Risale-i Nur aynı zamanda vehbi ilmin de tezahürüdür

Risale-i Nur’un, kesbi ilmin yanında, aynı zamanda Vehbi ilimle yazıldığını gösteren yüzlerce delil vardır. Önemlilerinden bir kaç maddesini sıralayalım:

1-On iki, altı, dört, bir saatte, hatta on dakikada yazılan Risale var.”1

2-Öyle şartlarda yazılır ki, gülle atışları altında katibi Habip’e “Defteri çıkar” diyerek, at üstünde yazdırmış.”2-Bediüzzaman Emirdağ Lâhikası, II, 218.

3-Onlarca sene sonra keşfedilebilecek öyle sırlardan, sosyal ve teknolojik keşiflerden haber verir ki, beşer bunları düşünemez.

4-Kendi yazdığı eserlerden bazılarını 100, 300, 400 defa okuması ve istifade ettiğini söylemesi…

5-Bediüzzaman’ın bir ekrana bakar gibi hızlı hızlı söylemesi ve katiplerin yazması. Ki, “Bu makamda perde indi, yazmaya izin verilmedi. Başka zamana tehir edildi.”3 ifadelerinden de anlaşılıyor.

Evet, Risale-i Nur’da sıkça geçen şu tabirler de aynı zamanda ilhamın eseri olduğunu gösterir:

“İmanî hakikatlerini yazmaya şiddetli bir ihtar-ı gaybî hissettim.”4

“Şimdi beyanına iznim olmayan üç sebep için mecbur oldum…”5

“İkinci sebep: Yazmaya izin olmadığından yazılmadı…”6

“En sıkıntılı bir hâlette bu Onuncu Mesele yazdırıldı.”7

● Usandıracak diye çekiniyordum. Fakat bana yazdırıldı diyebilirim. Her neyse, sadede dönüyorum.”8

● Müdafaa olup onları susturacak diye bize yazdırıldı zannediyorum.”8

● Demek ihtiyaç var ki öyle yazdırıldı.”9

● Daha var; fakat şimdi bu kadar yazdırıldı.”10

● Başlarken, ihtiyarım haricinde olarak uzun yazdırıldı. Hikmetini de anlamadık, belki bir hikmeti vardır.”11

● İhtiyaca ve hâl-i âleme göre yazdırıldığına bence asla şüphe kalmamıştır.”12

● Bu müdafaa onları susturacak diye bize yazdırıldı zannediyorum.”13

● Kur’ân-ı Kerîmin feyzinden kalbime doğan füyuzâtı yanımdaki kimselere yazdırarak birtakım risaleler vücuda geldi. Bu risalelerin heyet-i mecmuasına “Risale-i Nur” ismini verdim.” (Bediüzzaman Said Nursî, Şualar, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 426.)

Dipnotlar:
1-Bediüzzaman Said Nursî, Kastamonu Lahikası, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 149.
2-Bediüzzaman Emirdağ Lâhikası, II, 218.
3-Bediüzzaman, Şualar, s. 245. ifadelerinden de anlaşılıyor.
4-Bediüzzaman, Şualar, s. 536.
5-Bediüzzaman, Mektubat, s. 371.
6-Bediüzzaman, Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 167
7-Bediüzzaman, Sözler, s. 425.
8-Bediüzzaman, Lem’alar, s. 242.
9-Bediüzzaman, Şualar s. 275.
10-Bediüzzaman, Kastamonu Lahikası, s. 180.
11-Bediüzzaman, Kastamonu Lahikası, s. 54.
12-Bediüzzaman, Barla Lahikası, s. 26.
13-Bediüzzaman, Tarihçe-i Hayat, s. 376.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*