Risale-i Nur hizmeti ve Yeni Asya

Kâinatta en yüksek hakikat imandır, en birinci vazife ise imana hizmettir.

İman ilmi ilimlerin şahı padişahıdır. Risale-i Nur bize tahkiki olan imanı kazandırıyor. Kur’ân-ı Kerîm’in bu zamana bakan âyetlerinin tefsiri olan bu eser külliyatı hem kendi imanımızın kurtulmasına hem de başkalarının imanlarının kurtulmasına sebeb oluyor. Risale-i Nurlar’ı anlayarak okuyan bir kişi zamanın âlimi mertebesine yükseliyor. “İnsanın bu dünyaya gönderilmesinin hikmeti ve gayesi; Hâlık-ı Kâinat’ı tanımak ve ona iman edip ibadet etmektir“ olan hakikatini idrak ettiriyor. İman hakikatlerini kendimizde yerleştirmekle ahiret yolculuğunda lâzım olan saadet anahtarını kazandırıyor.

Risale-i Nur fen ve din ilimlerini içine alan bu zamanda ihtiyacımız olan her şey bu Külliyattadır. Her sınıf ve her yaşta kişilerin rahatlıkla anlayabileceği bu eserleri okumaya herkesin ihtiyacı var. Ölümün mahiyetini, ahiret hayatının varlığının ispatını, dünyanın bir misafirhane olması ve insanın vazifesinden, nereden geldik nereye gidiyoruz, vazifemiz nedir gibi merak edilen ve aklımıza gelen müsbet ilim sorularının cevaplarının yer aldığı eserler hazinesidir. Yaratıcımızı ve bizden isteklerinin ne olduğunu bildiren bu eserleri okumak, yazmak, anlamak, anlatmak ve kendi malı gibi sahiplenmek her aklı başında olan insanın vazifesidir.

Risale-i Nurlar’ın her birisi Kur’ân caddesinin Nurlar’ı olup, yollarımızda ışık oluyor. Risale-i Nur’la bir miktar meşguliyet ilim talebesi mertebesini kazandırıyor. İlim talebesinin uykusu dahi ibadet oluyor. Kabul ederek okuyanın ve yazanın maişetinde kolaylık, kalbinde ferahlık, rızkında bereket, işlerinde muvaffakiyet gibi dünyevî pek çok faydalar kazandırıyor. Risale-i Nur da bazı dersler var ki, hem ilim, hem ibadet, hem tefekkür oluyor, aklı ruhu, kalbi gıdalandırıyor. Risale-i Nur, “Müslümanlara iman cihetinde hizmet, kalemle ilmi tahsil, bir saati bir sene ibadet hükmüne geçen, tefekkürî olan bir ibadeti, Risale-i Nur Talebelerinin has duâlarına hissedar olmak, ehl-i dalâlete karşı manen mücahede ve Üstadına neşr-i hakikat cihetinde yardım suretiyle hizmet etmek” gibi ibadetleri elde ettiriyor.

Kur’ân âyetlerinin de işaretiyle, “imanla kabre girmeyi ve bütün şakirdlerin manevî kazançlarına, Nur dairesindeki şirket-i maneviye sırrıyla, umum onların hasenatlarına hissedar olmayı da kazandırmaktadır…” Saymakla bitmeyen dünyevî ve uhrevî faydalarından bizleri hissedar ettiriyor. İki dünya saadetini kendi sadık ve sebatkâr şakirdlerine kazandıran bu eserleri okuyup neşretmekle “herbir hakikî, sadık ve sebatkâr şakirdini amelce binler adam hükmüne getirdiğini; o hâlis şakirdler ehl-i saadet ve ashab-ı Cennet olacaklarının müjdesini vermektedir”.

Böylesine mühim kazançları kaybetmemek için Risale-i Nur’u, elimizden geldiğince okumak, yazmak, yaşamak ve neşrine çalışmalıyız. İman kurtarmak vazifesini kendimize en önemli ve birinci vazife bilmeliyiz. Vazife-i fıtratım diyerek şevkle gayretle bu Nur dâvâsını omuzlamak her bir Nur Talebesinin borcu olmalıdır.

Günümüzde bu vazifeyi en güzel, doğru, istikametli yapan Yeni Asya Neşriyatı, gazete ve dergileriyle hizmetlerini tebrik ediyor ve hizmetlerinin devamını bekliyoruz.

Neşriyat hususunda her türlü imkânları Rabbimin kolaylaştırmasını diliyoruz. Bu hizmeti omuzlayan kardeş ve ağabeylerimize duâlar ediyoruz.

Nursena Demir

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*