Risale-i Nur, bu asrın ilmî bir mürşidi

altAziz, Sıddık ve Fedakâr ve Vefakâr Kardeşlerim ve Hizmet-i Kur’âniye ve İmaniyede Kuvvetli ve Kıymetli ve Çalışkan ve Muktedir Arkadaşlarım!

Bu dünyada benim için medar-ı teselli sizlersiniz ve hakkınızda büyük ümitlerimi doğru çıkardınız. Cenâb-ı Hak, sizden ebeden razı olsun, âmin.

İrsâlâtınız ve bilhassa Onuncu Söz buraya o derece faide verdi ki, her bir sahifesine mukabil, elimden gelseydi büyük bir hediye verirdim. Çoktan beri göremediğim için, ben hangisini okursam, “En birinci budur” derdim; ötekine bakardım, “Bu birincidir.” Daha öbürüsüne baktıkça, hayret ederek kat’î kanaatim geldi ki, Risaletü’n-Nur’un kitapları birbirine tercih edilmez. Her birinin, kendi makamında riyaseti var ve bu zamanı tenvir eden bir mu’cize-i maneviye-i Kur’âniyedir.

Evet, bu asrın ehemmiyetli ve manevî ve ilmî bir mürşidi olan Risaletü’n-Nur hey’et-i mecmuası, sair şahsî büyük mürşidler gibi kendine muvafık ve hakikat-i ilmiyeye münasip olarak, birkaç nevide ve bilhassa hakaik-ı imaniyenin izharında, intişarında azîm kerametleri olduğu gibi; üç keramet-i zâhiresi bulunan Mu’cizat-ı Ahmediye, Onuncu Söz ve Yirmi Dokuzuncu Söz ve Âyetü’l-Kübra gibi çok risaleleri dahi her biri kendine mahsus kerametleri bulunduğunu çok emareler ve vakıalar bana kat’î bir kanaat vermiş. Hatta sekeratta bulunan talebelerine imanını kurtarmak için bir mürşid gibi yetiştiğine müteaddid vakıalar şüphe bırakmıyor. “Bir saat tefekkür, bir sene ibadet-i nafile hükmünde…” Bir misali, Nurun Hizb-i Ekber’idir diye müşahede ettim ve kanaat getirdim.

Kastamonu Lâhikası, mektup no: 4, Y. Asya Neş.-2017, s. 32

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*