Risâle-i Nur’da geribildirim sistemi

Image

Modern çağımızın işletme, eğitim, davranış bilimleri ve tıp alanlarında sıklıkla kullanılan ve değeri gün geçtikçe artan geribildirim sistemi, kişiler arası iletişimde verilen herhangi bir mesajın, mesajı alan kişi tarafından belli bir biçimde algılanmasından sonra ortaya çıkan olumlu ya da olumsuz tepki olarak tarif edilir. Risâle-i Nur Külliyatının bir çok yerinde bu sisteme rastlamamız mümkün.

 Risâle-i Nurların ilk telif edildiği yıllarda, Bediüzzaman talebelerine gönderdiği lâhika mektuplarında, yazılan risâlelerle ilgili geribildirim sistemini işletmiştir. Özellikle Barla Lâhikası adlı eserinde bu geribildirimin bir çok sonuçlarını gözlemleme imkânımız vardır. Bu lâhikada başta Sözler olmak üzere Mektubat ve Lem’alar adlı eserlerle ilgili Nur Talebelerinin görüş ve düşünceleri yer almaktadır. Bu konudaki misâller çok olduğundan sadece birkaç örnekle yetineceğiz. Ayrıntılı bir şekilde bu konuyu araştırmak isteyenlerin yukarıda yazdığımız eserleri, lâhika eserleriyle beraber okumaları tavsiye olunur.

Bediüzzaman Said Nursî soruyor

İşte, kardeşlerim, karanlıklı bu gurbetler, çendan nur-u imanla nurlandılar; fakat yine bende bir derece hükümlerini icrâ ettiler ve şöyle bir düşünceyi verdiler: “Madem ben garibim ve gurbetteyim ve gurbete gideceğim. Acaba şu misafirhanedeki vazifem bitmiş midir? Tâ ki sizleri ve Sözler’i tevkil etsem ve bütün bütün alâkamı kessem” fikri hatırıma geldi. Onun için sizden sormuştum ki, “Acaba yazılan Sözler kâfî midir, noksanı var mı? Yani vazifem bitmiş midir? Tâ ki rahat-ı kalble kendimi nurlu, zevkli, hakikî bir gurbete atıp, dünyayı unutup, Mevlânâ Celâleddin’in dediği gibi ‘Semâ’ın ne olduğunu bilir misin? O, mevcudata sırt çevirip fenâ bulmak; fenâ-yı mutlak içinde bekâyı zevk etmektir’ deyip, ulvî bir gurbeti arayabilir miyim?” diye sizi o suâllerle tasdî etmiştim.

(Mektubat, Yeni Asya Neşriyat, 2006, s. 46)

İbrahim Hulusi Yahyagil’den geribildirim

Son iki mektubunuzda suâl buyurulan hususa cevab vermekliğim ısrar ile emir buyuruldu. “Dinledik ve itaat ettik” (Bakara Sûresi: 286) Fakat bu ağır suale, acz ve fakrın en müntehâsında bulunan bu kardeşiniz hak ve hakikate muvafık ve mutabık bir cevap verebilmek için inâyet ve kerem-i İlâhî ve meded-i ruhaniyet-i Peygamberîye iltica  eyledi. Şöyle ki:

Mübârek Sözler, şüphesiz Kitab-ı Mübîn’in nurlu lemeâtıdır. İçinde izaha muhtaç yerler eksik olmamakla beraber küll hâlinde kusursuz ve noksansızdır. Beşerin her tabakası kendi fıtrî anlayışları nisbetinde hisse-mend ve faide-mend olurlar. Şimdiye kadar tenkid olunmaması, her meslek ve mezheb ve meşreb ehline hoş gelmesi ve mülhidlerin dil uzatamayıp ebkem kalmaları, kanaatimizin sıhhatine delâlet etmeye kâfidirler.

Vazifenizin bitmediğine dair düşünebildiğim bürhanlar:

Evvelâ: Bid’adların çoğaldığı bir zamanda ulemânın sükût etmemeleri lâzım geldiğine dair beyan buyurulan hadîsteki emir ve zecr.

Sâniyen: Peygamberimizin ittibaına mükellef olduğunuzdan onlar gibi müddet-i hayatınızca vazifeye devam mecburiyeti olduğu.

