Rahmetin cisimleşmiş hâlidir analar

Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin ‘yağmur’ için ‘rahmetin katreler hâlinde tecessüm etmiş şeklidir’ demesi gibi, analar da âciz yavruların başında taraf-ı İlâhîce hâzır edilmiş rahmetin mücessem hâlidirler.

Daha dünyaya gözlerimizi ilk açtığımızda, hatta daha açmadan “rahm-ı mâder” denilen o “şefkat yatağı”nda bizlerin Rabb-i Rahîmimiz tarafından eşsiz bir şekilde merhametle terbiye edilmesi fiiline bizzat mazhar olanlardır onlar.

Hayvanî, insanî bütün valideler bu açıdan Rahmetin ayrı bir tecelligâhıdırlar.
Rahmet Peygamberi (asm), onların şefkatleriyle ilgili olarak şöyle buyurur:

“Şüphesiz Allahu Teâlâ gökleri ve yeri yarattığı gün, yüz rahmet de yaratmıştır. Her bir rahmet, gök ve yerin arasını doldurur. Bunlardan bir tanesini yeryüzüne indirmiş. Bu tek rahmet sayesinde anneler yavrularına, vahşî hayvanlar, kuşlar birbirlerine şefkat beslerler.” (Camiü’s-Sağir, 995.)

Evet, İlâhî Rahmetin böylesi müstesna bir tecellîsine mazhar olan annelerin hukuku da elbette apayrı bir konumda olacaktır. Nitekim yine bununla ilgili olarak, hayvanlar içerisinde rahmetin ayrı bir cilvesine mazhar olan kedilere beslediği özel sevgisinden dolayı bizzat Resûl-i Ekrem (asm) tarafından “Ebû Hüreyre” (Kedicik Babası) ünvanıyla isimlendirilen ve daha ziyade o isimle anıla gelen Abdurrahmân İbnu Sahr şöyle rivayet ediyor:

“Bir adam gelerek: ‘Ey Allah’ın Resûlü! İyi davranıp hoş sohbette bulunmama en ziyâde kim hak sâhibidir?’ diye sordu. Hz. Peygamber Aleyhissalâtu Vesselâm: ‘Annen!’ diye cevap verdi. Adam: ‘Sonra kim?’ dedi, Resûlullah Aleyhissalâtu Vesselâm ‘Annen!’ diye cevap verdi. Adam tekrar: ‘Sonra kim?’ dedi Resûlullah Aleyhissalâtu Vesselâm yine: ‘Annen!’ diye cevap verdi. Adam tekrar sordu: ‘Sonra kim?’ Resûlullah Aleyhissalâtu Vesselâm bu dördüncüyü: ‘Baban!’ diye cevapladı.” (Buhârî, Edeb 2; Müslim, Birr 1, [2548])

Rahmet Peygamberi’nin (asm) üç defa “Annen!” cevabını vermesi, elbette onların hukukunun ne derece öncelikli olduğunu göstermektedir. Yine onun (asm) “Cennet annelerin ayakları altındadır” demesi de, bizler için önemli bir mesajdır. Anneler, ‘Cennet’ denilen ‘Sonsuz Rahmet Diyarı’nın da önemli bir vesilesidirler.

Kim ki, annesinin ve babasının hak ve hukuklarını gözetir, âyet-i celîlede buyrulduğu gibi: “Ey Rabbim, nasıl onlar beni küçükken besleyip büyüttülerse, Sen de onlara öylece merhamet buyur” (İsra Sûresi: 17/24) misâli duâlarla daima yâdında bulundurursa, inşâallah dünya ve ahirette ‘bahtiyarlar zümresi’nden olacaktır.

Rabbimizin Kur’ân’da (Lokman: 31/14) Zâtından hemen sonra kendilerine şükretmemizi istediği “anne-babalar”la ve onların haklarının önemiyle ilgili ne kadar yazsak tam olarak ifade etmekten aciz kalacağımız aşikârdır. İyisi mi yine, her namazda okuduğumuz o “Kur’ânî duâ”yla sonlandıralım yazımızı: “Rabbena’ğ-firlî veli valideyye veli’l-mü’minîne yevme yekûmu’l-hisâb. / Ey Rabbimiz! Hesabın görüldüğü günde beni, anne-babamı ve bütün mü’minleri bağışla. [Âmin]” (İbrahim Sûresi: 14/41)

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*