Risale-i Nur içtimâî reçeteler de sunar

altÇağdaş bir Kur’ân tefsiri: Risale-i Nur…

Risale-i Nur, “iman, hayat, şeriat” esaslarını tecdid etmek için yazılmıştır. Bu üç vazifenin en önemlisi, elbette iman vazifesidir. Önce imanı takviye eder, ondan sonra diğer vazifeler gelir. Risale-i Nur Kur’ân’ı tarif ederken, “hem bir kitab-ı zikir ve iman ve fikir, hem bir kitab-ı şeriat ve hikmet ve irşad gibi, çok kitapları ve ayrı ayrı dersleri tazammun ederek..” diye devam eder. Burada Kur’ân’ın bir şeriat, yani ibadetin yanı sıra aynı zamanda muamelat ve içtimaiyat kitabı da olduğu ifade edilir. Kur’ân, Allah ile kul arasındaki ilişkileri düzenlerken, kul ile kul arasındaki ilişkileri de düzenler. İnsanların bir arada, huzur ve düzen içinde nasıl yaşayacaklarını da kurallara bağlar. Kul hakkı, hürriyeti adalet ve yönetim tarzı ile ilgili esasları da belirler. İşte Risale-i Nur da Kur’ân’ın içtimaî hükümlerini zamanın anlayışına ve ihtiyacına göre izah eder.

Bediüzzaman Hazretleri “Benim hakîkî vazîfem, neşr-i esrâr-ı Kur’âniyedir.” der ve “Bu memleketle, hamiyet-i İslâmiye noktasından alâkadarım” tesbitini aktarır.

Asrın müceddidi olan Bediüzzaman Hazretleri, iman ve ibadet konusunda olduğu gibi, içtimaî alanda da vazifelidir. Bu vazifesini şu ifadesi ile belirtir: “Evet, bu zamanda hem imân ve din, hem hayat-ı içtimâî ve şerîat, hem hukuk-u âmme ve siyâset-i İslâmiye için gayet ehemmiyetli bir müceddid ister.”

Müceddid-i ahir zaman olan Bediüzzaman, siyâset âleminde, diyanet âleminde, saltanat âleminde, cihad âleminde ve hayatın bütün alanlarında vazifeli olduğu bilinmektedir. Ümmetin ve insanlığın içtimâî ve siyâsî hayatına taalluk eden noktaları Kur’ân ve sünnetten ortaya koymuş, asrın içtimâî hastalıklarını da teşhis etmiş ve tedavisi için reçeteler hazırlamıştır.

İslâm’ın yüksek siyasetini de asrımızın gündemine taşıyan Bediüzzaman Hazretleri müceddid-i ahirzaman olarak “ Siyâset-i âliye-i İslâmiye” prensiplerini de Risâle-i Nur’da ortaya koymuştur.

Böylece ümmetin istikbale ait çıkış reçetesini hem itikadî, hem imânî, hem İslâmî, hem de içtimâî ve siyâsî olarak Kur’ân ve sünnetten ilhâmen tefsir etmiştir. Ancak Risâle-i Nur’da her meseleyi kendi konumu ve durumu çerçevesinde değerlendirmek gerekir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*