Risâle-i Nur ne kazandırıyor?

“Risâle-i Nur, kendi sadık ve sebatkâr şakirtlerine kazandırdığı çok büyük kâr ve kazanç ve pek çok kıymettar neticeye mukabil fiyat olarak, o şakirtlerden tam ve halis bir sadakat ve daimi ve sarsılmaz bir sebat ister.” 1

Risâle-i Nur’un bize neler kazandırdığını özetlersek:

* İman esaslarını ispat ve izah eder. On beş senede kazanılan ilmi, on beş günde kazandırabilir. İmân ve İslâm şartlarını, hakikatlerini kesin delillerle ispat ederek bizi şüphe ve vesveselerden arındırır. Ruh, duygu (kalb, zihin) ve beden yapımızın imân ve İslâm şartlarına göre dizayn edildiğini; rahat, huzûr ve gerçek mutluluğun bunlara bağlı olduğunu iki kere iki dört eder derecesinde kesin belgelerle ispat eder.

* İslâm şartlarını ispat ve izah eder.

* İslâm ahlâkını, hakikatlerini izah ve ispat eder.

* İman, İslâm ilimlerini tecdid eder.

* Kur’ân dilini öğretir.

* İnsanı psiko-biyo-fizyolojik ve manevî açıdan tahlil eder. Psikoloji, sosyoloji, pedagoji dahil bütün İslâmî ve sosyal ilimleri ele alır. Meseleleri Ehl-i Sünnet çerçevesinde, hepimizin anlayacağı ve kavrayacağı tarzda izâh ettiği gibi, ibâdetlerin hikmet ve güzelliklerini, maddî-mânevî faydalarını, ferd, âile ve toplum hayatındaki fonksiyonlarını; psiko-sosyolojik tarzda izâh ve ispat eder. Hülâsa, Kur’ân ve Sünnet’in binlerce sırrını açmakta, tılsımını çözmekte, nüktelerini izâh etmektedir.

* Dalâlet/sapıtmışlık cehaletten gelse, izâlesi kolaydır. Fakat, dalâlet fenden ve ilimden gelse, izâlesi müşküldür. Risâle-i Nur, şu zamanda, dalâlet zındıkasını dağıtan,2 onların açtığı yaraları tedâvi eden kelâmî bir tiryak/ilâç hükmündedir.
Felsefecilerin ve tabiatperestlerin, tabiatla inkâr ettiği Allah’ı, tabiat ile ispat ve izah ediyor! Şüphe ve vesveseleri yok ediyor. En muğlak, en kapalı, en çetrefilli felsefî, tasavvufî ve Kelâmî meseleleri izah ile açıklıyor.
Zira, Risâle-i Nur, yalnız cüz’î/basit bir tahribâtı, küçük bir evi tâmir etmiyor. Bütün insanlığı ilgilendiren genel bir tahribâtı ve İslâmiyeti içine alan dağlar büyüklüğünde taşları bulunan bir kaleyi tâmir ediyor. Yalnız özel bir kalbi ve has bir vicdânı düzeltmeye çalışmıyor. Bin seneden beri biriktirilen bozucu felsefî akım ve cereyanlarla dehşetli yaralanan insanlığa ait genel bir kalbi ve düşünceleri tamir ediyor. Herkesin ve özellikle inançlı halk tabakasının dayanak noktası olan İslâmî esasların, düşüncelerin, hüküm ve ibâdetlerin kırılmasıyla, bozulmaya yüz tutan genel vicdânın geniş yaralarını Kur’ân’ın mu’cizeleriyle ve îmânın ilâçlarıyla tedâvi etmeye çalışıyor. 3

Dipnotlar:

1- Kastamonu Lâhikası, s. 88/163.
2- Mektûbât, s. 26-27.
3- Sözler, s. 709.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*