Rant hırsı İlahî düzeni bozunca…

Doğu Karadeniz’i bir kez daha vuran sel ve heyelân felâketi, bu defa özellikle Giresun-Dereli’de evvelce görülmemiş boyutta hasara yol açtı. Sel sularının sürüklediği taş ve kaya parçaları ilçeyi tam bir harabeye çevirdi.

Şok devam ederken, afet bölgesine giden bakanlar “Böylesini şimdiye kadar hiç görmedik” diyerek şaşkınlıklarını dile getirdiler.

Yine bakanların ve iktidar partisi sözcülerinin şöyle beyanları oldu: “İklim değişiyor. Bu boyuttaki bir afet karşısında süper devlet de olsanız birşey yapamaz, çaresiz kalırsınız.”

Peşinden, vatandaşlara her zaman tekrarlanagelen “Dere yatağına ev yapmayın, tedbirinizi alın” gibisinden öğütleri tekrarladılar.

Ve bunlar tepkilere yol açtı. Özellikle “Bu afetin yapılaşmayla ilgisi yok, toprak suya doyduğu için oldu” beyanı çok tepki çekti.

Uzmanlar ve çevreci örgütler, yıllardır seslendiregeldikleri uyarıları bir kez daha ve bu defa daha kuvvetli vurgularla tekrarladılar:

120 bin derenin denize aktığı bölgede yapılan ikazlar dikkate alınmadan inşa edilen sahil yolu, rastgele yapılan diğer yollar, açılan yüzlerce taş ocağı, maden aramaları, HES’ler, hafriyat molozlarının derelere yığılması… ile çevre tahrip edildi. Bitki örtüsüne çok zarar verildi. Dere ve nehirlerin önü kesildi. Dere yatakları ve deniz kenarları dolduruldu…

Çıkış noktası büyük ölçüde rant hırsı olan bu listede yapılanlar ve burada zikredilmediği halde aynı sonucun doğmasında etkili olan diğer sebepler, Yaratıcımızın çevre ve tabiata koyduğu İlahî denge ve düzeni bozdu.

Yıllardır atmosfere salınan zehirli gazlar, küresel ısınmayı tetikleyen faaliyetler, ormanlar başta olmak üzere bitki örtüsünün tahribiyle iklimin bozulması yağış düzenini etkileyip alışılandan çok daha yoğun ve ağır yağışları beraberinde getirdi. Bu yağışlarla dolup taşan dere ve çaylar, beton yapılarla kuşatılıp işgal edilen ve daraltılan yataklarına sığmayıp taştı.

Önlerine katılan herşeyi sürükleyip götüren seller toprağı da harekete geçirip heyelânları tetikledi. Yollar, binalar, araçlar, iş makinaları çamur, taş ve kaya yığınlarının altında kaldı.

Aniden bastıran ve yükselen su baskınlarına bir anda yakalanan insanlar, akıntıya kapılıp azgın sel dalgaları arasında kaybolup gitti.

Tek çözüm, bu tahribatın bir an önce durdurulması, tamiri ve ardından çevreyle barışık, uyumlu bir anlayışla yola devam edilmesi.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*