Peygamberimiz (asm)

Image

Rabbimizi bize tanıtan üç tane tarif edici, öğretici, muâllim vardır. Birincisi büyük kâinat kitabıdır. Ağaç gibi, tohum gibi veya yağmur gibi âyetlerle bizlere Yaratıcıyı, Cenâbı Hakk’ı tanıtmaktadır. Çünkü kâinatta bu saydığımız nesnelerde ve diğerlerinde kendilerini aşan işler ve mesajlar vardır.

İkinci muallim veya tarif edici öğretmen ise, Kur’ânı Hakim’dir. Kur’ân da beşer gücünün, tâkatinin üstündedir. Onun için Kur’ân “Gücünüz yetiyorsa bir benzerini vücuda getirin” diye cin ve inse meydan okumuştur. Bu meydan okuma hâlâ geçerlidir. Üçüncü ve son olarak da, konuşan delil dediğimiz Hatemü’l Enbiya, Peygamberlerin sonuncusu Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa’dır (asm). Peygamberimizin bir diğer önemli özelliği de kâinatın, ahiretin, cennetin onun yüzü suyu hürmetine yaratılmış olmasıdır. Peygamberimizin (asm) en büyük özelliklerinden birisi, bütün insanlığa gönderilmiş olmasıdır. Yani dâveti umumidir. Bir anlamda zemin yüzü bir mescit, Mekke Mihrap, Medine bir minber, o büyük delil olan Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa (Aleyhisselatü Vesselam) bütün ehli imana imam.1 Bütün insanlara hakkı ve hakikatı anlatan, ders veren hatip. Bütün peygamberlere reis. Umum evliyalara seyyid, efendi. Ayrıca bütün peygamber ve evliyâların teşkil ettiği bir manevî halkanın zikirbaşı, serzâkiri.

Peygamberimiz (asm) kâinata, dünyaya ve de insanlığa mana kazandırmıştır. Çünkü çoğu insan yeryüzüne niçin geldiğini, nereden geldiğini, nereye gittiğini veya varlık sebebini doğru dürüst bilememektedir. Bu sorulara ikna edici cevapları yine Allah Resulü (asm) vermiştir. Allah’a ibadet etmek için yaratıldığımızı, Âdem babamızın memleketi Cennetten geldiğimizi beyan etmiştir. Ahirete, cennet ve cehennemin yer aldığı ebedî bir yurda gittiğimizi; iman sayesinde saadet saraylarına aday olduğumuzu beyan etmiştir. Varlık sebebimiz ise, Allah’a dost ve muhatap olup, zeminin halifesi olmamızdır. Cenâb-ı Hakk’ın Esmai Hüsnasının, yani güzel isimlerinin yansıması olduğumuzu bizlere hatırlatmıştır. Bu şekilde dünya umumî bir ağlama yeri olmaktan kurtulmuştur. Dünyanın Allah’ı anma veya zikir yeri olduğunu belirtmiştir. Çünkü yeryüzü Allah’ın mektup ve kitabıdır. Onu iyi okumalıyız. Yine ahiretin dünyada kazanılacağı bir mekân olduğunu bizler öğüt vermiştir.

Peygamberimiz (asm) duâsında: “Ey bizi nimetleriyle perverde eden sultanımız! Bize gösterdiğin numunelerin ve gölgelerin asıllarını, membalarını göster; ve bizi makarrı saltanatına celb et. Bizi bu çöllerde mahvettirme; bizi huzûruna al, bize merhamet et. Burada bize tattırdığın leziz nimetlerini orada yedir. Bizi zevâl ve teb’îd ile tâzib etme. Sana müştak ve müteşekkir şu mutî raiyyetini başıboş bırakıp idâm etme” diye yalvarıyor.2

Allah’ım! Senin rahmet ağacının en hoş, en lâtif, en şerefli, en mükemmel ve en güzel meyvesi olan ve de âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz Hz. Muhammed (asm) hakkı için bizleri bağışla. Ya Rab! Seçtiğin Peygamberin hürmetine bizleri, anne ve babamızı cehennem ateşinden koru. Bizlere acı. Bizleri ve anne ve babamızı iyilerle haşret; doğrularla cennetine koy. Cennette Peygamberimize yakın komşu eyle. Duâlarımızı kabul buyur. Âmin.

Dipnotlar:

1- Sözler, Bediüzzaman Said Nursî, 19. Söz, Sayfa: 370371, 1. Reşha, Yeni Asya Neşriyat.

2- Sözler, Bediüzzaman Said Nursî, 10. Söz, Sayfa: 88, 5. Suret, Yeni Asya Neşriyat.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*