı, Risale yazmalarımız ve okuyuşumuz. Uzun yıllar önce, Nur Üstadımızın ”Parlak kalemler” diyerek tasvib buyurduğu, Risale yazmalarının engin huzuru, Parlak kalemlerden sirayet etmiş olmalı ki; o çocukluk yıllarımızda ”Eskimez yazının” verdiği mânevî lezzetler unutulmazdı. Barla sıddıklarının, Medrese-i Nuriye elemanlarının, İslamköy’lu Nur kahramanlarının, mübarekler heyetinin parlak kalemlerinden süzülen Kur’ân hakikatlarının, köyümüz de neşv-ü nema bulduğu Nur tohumları yeşermeye başlamıştı. Güzel Yurdumuzun Barla’dan başlayan ve bir başından, diğer başına kadar kapsama alanına aldığı Nur’un bu kudsî ve nuranî yayılışı kâinat ve içindekilerin dikkatine mucib büyük bir hadiseydi.

Arş-ı a’zamdan, ism-i a’zamdan süzülen Kur’ân’ın senasına mazhar olan hakikatlerin özelliklerini taşıyorlardı parlak kalemler. Nur-u Kur’ân’la şahlanan parlak kalemlerin bir hususiyeti de, Nur’un satıraralarında şöyle şekilleniyordu, ifade ediliyordu: “Altı yedi senede yirmi otuz sene kadar fâtihâne iş görmüşler. Parlak kalemlerinin yâdigârları gibi, onların hizmetlerine tevakkuf etmez; onların bedeline, onların defter-i a’mâllerine hasenat yazdırıyor. Hattâ Hizb-i Nurînin öyle bir kuvvetli fütuhatı var ve öyle ehemmiyetli yerlere girmiş ki, onu neşredenler mütemadiyen çalışıyorlar hükmündedir.” (Şuâlar: 485)

Dahası;

İnsanlık âlemine kazandırdıkları mânevî değerlerin nevş-ü nemasında, parlak kalemlerin mekânları ve zaman itibariyle hadiselerin seyride manidardı. Parlak kalemlerin, parlaklıklarındaki manevî hususiyetleri, Nur’un ışığını yazmak ve yaymaktan ileri geliyordu.

Ekilen Nur tohumlarının zeminizde açtığı çiçekler parlak kalemlere, ”Maşallah” diyorlardı.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*