Peşin hükümlerinin esiri olanlar

altKafalardaki saplantılar, birçok insan ve hassaten Müslümanları esir almış durumda. Gerçeklerle değil peşin hükümlerle ve kafalardaki saplantılarla hükmetmeye çalışmak bu asırda, toplum hayatındaki en büyük yanlış ve ayıplardan birisi haline geldi!

Gerçek fikir, düşünce, olay ve ahkâmlarla değil, kafalara yerleşmiş olan sanal değerlerle uğraşmak, yanlıştan yanlışa savurulmak ve vebal altına girmek demektir. Allah korusun!

İnancın ana kaynağı, yazılı ahkâm İlâhî kelâm Kur’ân-ı Kerîm’dir. Onun bütün hükümleri sistemi, fikir, düşünce pratiğinin aynıyla tatbikçisi de Hazreti Peygamberdir(asm). İnsanların kalplerindeki gerçek inanç sistemi de bu kaynaktan aldığı bilgiler doğrultusunda oluşur.

Özellikle Müslümanların, tesbit ve kararlarında gerçek İslâmla ve inançla değil de, kafalarındaki dar kalıplarla değerlendirmeye yeltenmeleri büyük bir felâkettir.

Nur Talebeleri için de, Risale-i Nurlardaki ahkâm, tatbikat, fetva, tesbit, düşünce, tavsiye ve pratikleri bütün boyutlarıyla kavrayıp, hazmetmeden hüküm çıkarmaları çok doğru bir tatbikat olamaz. Risale-i Nurlar’da özellikle toplumu ilgilendiren her konunun, şer’i ve gerçek meşveret ortamlarında değerlendirmeden şahsî kanaat ve hislerin tesirinde açıklanıp serdedilmesi ciddî risklere dâvetiye çıkarabilir. Dünyevîliğin ve siyaset cazibesinin birçok kafaları tesir altına aldığı böyle bir zamanda peşin hüküm, delilsiz ifade ve beyanlar Allah korusun Risale-i Nuru ve aziz müellifini suiistimal etmektir. Referandum süresince bazı grupların bunu alenî ve çok yanlış olarak yaptıklarını üzülerek gördük ve yaşadık. Bu yanlış çok büyük bir vebaldir.

Fıtratın gereği, İslâmiyetin emri, Kur’ân’ın hükümleri, gerçek hukuk anlayışı bizi hüküm ve karar vermeden önce sabırlı, dikkatli, adaletli, hakkaniyetli ve istikametli olmaya zorluyor. Bu önemli nokta gözardı edilirse hatalar devam eder. Bu da keşmekeşe sebep olur.

Bu tür yanlışlara düşmemenin çarelerinden birisi, Risale-i Nurlar’ı birlikte, müzakereli ve dikkatli okumaktır. Derin bir tefekkür, sabır, bilgi kaynağına doğru yollardan ulaşma, bilgilenmeyi doğru yapma ve en sonunda yorum ve neticeye ulaşmaya çabalamaktır. Aksi takdirde, metot ve tarzdan bile olsa yapılan yanlışlar sadece şahısları değil çevremizi, cemaati, aileyi, milleti ve bütün insanlığı menfi yönde etkiler. Bu yanlış tarzlar da hakikatleri gölgeler.

Hayatın ve kâinatın bütün sırlarını en güzel şekilde açıklayan ve yaşama metodu ortaya koyan Kur’ân-ı Kerîm’in bahtiyar müntesipleri olan Müslümanlar, özellikle Nur Talebeleri çok dikkatli olmak zorundadırlar. Fikir ve görüşlerini yumuşak ve nezaketli bir üslûpla ifade etmeleri, birbirine ve çevreye örnek olmaları hakkın ve aklın gereğidir. Doğru olan da budur.

Peşin hükümler ve dar kalıplar için ünlü bilim adamı Einstein; “Peşin hükmü ortadan kaldırmak atomu parçalamaktan çok daha zordur” diyor. İşin özünü gösteren gerçek bir tesbit. İnşallah şuurlu Müslümanlar bu hatalara daha fazla düşmezler. Geçmişte düşülenler de düzeltir muhataplardan özür dilerler.

Risale-i Nur noktasında olaya bakanların çok daha dikkatli olmaları gerek. Risale-i Nurlar’daki hakikatler Üstad Bediüzzaman’a vehbi ilim olarak ilham edilmiş hakikatlerdir. Onun için Risale-i Nurlar’ı okuyanların edindikleri bilgileri aslına uygun bir şekilde makamında izah ve şerhlerini yapmalıdırlar. Yoksa, siyasî tarafgirlik, dünyevî menfaatler için şahsî hükümler amacını aşan görüşlerdir. Büyük bir vebaldir. Müslüman kitlenin bugünkü en büyük handikabı ve yanlışı ahir zaman dehşetinden etkilenen fikirlerin tesiridir. Uzun ve doğru bir araştırma ve sorgulamaya dayanmayan karar ve tesbitler doğru değildir. Gerçek bilgiye ulaşmadan kafalardaki peşin hüküm ve şablonları piyasada kol geziyor. Bu büyük bir yanlıştır, bu yanlıştan mutlaka uzak durmamız lâzımdır. Vebal ve sorumluluktan kurtulmak için çok daha dikkatli ve ihtimamla davranmak gerekiyor.

Yanlışlıklardan uzak olma ümit ve temennisiyle.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*