Sâlisen: Madem bu hizmet münhasıran re’yiniz ile değil, istihdam olunuyorsunuz; nasıl Mübelliğ-i Kur’ân, Fahr-i Cihan, Habib-i Yezdân Sallâllahu Aleyhi Ve Sellem Efendimiz Hazretleri bir gün “Elyevme ekmeltü leküm dîneküm” (Bugün sizin dininizi tamamladım. / Maide Sûresi: 3) ferman-ı celîlini tebliğ buyurmakla aynı zamanda vazife-i Risâletinin hitâmına remzen işaret eylemişti. Muhterem üstadın da hizmeti kâfi görülürse, bildirilir kanaatındayım.

Râbian: Sözler hakkında bugüne kadar sükût edilmesi ve tenkide cür’et edilmemesi, ilâ nihâye bu hâlin devam edeceğine delil olamaz. Hâl-i hayatınızda muhtemel hücumlara evvelen ve bizzat zât-ı fâzılâneleri cevab vereceksiniz.

Hâmisen: Dünyayı unutmak isteseniz, başka hiçbir sebeb olmasa dahi yalnız bu mübârek Sözler’le rabıta peydâ eden insanların rica edecekleri izahatı vermek isteyecek ve cevabsız bırakmayacaksınız.

Sâdisen: Allah için sizi sevenlere ve sizden istizahda bulunanlara yazdığınız pek kıymetli yazılarla meclis-i ilminizde takrir buyurduğunuz mütenevvi ve Sözler’e bile geçmeyen mesâil kat’iyetle gösteriyorlar ki: İhtiyaç da, hizmet de bitmemiştir.

(Barla Lâhikası, Yeni Asya Neşriyat, 2006, s. 55)

Bediüzzaman’dan Hulusi Beye geribildirim

Sözler hakkında hüsn-ü şehâdetiniz, bana büyük bir teselli verdi. Vazifemin bitmediğine dair bürhanlarınız gayet kuvvetlidirler, lâkin ben gayet kuvvetsizim. Fakat Cenâb-ı Hakk’a tevekkül edip, o bürhanlara serfürû ediyorum.

(Barla Lâhikası, Yeni Asya Neşriyat, 2006, s. 408)

Yukarıda aktardığımız kısımlardan şu sonucu rahatlıkla çıkarabiliyoruz:

Bediüzzaman öncelikle yaptığı ve yapacağı hizmetlerde kendi başına karar vermeyip, düşüncelerini mektuplarla has ve zekî olan talebeleriyle paylaşır ve onlardan gelen geri bildirimlere çok önem verir. Hatta telif ettiği risâlelerinde nasıl bir tesir meydana geldiğini talebelerine sorar ve nabız yoklardı. Bu konuya da birkaç misâl verelim:

* Otuz Üçüncünün Birinci Makamına dair sen fikrini yazdın, beğendiğini gösteriyorsun. Hakkı Efendi ile Müftü Efendi ve sâir ihvanların da nasıl bulduklarını anla, bana yaz. Umum kardeşlerime selâm ve dua ediyorum, ve onların duasını istiyorum.

(Barla Lâhikası, Yeni Asya Neşriyat, 2006, s. 403)

* İşaret-i Aleviye’yi tam tasdik ettiniz mi, Haşir Risâlesi’ni çok kuvvetli buldunuz mu?

(Barla Lâhikası, Yeni Asya Neşriyat, 2006, s. 457)

* Evvelâ: Yazdığım bazı şeylere dair fikrinizi soruyordum. Maksadım, “Gördüğüm hakikat acaba hakikat mıdır?” diye sormuyorum. Belki, “Hakikata açılan yol, acaba umuma yol olabilir mi?” diye soruyorum. Çünki umumun telâkkisini sizin kadar bilmiyorum.

(Barla Lâhikası, Yeni Asya Neşriyat, 2006, s. 404)

Başta belirtildiği üzere bu örnekler çoğaltılabilir. İşin ayrıntılarını uzmanlarına havale ederek bu kadarla yetineceğiz. Nasıl ki işletmeler ve kurumlar verimli hizmet verebilmek uğruna anket, nabız yoklaması ve benzeri geribildirim metotlarına başvuruyorlarsa, Bediüzzaman da yapılan iman hizmetinin selâmeti için geribildirim sistemine başvurmuştur ve bilfiil hayatında bu sistemi yaşatmıştır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*