Risale-i Nur’da Nur ve Gül fabrikası

Risale-i Nur Külliyatı’ndan Kastamonu ve Emirdağ Lâhikalarına dikketle baktığımızda, Üstad Hazretleri Gül ve Nur Fabrikaları’nın sahiplerinden, kâtiplerinden bazı mektuplarda sitayişle bahsederek onlala ilgili bir çok benzetmeler yapmaktadır.
“Nur ve Gül Fabrikalarının hademe ve sahipleri insanın başında iki göz gibidir. Bu memleketi tenvir eden Cennet kokularıyla rayihalandıran o fabrikalar.” Üstad Hazretleri ayrıca Nur ve Gül fabrikaları için “Dünyada en ziyade alâkadar olduğum onlardır” diyor. Yine Nur ve Gül fabrikaları için “iki cereyanî nuranî” ifadesini kullanıyor.

“Nur fabrikası nam sahibi Hafız Ali kardeş, Fevkalâde mektubun, ehemmiyetsiz şahsiyetim hariç kalmak şartıyla, bana harika göründü. Senin halis ve yüksek dirayetin terakkide olduğunu gösterdi. Bana, ‘İşte çok Abdurrahman’ları taşıyan bir Ali’ dedirdi.” 1

Hafız Ali’nin yazdığı Risalelerden dolayı Üstad Hazretleri sevincini şu şeklilde ifade etmiştir: “Maşaallah, büyük Hafız Ali’nin nuranî ve büyük fabrikası Kuleönü’nü de içine almış gibi, aynı kalem, aynı tarz, aynı iktidar göstermişsin. Risale-i Nur’un tam kametine yakışacak nakışlar, murassâ elbise giydirmişsiniz.” 2

“Nur fabrikasının sahibi Hafız Ali’nin ve mübareklerin köyleri ortasında, duâda, Sav Köyü mevki almış. Tam bir senedir ahyâ yüzünden emvat dahi hisse alıyorlar. 3

“Nur ve gül fabrikalarının hademe ve sahipleri, insanın başında iki göz gibidir; zahiren ikidir, fakat bir görürler. Ahvel (şaşı) gözlü, iki görür. Lillahilhamd bu iki cereyan-ı nuranî kemal-i ittihatdadırlar.” 4

Üstad Bediüzzaman Said Nursî, kendisine gönderilen ve yeni yazılan Risale-i Nur eserleriyle ilgili memnuniyetini şöyle bir sıfatla yad ediyor: “Kardeşlerim, bu defa kudsî kalemle hediyeleriniz o kadar beni minnettar ve mesrur etti ki, güya dünyayı ışıklandıracak bir Nur fabrikası ve mazi ve istikbali râyiha-i tayyibesiyle muattar edecek bir gül fabrikası semâdan bizim imdadımıza gönderilmiş ve benim arkamda kuvvetü’z-zahr olarak duruyor ve mütemadiyen çalışıyorlar diye mesrur oluyorum. Yüz binler Elhamdülillâh… Hüsrev kardeş, kasem ederim, benim elimden gelseydi, yalnız bu defa altın yaldızla yazdığın Mucizat-ı Ahmediyeye mukabil herbir sayfasına, yalnız maddî bir ücret olarak birer altın hediye edecektim. Hakikaten ebedî bir gül fabrikasına kâtip tayin edildiğinize kanaatim kat’iyet kesb etti.” 5

“Aziz, sıddık, âlicenap kardeşlerim, Nur ve Gül fabrikalarının vaziyetlerinden, bu acip zamanda ne tarzda olduğunu haber vermiyorsunuz. Halbuki, bu dünyada en ziyade alâkadar olduğum onlardır.” 6

“Aziz, sıddık kardeşlerim, Sizin, yani Nur fabrikasının sahibi ve mübarek cemaatin imamının Atabey’den gelen mektupları bizi çok mesrur eyledi. Üç dört ay zarfında, üç dört köyde ümmîlerden elli adet kalem Risale-i Nur’u yazmaya muvaffak olmaları, elbette Ali’lerin ve Mustafa’ların şüphesiz harika bir keramet-i sadâkatleridir. Kerametkârâne bu vakıa, bu havalide Risale-i Nur şakirtlerini çok kuvvetle ümitlendirdi, ziyade şevk verdi. Size de ve o ümmî kâtiplere de yüz bin barekallah! Nur fabrikasının, Gül fabrikasının Risale-i Nur’a derece-i hizmetlerini merak edip sormuştum. Ümit ve tahminimin pek fevkinde olarak Hüsrev’in mektubundan bin kalemle Risale-i Nur’a hizmet haberini ve bilhassa sizin de yalnız ümmîlerden birkaç köyde elli kalemin imdada yetişmesi, bâki bir hazinenin müjdesi kadar bizi memnun etti.” 7

Dipnotlar:

1- Bediüzzaman Said Nursî, Kastamonu Lâhikası, 9.

2- A.g.e, 20.

3- A.g.e, 21.

4- A.g.e, 22.

5- A.g.e, 33.

6- A.g.e, 41.

7- A.g.e, 46.

Cevat ÇAKIR

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*