Risâle-i Nur ve şefkat

Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin acz, fakr, şefkat ve tefekkür yolu olarak tarif ettiği îman ve Kur’ân hizmetinin dört büyük esasından birisi de şefkattir. Bu esaslardan biri olan şefkat; merhamet, hamiyet, ihsan ve kerem gibi yüksek seciyelerin müjdecisidir. Şefkat, insanı Rahîm ismine ulaştıran en büyük vesiledir.1

Fazilet sahibi ve takva ehli insanların bir kısmı toplum hayatından uzak durmuş, şahsî ibadetleri ve tefekkürleriyle baş başa kalmışlardır. Nur Külliyatı’nda bu yol bir çeşit velâyet yolu olarak tarif edilmektedir. Diğer bir kısmı ise insanlar arasına girmiş, mânevî dertleriyle hemhâl olmuşlardır. Risâlet yolu olarak tarif edilen bu yol ise hizmet-i mâneviyemize en ehemmiyetli meşrep olarak sunulmuştur: “Ehl-i faziletin en mühim meşrebi; acz, fakr ve tevazu ile hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeye karışmak tarzındadır. Lillâhilhamd bu meşrep üstüne hayatımız gitmiş ve gidiyor” ifadeleri ise bu konuyu tey’id eder niteliktedir.

İnsanın mahiyetine baktığımızda fıtratında bulunan rikkat-i cinsiye itibariyle bütün kâinatla, özellikle de eşref-i mahlûkat olan insanla alâkadardır. Kur’ân ve îman hizmetkârları başkalarının hatalarına, isyanlarına, günahlarına seyirci kalmayı insanlık dışı görürler. Çünkü Allah’a karşı işlenen suçlara, günahlara, haramlara seyirci kalmak yani kimsenin yanlışlarına karışmamak görünüşü nezaket, insancıl; hakikati ise muhatabın ebedî cehenneme gitmesini gülerek karşılamaktır. Bu gibi hallerde “efkârı hakâik cihetinde tevcih, teşvik, tembih etmek”2 vazifesi mukaddes addedilmiş ve Kur’ân’da ümmet-i Muhammed’in diğer ümmetlerden daha hayırlı olmasının en büyük bir sebebi olarak haber verilmiştir.

Allah ve Resûlullah’ı (asm) sevdirmeyi en büyük ideal ve vazife bilen Bediüzzaman ve ekolü, günümüz fırtınalı denizinde pusulasını kaybetmiş, yol ve yönünü bir türlü tayin edememiş, kalpleri bulanık, beyinleri sarsılmış insanların hizmetine koşma, ellerinden tutma, aydınlığa kavuşturmayı Risâle-i Nur’daki şefkat esasına dayanarak vazife addetmektedirler.

Günümüzde nesillerin özellikle de gençlerin ifsad edildiği, günah ve haram taarruzunun yoğunluğu altındaki insanların Kur’ân’a ve îmana yönelmeleri gösteriyor ki, insanlık fıtratında olan gerçek hakikati arıyor. Bu yüzden “rahmet, sevgi, şefkat” odaklı Kur’ân’ın bu asırdaki dersi Risâle-i Nur’a insanlığın şimdi daha çok ihtiyacı var…

Dipnotlar:

1- Sözler, s. 438, 2- Muhakemat.

 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*