Risâle-i Nur dersi dinlerken nelere dikkat edilmeli?

Risâle-i Nur dersi okuyanların dikkat etmesi gereken usûl ve kurallar kadar, dinleyenlerin de uymaları gereken usûl ve esaslar vardır.

Çünkü Risâle-i Nur dersleri Kur’ân’ın mânevî bir mu’cizesi ve hakîkatlerinin taallümüdür. Kur’ân’dan mülhem hakaik-i kutsiyelerdir. Hem okuyanlar, hem de dinleyenler o edviye-i Kur’âniyenin vakarına münasip etvar ve ahvâle uygun davranmalıdır. Bu girizgâhtan sonra Risâle-i Nur derslerini dinleyenlerin de, tesbit edebildiğimiz şu esaslara uymalarının uygun olacağı kanaatindeyiz.

1. Peygamber Efendimiz (asm) “İlmin tâlibi (talebesi), Rahman’ın tâlibidir. İlmin tâlipçisi, İslâm’ın rüknüdür. Onun ser-ü mükâfatı, Peygamberlerle beraber verilir.”1 buyurmuşlardır. Risâle-i Nur derslerinin okunduğu mekânlar da ilmin tâleb edildiği, Rahman’ın tâlib olunduğu yerlerdir. Risâle-i Nur derslerini dinleyenler de mânen bu ruha uygun vaziyette olmalıdır. Çünkü mükâfatları peygamberlerle birlikte verilecektir. Ayrıca ilim tâlebi için ciddî ve ihlâslı bir gayret içinde olmak lâzımdır.

2. Risâle-i Nur, Kur’ân’ın kudsiyetine haiz eserler olduğu için, ondan âzamî istifade etmek niyet ve kastı ile derslere katılmak gerekir. Okuyana değil, okunan hakîkatlere muhatap olunmalıdır. Şahsa takılmak ve itiraz kapıları açmak nefsin bir hilesi ve arzusu olabilir. Nefse bu kapıyı açmamak lâzımdır. Risâle-i Nur derslerinin daha verimli olması için tekliflerimizi meşrû zeminlere taşıyabilir ve meseleyi şahsîlikten çıkarıp meşverete havale edebiliriz.

3. Risâle-i Nur’a muhatap olanlar ihtiyacını tam hissetmeli, maddî ve mânevî ihtiyaçlarına Kur’ânî tiryaklar olduğuna inanarak dersleri dinlemelidir. Derste huşu içinde olunmalı, pürdikkat davranılmalıdır. Çünkü kendi dersini ihmal eden, başkasına faydalı olamaz. Öyleyse Risâle-i Nur derslerinden öncelikle şahsî istifademizi sağlayacak mânevî ortamı hazırlamalıyız. O mânevî ahvâle zarar verecek etvâr ve ef’allerden uzak durmalıyız.

4. Risâle-i Nur derslerini kendi nefsimizi muhatap kabul ederek dinlemeli ve bu derslere muhtaç olduğumuzu bilmeliyiz. “Bir saat tefekkür, bir sene nâfile ibadetten daha hayırlıdır.”2 sırrında, küllî bir ubudiyet bulunduğundan; bazan bir saat tefekkür bir sene ibadet hükmünde olduğunu beyan edip tefekküre azîm teşvikat yaptığı cihetle ve Risâle-i Nur’un bir bürhan-ı enveri.. ve bir vird-i a’zamı ve ekberi.. ve bir misal-i musaggarı.. ve fikrî bir zikr-i muazzam ve imanî bir ilm-i muhteşem olduğunu aynelyakîn bilerek dinlemeliyiz. “Elhasıl: Ne ararsak, hep Risâletü’n-Nur’da güneş gibi görünüyor. Risâletü’n-Nur şakirtleri dikkat etseler, daha bu fâni âlemde iken livâü’l-Hamd-i Ahmedî (aleyhissalâtü vesselâm) altında bulunduklarını inayet-i Hakla anlarlar.”3

