Risale-i Nur okunurken gülmek yakışmaz

Risale-i Nur eserleri, ihtiva ettiği konular itibarıyla, ciddiyeti gerektiren eserlerdir. İmanî ve içtimaî konuları içinde barındıran Risale-i Nur okunurken, insanları güldürmeye veya izah edilirken, komiklik yapmaya, ilgi çekmek için işi sulandırmaya gerek yoktur.

Maalesef görüyoruz ki, bazı mekânlarda bu sohbetler bir eğlence unsuruymuş gibi gösterilerek ve Risale-i Nur’a daha çok cezbeder düşüncesiyle, bir takım argo sözcükler sarf edilerek, bunun da komik olduğu düşünülerek, sohbetler düzenleniyor ve bu sohbetler de sosyal medyada paylaşılıyor.

Gördüğümüz kadarıyla, bir şahıs ders kürsüsüne oturuyor. Karşısında onlarca genç ve onu sosyal ortamda takip eden insanlar var. Açıyor Risaleyi. Kitabın ortasına, o an anlatacağı birşeyler yazılı bir kâğıt koyuyor ve başlıyor anlatmaya. Okumaya değil, anlatmaya. Anlatılan konu namaz, ancak karşısındakiler kahkahaya boğulmuş durumdalar. Konu namaz, ancak anlatılan şey Risale’den değil, artık o an aklına ne geldiyse onu anlatıyor. Sonra buna Risale-i Nur sohbeti diyorlar.

Bu durum izleyenler açısından çok cazipmiş gibi görünse de, aslında tam bir yozlaşma ve tefessühden ibarettir.

Risale-i Nur okunurken dikkat edilecek esaslar vardır.

Bunları şöyle sıralayabiliriz:

– Risale-i Nur’u okurken, biz sadece yansıtıcı olmalıyız. Ayna olmalıyız, güneşin yerine geçmemeliyiz.

– Risale-i Nur’da zaten herşey açıkça ifade edilmiştir. “Risale-i Nur’un hocası, Risale-i Nur’dur” diyen Üstad Bediüzzaman, bunu zaten net bir dille ifade buyurmuşlardır.

– Bir ortamda gülmek, Risale-i Nur’un izzetine yakışmadığı gibi, motivasyonu da engeller. Asıl konunun dışına çıkılmış olup, o konu anlaşılmaz.

– İnsanları çekme düşüncesiyle yapılan ve Risale-i Nur’u bu şekilde araç olarak kullanmak, Üstad’ın “kemmiyetin, keyfiyete nispeten ehemmiyeti yok. Asıl ekseriyet, keyfiyete bakar. (Mektubat)” sözüne terstir.

– Okunan eser Risale-i Nur, bir Kur’ân tefsiridir ve Kur’ân’ın bir mu’cizesidir. Bundan dolayı Kur’ân’ın nasıl bir okuma makamı vardır; aynen öyle de, Risalelerin de kendince bir okuma usûlü ve makamı var ve ciddiyet olmazsa makam ve anlam kaybolur.

Buraya kadar sıraladığımız şeyler, Risale-i Nur’un okunması ile ilgiliydi. Bundan sonraki mesele ise, Risale-i Nur’u kullanıp, şahsı ön plana çıkarmak.

Bediüzzaman, “Zaman şahıs değil, cemaat zamanıdır” diyerek, şahsın fikirlerinin cemaat karşısında bir ehemmiyetinin olmamasından bahsediyor.

Risale-i Nur’un zaten kendinde bulunan o mükemmel cazibeyi, ders kürsüsündeki bu komedyenler, sanki kendilerinde birşeyler var gibi gösterir olmuşlar. Daha sonra, Risale’yi hiç kâ’le almayıp iyice arka plana attıktan sonra, kendi kitaplarını çıkarıp, onları okumaya ve paylaşmaya başlıyorlar.

Bunların yaptıkları Nur sohbeti değildir, stund-up dur. Bu arkadaşlar, ya kime hizmet ettiklerini açıkça belirtsinler veya kendilerini bir an önce düzeltsinler.

Cemil Said Demirdöğmez

Benzer konuda makaleler:

1 Yorum

  1. El insaf!

    Bir tekfir etmediğiniz kalmıştı,
    Allah için hizmet etmeye çalışan ve bunu daha canlı bir yolla gönülleri kazanmak adına biraz neşeyle muhabbetle anlatmayı seçenlere cevabın bu mu Sevgili Yazar?
    Islama imana ve hakikatlere dair en ufak bir zıtlıkları yoktur
    Biraz gülüyorlar diye komedyen ilan etmek nedir?

    Ittihad-ı islam ve Müslümanlık şuurunu tekrar gözden geçirmenin vaktidir!

    Islam tarihindeki en büyük demokrasi ve hürriyet kahramanının sözlerini kendi fikirleriniz için başkalarını ezme ötekileştirme aracı olarak lütfen kullanmayınız!

    Kemiyet keyfiyete nispeten önemli değildir!
    Keyfiyet kalitedir ve işin iyi yapmak bilmektir
    Kemiyetse Insanları rakamdan ibaret görüp yan gel yat osman misali
    Taasubane tembelliğe girmek değildir!

    Mevlam bizleri dinsizlik sapıklığından
    Ve düşünülmeden yaşanılan nefret ettirici taasubane din anlayışından muhafaza buyursun
    Dosdoğru üzre kılsın
    (Amin)

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*