Risale-i Nur zaviyesinden Şehr-i Ramazan

İslâmiyetin en büyük şeairlerinden olan mübarek Ramazan Ayına kavuştuk ve idrak etmeye devam ediyoruz.

Aziz can dostların mübarek Ramazanlarını bütün ruh u canımla tebrik ederim. Bu mübarek ayda ettiğiniz ve edeceğiniz bütün duâların, Cenâb-ı Hak yanında makbul olmasını Erhamürrâhimînden niyâz ediyorum.

Bu Ramazan-ı Şerifin hem cemaatimiz, hem milletimiz, hem de âlem-i İslâm için, hem Risale-i Nur dâvâsının makbuliyeti ve geleceği için gayet ehemmiyetli, pek çok kıymetli neticeler getirmesini niyaz ediyorum.

Risale-i Nur Talebelerinin “iştirâk-i âmâl-i uhreviye düstur-u esasiyesi” sırrıyla herbirisinin kazanacağı hayır ve hasenatın bir mislinin de diğer kardeşlerinin amel defterine geçmesi, rahmet-i İlâhiyenin iktizası dolaysıyla, Risale-i Nur dairesine sıdk ve ihlâsla girip devam edenlerin kazançlarının pek büyük ve bereketli olduğunun şuurunda olmamız gerektiğine dikkat çekmek istiyorum. Herbir Nur Talebesinin böyle mübarek bir zaman diliminde binler hisse alması ne kadar büyük bir mutluluk ve hazinedir elhamdülillah! Bunu açıkça bize müjdeleyen Hz. Üstadımıza ve dâvâsına ve onun bu zamandaki temsilcisi durumundaki “Şahs-ı maneviye” sahip çıkıp sarılmanın ne kadar önemli ve zarurîdir bilinmesi ve idrak edilmesi lâzım.

Bu manada, Risale-i Nur’un sadık şakirtlerinden birisi seksen küsur sene bir manevî ömrü kazandıran “Leyle-i Kadrin” hakikatini ve Ramazan’ın yüksek mertebesini kazansa, umum hakikî sadık talebelerin sahipliği ve hissedarlığı gibi çok geniş bir Rahmet-i İlâhiyeden çok kuvvetli ümitvârız.

Bu mübarek Ramazan’da,” iştirâk-i âmâl düstur-u esasiyle”, herbir has kardeşin kırk bin dili bulunan bir melâike hükmünde, kırk bin dillerle, kardeşler sayısınca manevî dillerle ettikleri ve edecekleri duâlar, rahmet-i İlâhiye nezdinde makbul olmasını, o lisanlar adedince, Cenâb-ı Erhamürrâhimînden niyaz ediyoruz. Bu mahiyetteki Ramazan’ınızı tebrik ediyoruz.

Çünkü; Mübarek Ramazan,

Kur’ân âyetlerinin sıralarının mânevî hâlet-i ruhiyelerde hissedildiği andır.

Lâtifelerin kalp ve ruh eşliğinde coştuğu mübârek zamandır.

İlhâmî hediye ve ikramlarının bollaştığı zamandır.

Âlem-i İslâmın ve insanlığın büyük umutlarla beklediği, hususan tek gecelerinin Leyle-i Kadir gibi bir rahmet deryasını içinde barındırdığı andır.

Asrın Manevî tabibinin kalbine, Âyetül-Kübra, başta olmak üzere birçok hakikat ve eserin kalbine ihtar, ilham ve sünûhatı kalbiyeye mazhar olduğu aydır.

Sadece İslâm âleminin değil, Şimalin İsveç, Norveç, Finlandiya ülkeleri başta olmak üzere, bütün Batı Dünyasının Kur’ân’a yöneldiği Kur’ân bülbüllerinin şakıdığı zamandır.

En büyük kucaklaşmanın harmanı ve meydanı olan Bayramı getiren andır.

Kalp ve gönülleri sadece maneviyata ve uhrevîliğe bağlayan ulvî bir bağdır.

Feyzin, rahmetin, bereketin, rahmetin coştuğu andır.

Kazancın bire bin olduğu rahmet deryasının taştığı bir ticaret meydanı ve pazarıdır.

Gece ve gündüzün her anının değer kazanıp maneviyatla süslendiği ve şereflendiği andır.

Maddî belâ ve musîbetlere karşı bir kalkandır.

Kur’ân’ıyla, Cevşen’i, sahuruyla, iftarıyla, teravihiyle ve duâlarıyla manevî, neş’e, sevinç, mutluluk ve sürurun katlandığı aydır.

Sarhoşların, heveskârların, şarkıcıların, nefsine esir olanların durakladığı andır.

Gavs-ı Âzam’ın işaretiyle, inâyet gözünün altında ve hıfzın en fazla olduğu andır.

Rahmet lem’alarının parıldadığı andır.

Receple başlayıp, Şabanla devam eden nuranî şeridin en parlak ve verimli çizgisidir.

Akıldan ziyade kalbin, hislerin, ruhun hareketli olduğu andır.

Orucun değerini bilemeyen nasipsizlerin istifadeden mahrum olduğu rahmet deryasının adıdır Şehr-i Ramazan.

Bu mübarek Şehr-i Ramazanın bütün insanlığa rahmet ve bereket getirmesi dilek ve temennisiyle.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*