5. “Risâle-i Nur, sair ilimler ve kitaplar gibi okunmamalı. Çünkü ondaki iman-ı tahkikî ilimleri, başka ilimlere ve maariflere benzemez. Akıldan başka çok letâif-i insaniyenin kut ve nurlarıdır.”4 “Hem insan yalnız akıldan ibaret değildir; kalb, ruh, sır ve vicdan gibi mânevî lâtîfe ve cihazata da mâliktir. Aklınız, her bir mesele-i imaniyeyi birinci okuyuşta hakkıyla kavrayamasa da kalb ve ruh ondan hissesini alır.”5 Görüldüğü üzere Risâle-i Nur dersleri sadece akla hitap etmiyor. “Risâle-i Nur’un gıda ve taam hükmündeki hakîkatlerinden hem akıl, hem kalb, hem ruh, hem nefis, hem his, hisselerini alabilir. Yoksa, yalnız akıl cüz’î bir hisse alır, ötekiler gıdasız kalabilirler.”6 Öyleyse Risâle-i Nur’u dinlerken bütün lâtifelerimize hitap ettiğini bilerek dinlemeliyiz.

6. Risâle-i Nur derslerine her kademeden insan katılabilir. İman ve Kur’ân dersinde dost ve düşman tefrik edilmez. “Çünkü iman dersi için gelenlere tarafgirlik nazarıyla bakılmaz. Dost-düşman, derste fark etmez.”7 Öyleyse derslere katılan herkes istidadı ve ihtiyacı nispetinde istifade edebilir. Dersler dinlenirken müteyakkız olunmalı ve dersi okuyan kişilere dinlerken yardımcı olunmalıdır. Ayrıca Risâle-i Nur’a “Konuşan yalnız hakîkattır, hakaik-i Kur’âniyedir.” diye muhatap olunmalı ve öyle dinlenmelidir. Kâinatta bu hakîkatlerden daha büyük bir mesele olmadığı şuuru içinde olunmalıdır.

7. Risâle-i Nur dersleri hatırla ve zoraki dinlenilmemeli. İnsan “Sağ ve sol iki tarafından dehşetli, derin iki yara ile yaralı”8 olduğunu bilmelidir. Risâle-i Nur derslerini dinlemenin “o iki müteaffin yaraların, iki güzel kokulu gül-ü Muhammedî (asm) denilen lâtîf çiçeğe inkılâb” edeceği bilinmelidir. “Ve o iki yara ise, birisi müz’iç ve hadsiz bir acz-i beşerî, diğeri elîm, nihayetsiz bir fakr-ı insanîdir.”9 Bu sır içindir ki Risâle-i Nur derslerine muhatap olanlar bu iki yarasını bilmeli ve tedavisi için sırr-ı ihlâs ile bu edviye-i Kur’ânîyeyi istimal etmelidir.

8. Dersi dinlerken ders okuyan kişinin yüzüne bakılmalı, gereksiz ve lüzumsuz davranışlar yapılmamalı, okuyanın moralini ve şevkini bozacak hareketlerden kaçınılmalıdır. Dersten âzamî istifade etmek için gayret sarf edilmeli; konuşma, dolaşma, gezme vb hareketlerden uzak durulmalıdır. Dinleyiciler, şahsî işleri ile ilgilenmemeli, dersin ahengi bozulmamalıdır.

9. Risâle-i Nur dersini okuyan kişiyi zora sokacak ve dersin insicamını bozacak soru sorma gibi müdahalelerin doğru olmadığı; daha münasip vakitlerde ilgili suallerin tevcih edilmesinin uygun olacağı bilinmelidir.

10. Ders okuyana dışarıdan müdahale yapılmamalı, hem okuyan hem de dinleyenler faziletfuruşluk ihsas eden hallerden kaçınılmalı, şahsî ve fevrî düşünceler devreye sokularak nazarlar Risâle-i Nur dersinden başka bir noktaya çevirilmemelidir.

Dipnotlar:
1- Me’hazler: El-Feth-ül Kebir 2/211; Kenz-ül Ummal hadîs no: 28729.
2- el-Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 1:310; Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn, 4:409.
3- Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 303.
4- Age, s. 298.
5- Nur’un İlk Kapısı.
6- Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 298.
7- Emirdağ Lâhikası-II, s. 545.
8- Sözler, Yedinci Söz, s. 53.
9- Sözler, Yedinci Söz, s. 54.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*